GazeddaKıbrıs Özel
1974 öncesinde Kıbrıs adasının en çok ilgi gören turistik bölgelerinden olan Varosha/Maraş’ın tellerle çevrili bölgesinin aşamalı olarak açılacağına dair çeşitli açıklamalar yapılıyor.
Geçtiğimiz aylarda Türkiye Cumhuriyeti Devlet Bakanı Fuat Oktay ve hükümet yetkilileri ve destekçilerinin katılımı ile Kapalı Maraş içinde yer alan Ordu Evi’nde bir toplantı düzenlenmiş ve Maraş’ın geleceği konuşulmuştu.
GazeddaKıbrıs, bu sürecin ardından ne gibi gelişmeler olduğunu takip ederek, Maraş’taki mülk sahiplerinin algılarını anlamaya yönelik çeşitli görüşmelerde bulunmuş ve konuya dair Maraş’ta esas konuşma hakkına sahip, mülk sahiplerinin açıklamalarına yer vermişti.
Kaynak Rus ve Çin, aracılar Kıbrıslırum
GazeddaKıbrıs’ın Maraş’ın kapalı bölgesinde bulunan çeşitli paydaşlarla yaptığı temaslar çerçevesinde, aldığı bilgilere göre, finansal kaynağının Çin ve Rus sermayesi olduğu söylenen Kıbrıslırum aracıların mülk sahipleri ile iletişime geçtiğini doğruladı.
Kaynaklar, çeşitli mülklere dair değerlendirmelerin yapıldığını, verilen fiyatların ise İngiliz Sterlini cinsinden olduğu belirtiyor. Agia Memnon (Derinya Plajı) olarak bilinen bölgede bir mülke 500 bin Sterlin değer biçilirken, Palm Beach Hotel’e yakın bir bölgede bir başka mülke ise 1 buçuk milyon Sterlin değer biçildiği öğrenildi.
GazeddaKıbrıs’ın temas ettiği kaynaklar, gerçekleştirilecek olan satışlarla ilgili mülk sahiplerinin kazanımlarını Kıbrıs’ın kuzeyi ve güneyine değil, istedikleri herhangi bir ülkedeki offshore banka hesabına da aktarabileceklerini ve gerçekleşen satıştan yaptıkları kazanımı Kıbrıs Hükümeti’nin bilmeyeceğini, böylelikle gerçekleşecek işleme dair gerekli gizliliğin de sağlanacağına dair de bilgilendirildiklerini ifade ettiler.
Aracıların, özellikle sahil şeridinde mülkleri olan sermaye sahiplerini teker teker aradığını, mülkleri ile ilgili satış teklifleri yapmakta, Kapalı Maraş’ın yeniden açılmasında olası gelişim planına dair çalışmaları paylaşılmakta olduğu alınan bilgiler arasında. Paylaşılan mimarı planlarda genel çerçevenin turizm odaklı bir gelişim modeli olduğu görüldüğü yoğun bir yapılaşmanın yanında, Aqua Park gibi turizm amaçlı eğlence unsurlarının bulunduğu görülmekte, ancak Maraş’ın kapalı bölgesine güneyden ve kuzeyden giriş ve çıkışlarla ilgili genel hatların ise tam olarak kesinlik kazanmadığı görülmektedir.
Kıbrıslırumlar tüm haklarından feragat ediyor
Satış işlemi çerçevesinde yapılacak olan anlaşma gereği, Kıbrıslı Rumların mülklerini satmalarının yanında geçmişten kaynaklı yaşanan “değer kaybı”, “mülke erişememek” gibi çeşitli insan hakları ihlallerine dair herhangi bir tazmin hakları kalmadığı ve bu konuya dair yasal haklarını aramayacaklarına dair de bir belge imzaladıkları, alacakları ödemenin tüm mağduriyetlerine karşılık geldiğini kabul etme koşulunu kabul ettikleri iddia edildi.
Böyle bir yaklaşımın sergilenmesi, muhtemelen Türkiye cumhuriyetinin gelecekte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karşısında zor durumda kalmasını engellemek amacıyla konulduğu noktasını doğruluyor. Aslında ilgili yaklaşım, Türkiye Cumhuriyeti’nin 1974 yılında yarattığı insan hakları ihlalinden doğacak tazminatları, özel girişimlere ödeterek kendi sorumluluğundan arındığı bir modeli ortaya koymakta, böylelikle tazmin yoluna dair yeni bir durumun yaratıldığını göstermektedir.
Mülkiyet hakkının bireysel bir hak olduğu noktasından hareketle, kapalı bölge Maraş’taki her bir bireyin mülkiyet gaspına yönelik yaratılan adaletsizliğin bu şekilde çözümünün, sosyal ve politik anlamda bir uzlaşı yaratmadan, hukuki engelleri kaldırdığı ve mali bir bedel karşılığı, adaletin yeniden tesis edilebileceği varsayımı içinde hareket ediyor. Adaletin, bedelinin toplamda kaç milyon pound olacağı ve şeffaf bir biçimde bu bedeli hangi para kaynağı ile ödendiği ise henüz bilinmiyor.
