Çözümleme, edebiyat, tiyatro, sanat, müzik ve sinema gibi sanatsal alanlarda sıklıkla kullanılan bir tekniktir. Bu teknikle, hazırlanan sanatsal içeriğin, derinlemesine analizi yapılır ve alt metinde yatan anlamların açığa çıkarılması hedeflenir. 11 Ekim tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi için adaylar siyasal propaganda öğeleri içeren filmlerini de sosyal medya aracılığıyla paylaşmaya başladı.
Bu kapsamda, şu anda okuduğunuz bu yazıda, federasyon tezine karşı olduğu tahmin edilen ve kim olduğu bilinmeyen bir adayın, 9 Eylül tarihinde “Bu Son Olsun” isimli sosyal medya hesabından yayımladığı seçim filmini değerlendirerek, film üzerinden bir yargıya varma amacıyla filmin öğelerine ayrılması ve belirlenen öğelerin ayrı ayrı incelenmesi hedeflenmiştir.
Öncelikle, “Bu Son Olsun” başlığıyla sosyal medyada yayımlanan videoyu izlemeyenler buraya tıklayabilir >>
Filmin künyesi bulunmamaktadır. Bunun yanısıra, hangi aday için hazırlandığı da bilinmemektedir. İddialar, videonun Ersin Tatar’ın ekibi tarafından hazırlandığı yönünde olmakla beraber, resmi bir açıklama olmadığı için, bu tür veriler bu yazının kapsamında değerlendirilmemiştir.
Bir videonun anatomisi
Film, 1974’te Türkiye’nin Kıbrıs’a çıktığı yer olarak bilinen Çıkarma Plajı’ndan görüntülerle başlamaktadır. Daha filmin ilk saniyesinde sahnenin alt kısmında gösterilen Türkiye ve kktc bayrakları, filmin içeriği ve potansiyel Türk milliyetçi yapısı hakkında da derin bilgiler vermektedir.
Filmin ilk sahnelerinde, Lefkoşa’nın Samanbahçe bölgesinde bulunan “geleneksel” yer evlerinden çıkan beyaz t-shirtlü, genellikle kot pantolon giyen gençlerin sırt çantalarıyla sokağa düştüğü görülmektedir. Filmin 9’uncu saniyesindeki görüntüde genç kadının sırt çantasına sprey boya iliştirdiği de gözlemlenmektedir.
Bu sırada arka planda Cem Karaca’nın meşhur şarkısı ve filme de adını veren “Bu Son Olsun” isimli parça duyulmaktadır. Parçanın uzun yıllar sol cenah tarafından sahiplenen bir müzisyene ait olması ise dikkat çekiyor. Şarkının girişiyle beraber kuş cıvıltılarının duyulması ise rastlantısal değildir.
Devam edelim… Tamamen beyaz renk giyinmiş gençlerin, ilerleyen sahnede Girne Limanı’nda yürüyüşü ekrana yansıtılmaktadır. Yine sahne içinde gemide asılı duran Türkiye bayrağı göze çarpmaktadır. Türk bayrağı, gençlerin liman boyunca yürüyüşü sırasında birden fazla kez kadraja girmektedir.
Ardından Lefkoşa Samanbahçe evlerinin önünde toplandığı görülen gençlerin Lefkoşa’nın tarihi sokakları içinde bulunan “duvar yazıları”nın yanına gittiği gözlemlenmektedir.
Duvar yazılamaları, film çerçevesi içinde bir düşünce ve siyasi düşünceleri içermektedir. Dolayısıyla, film boyunca gençlerin görüşlere verdiği “yanıtlar” karşımıza çıkacaktır. Duvar yazılamaları, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın 2015’teki seçim propagandası döneminde verdiği vaatler ve Cumhurbaşkanlığı sürecinde yaptığı demeçlerden alıntılar içeriyor. Gençlerin bahsi geçen yazılamaların yanına giderek, Akıncı’ya “yanıt” verdiği gösterilirken, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın verip de “tutmadığı” sözler eleştiriliyor.
Akıncı’nın söylemleri duvarda gösterilirken, Akıncı’nın 2015’te kullandığı seçim rengi olan mavi rengin de özellikle seçildiğini belirtmek gerek… Öte yandan, yazılama yapan gençlerin siyah renk kullandığı ise dikkat edilmesi gereken bir renk tonudur. Herhangi bir adayın sahiplenmediği siyah rengin kullanımı, videonun kimin tarafından yapıldığını da belirtmemek için özel olarak tercih edilmiş olabilir.
Filmin 46’ıncı saniyesi yine devasa Türkiye ve kktc bayrakları ile donatılmış durumdadır. Hatta tam olarak belirtmek gerekirse, ekranın sol üst kısmından başlamak kaydıyla, neredeyse yarısı bayrak ile doldurulmuştur. Lefkoşa sokaklarında yürüyen iki gencin bayrakların bulunduğu tarafa doğru bakması ise, Türk milliyetçisi çizginin gösterilmesi açısından önem arz etmektedir.
Tasarım odaklı işlere ilgisi olmayanlar okuyucular için kısa bir bilgilendirme: Soldan sağa okumayı öğrenmiş bizim gibi toplumlar, ekranda ya da kağıtta gördüğümüz verileri sol üst kısımdan başlayarak tararız. Doğal evrimimizin sonucu olan bu yaklaşım, üstte bahsi geçen sahnede de dikkatli bir şekilde kullanılmıştır.
1.04’üncü dakikada yine Türkiye bayrağı gösterilmektedir. Propaganda filmi genel yapısı ile “anavatan” olarak Türkiye’nin varlığının sürekli vurgulandığı bir yapıya sahiptir.
Bireysel olarak en tehlikeli bulduğum sahnelerden biri ise filmin son sahnesinde ortaya çıkıyor. Bir inşaatın dışı olduğunu düşündüğüm bir bölgede toplanan tüm gençler, lamarinaların üstünde yazan “Tek Yol Federasyon” yazılamasını karartmaktadır.
Daha önceki yazılama çalışmalarının hiçbirinde uygulanmayan bu hareket, ilk kez bu sahnede kullanılarak, “sansürcü” mantığın da bireylerin içine işlemesini bizlere göstermektedir. Federasyon tezinin doğruluğu ve yanlışlığı bir kenara, bir kişinin fikrinin karartılması tehlikeli bir durum olmakla beraber, videoda yüceltildiği kolaylıkla gözlemlenmektedir.
Film, “5 yıl daha kaybetmeyeceğiz” sözleriyle sona ermektedir.
Filmle ilgili yapılabilecek en büyük eleştiri, sanırım filmi yaptıran adayın kendi sözüyle ilgili herhangi bir ifadesi olmamasıdır. Film genel itibariyle, Mustafa Akıncı’nın “yapamadığı” üzerine kurgulanırken, filmi yaptıran kişinin “ne yapacağı”nın belirtilmemesi, filmi kuru bir çamur atma politikasına dönüştürmüştür.
Nitekim filmin son sahnesinde ifade edilen “5 yılın daha kaybedilmemesi” iddiasının da altı bu sebeple boş kalmaktadır. Akıncı’nın yapmadıklarıyla 5 yıl kaybedildiyse, filmi yaptıran adayın ne yapacağı da bilinmediğinden, izleyiciye herhangi bir sonuç vermemektedir.