Tele 1 yazarı Zeynel Lüle, gazeteci Kutlu Adalı cinayetini yazdı. Lüle yazısında Adalı’nın kktc’nin Türkiye tarafından maruz kaldığı muameleden şikayet ettiğini belirterek, bu yazıların bir kesimi rahatsız ettiğini ifade etti. Lüle şunları kaydetti:
Kutlu Adalı son yazılarında KKTC’nin ‘Anayurt’ Türkiye tarafından maruz kaldığı muameleden şikayet ediyordu. Belli ki bu yazılar bir kesimi rahatsız ediyordu.
Ama bence hedefe dönüştüğü yazılarında ‘Barnabas baskını’na yoğunlaştı. St. Barnabas, Gazimağusa’da beşinci yüzyıldan kalma Manastır ve ikona müzesi…
14 Mart 1996 Perşembe akşamı 19.00’dan saat 23.00’e kadar bir silahlı baskın düzenlendi. Üç bekçi rehin tutuldu. 15 kadar maskeli, silahlı kişi, 4 sivil araçla baskın yaptı. İkisi beyaz Renault Toros, biri kırmızı Isuzu Jeep, biri de Vitara marka. Baskın ancak ertesi gün sabah 9.00’da ortaya çıktı. Trilyonlarca ikonoların korunduğu müzeden ne alındığı bilinmiyor.
Kutlu Adalı bu olayın üzerine gitti. Ve şöyle bir iddiayı ortaya attı: “20 Temmuz 1974’te bir Binbaşı Rumların evinden, kilisesinden, bankasından, kuyumcusundan ganimet olarak toplanan altın, gümüş, elmas, pırlanta gibi mücevherleri St. Barnabas’ın mezarının olduğu mağaraya gömdürmüş. Savaş bitince gelip almayı amaçlamış. Bu arada generalliğe yükselip emekli olmuş. Aradan 21 yıl geçtikten sonra Kıbrıs’ta bulunan güvendiği kişilere durumu anlatmış ve bu silahlı baskın operasyonunu gerçekleştirmişler. Mücevherleri alıp aynı gece uçakla Türkiye’ye kaçmışlar”
Adalı daha sonra araçların, ‘Sivil Savunma Örgütü’ne ait olduğunun saptandığını da yazdı ve tehditler başladı. Bu yazıdan sonra, takip altına alındı, köpeği öldürüldü, tehdit edildi ve sonunda da öldürüldü.
6 Temmuz’da bir anda sokaktaki ışıklar söner, aydınlandığında ise Adalı’nın sol şakağından vurularak infaz edildiği anlaşılır. Cinayetten bir ay sonra Galip Mendi, Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı görevinden ayrılarak Ankara’ya döner.
Karanlıkta işlenen cinayet, karanlıkta kalır.