Anatasiadis: “Satmayın”
Cumhurbaşkanı Anastasiadis’in konuyu BM kararları çerçevesinde ele almak gerektiğini söyleyip, Kıbrıslı Rum mülk sahiplerinin beklemesini telkin ediyor. Ancak GazeddaKıbrıs’ın ulaştığı kaynaklar bu konuda farklı düşüncelere sahip.
Aralarında halihazırda aracıların ulaştığı bir kaynak, konuyu ailesi ile birlikte vereceğini söylüyor. “Artık yeni bir iş kuracak kadar genç değilim” diyen kaynak, evlatlarının başka işleri olduğunu, yurt dışında yaşadıklarını söylerken, kendi otelinin satılması durumunda parayı ailesi ile paylaşacağını dile getiriyor. Yeniden yatırım yapmak için uzun bir ömrü olmadığını dile getirirken, mülkünün kendi için duygusal anlamda çok anlamlı olduğunu, 1974’den önce yaşadığı gençlik anılarını barındırdığını ifade etti. Mülkü kendi elinde tutması ve Maraş’ın Kıbrıs Cumhuriyeti’nin uzlaşmadığı bir çözüm ile tek taraflı olarak açılması durumunda, harap haldeki mülkünün yeniden restore edilmesi için güneydeki bankaların kredi vermeyeceğini söyledi ve “mülkü satın alacak olan firma ile yeni bir ortaklık ilişkisi kurmak en adili olurdu” dedi. Ancak opsiyonlar arasında bu olmadığını vurguladı.
Bir başka kaynak ise, kendisine henüz herhangi bir aracının ulaşmadığını dile getirirken, niyetinin Maraş’taki evine geri dönmek olduğunu söyledi. Herhangi bir para ile haklarından vazgeçmeyeceğini ifade eden mülk sahibi, yaşanan adaletsizliğin ancak kendi evinde, herhangi bir tehdit altında olmadığından kesin olarak emin olduğu ve Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk toplumlarının aynı anda kabul edeceği bir çözüm çerçevesinde korkudan uzak olarak yaşayacağı bir model arzuladığını söyledi. Hak ihlallerinden doğan mağduriyeti ile mülkünde yaşama arzusunun iki ayrı mesele olduğunu ve adaletin ancak her ikisi birlikte sağlandığında geleceğini söyleyen kaynak, bunun dışında bulunacak çözümlerin, çözüm değil yeni zıtlıklar yaratma potansiyeli olduğunu vurguladı.
Henüz para alan yok
Gerçekleştirilen görüşmeler çerçevesinde, GazeddaKıbrıs herhangi bir mülk sahibinin satış işleminin gerçekleştirerek, mülkiyet hakkından feragat ettiği bir durumun olup olmadığını da kaynaklarına sordu.
Yapılan görüşmeler çerçevesinde, henüz bu gelişmelerden dolayı para alan birinin olmadığı da öğrenildi. Aracıların gerçekleştirdiği görüşmelerin daha fazla, olası değişikliklerin ne olacağı, seçeneklerin ne olduğu, ödemenin nasıl yapılacağına dair teknik bilgileri barındırdığı ancak herhangi bir tapu devrinin gerçekleşmediği söylendi.
Kilise konuya dahil ve uzlaşı var
Yapılan araştırmalarda çıkan en ilginç nokta ise Türkiye Cumhuriyeti ve kktc Dışişleri’nin gerçekleştirdiği bu çözüm sürecine Kıbrıs Kilisesine ait olan Aspelia otelin korunmasını merkeze aldığı bir yaklaşımı izlenmiş olması.
Plam Beach sahilinde bulunan 3-4 otelden en görkemlisi olan Aspelia Hotel, Kıbrıs Kilisesi’ne ait bir oteldi. Bu otelin korunarak turizme kazandırılacağı çözümde, Kilisenin varlıklarını satmayacağı, oradaki işbirliğinin korunacağına dair bir anlayışın olduğu vurgulandı.
Kıbrıs konusu anlatısında, Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk sağının her zaman sorumlu ilan ettiği kilise ile Maraş’ın geleceğine dair uzlaşı yakalanmış olmasının ise iktidar blokları arasında işbirliğinin derinliği ve sıradan Kıbrıslıların bu anlatılar içinde ne kadar büyük yanılgılar yaşadığını örnekler nitelikte olduğu görülüyor.
“Hükümet yeterince etkili değil”
Ağustos ayında Anna Marangou ve avukat Achilleas Demetriades de dahil olmak üzere ‘Mağusa şehrimiz’ üyeleri tarafından şehrin ele geçirilmesinin yıldönümünde çeşitli açıklamalar yapılmıştı.
Demetriades, verdiği röportajda hükümeti, Mağusalıların arazi ve şirket kayıt sertifikalarını ücretsiz olarak almaları noktasında yeterince etkili olmadıkları için eleştirmişti. Ayrıca, Mağusa’nın eski sakinleri, mülklerinin kullanılmaması (satılmaması) için, tazminat almak amacıyla Taşınmaz Mallar Komisyonu’na başvurulması çağrısında bulunmuştu.