AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, DİKO Başkanı Nikolas Papadopulos’a ve AKEL’e yılgınlık ve korkaklıkla suçlayanlara hitaben “sihirli reçeteler kahramanlıklar denendi ve Kıbrıs sorununu çözüm çabasına zarar vererek, büyük bir başarısızlığa uğradı” vurgusu yaptı.
Kiprianu, Fileleftheros’a verdiği ve gazetenin “Sihirli Reçeteler Bize Zarar Verir” başlığıyla aktardığı röportajda, çözüm çabasında AKEL perspektifleri artırıp riskleri azaltmaya çalışırken, Kıbrıs’ın güneyinde bazılarının riskleri artırıp perspektifleri azaltmaya çalıştığını söyledi.
Kıbrıs müzakerelerinin “belki 2004’tekinden bile kritik aşamada bulunduğu” görüşünü ortaya koyan ve anlaşmaya gitme perspektifi olduğunu ancak bunun yanında çöküş yaşanabileceği yönünde birçok kaygı olduğunu söyleyen Kiprianu şunları ekledi:
“Bu da, en azından şu ana kadar görmediğimiz; Türk tarafının, önümüzdeki büyük meseleler konusunda istediğimiz ölçüye gelmekte olduğudur. Bu aşamayı belirleyici ve kritik gördüğümden hepimizin sorumluluk ve ciddiyet içerisinde hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak maalesef böyle bir şey göremiyorum.
Belirlenen prosedürden biz de kaygı duyuyoruz. Belirli nedenlerle endişeliyiz. Kıbrıs sorununun iç yönleriyle ilgili konularda hangi noktaya varacağımızdan emin olmadan bir uluslararası konferans belirlendi. Bu konferansa kimlerin katılacağı netleşmedi. Bunlar iç cephede endişe yaratıyor.
Siyasi partiler, gazeteciler v.b. çevrelerden sihirli ve kahramanca görüşler işitiyorum. Bu reçete denendi. Büyük bir başarısızlıkla sonuçlanmakla kalmayıp Kıbrıs sorununu çözme çabamıza hayal edilemeyecek ölçüde zarar verdi. Durmadan tekrar edeceğim: sihirli reçeteler ve kahramanlıklar halkın kulağını okşamak için iyidir ancak hiçbir sonuç vermezler. Bu uluslararası sahnede sürekli teyit olan bir şeydir.
“ULUSLAR ARASI KONFERANSTA KIBRIS CUMHURİYETİ HAZIR BULUNMALI”
Bizim, uluslararası konferansla ilgili tutumumuz nettir. Güvenlik Konseyi daimi üyeleri hazır bulunmalıdır, ilgileniyorsa AB’nin katılımını hoş karşılarız. Halen AB’nin de Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin de katılmak istediği anlaşılıyor, dolayısıyla tek bir konu kalıyor, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin katılımı. Uluslararası konferansta Kıbrıs Cumhuriyeti’nin hazır bulunması gerektiği görüşümüz kesindir. Ancak Türk tarafının tavrı nedeniyle sorun var. Yapmamız gereken, var olan sorunları aşma yöntemini bulmak için görüşmektir. Rolümüz bu olmalıdır. Kimileri beşli konferansa gittiğimizi söylüyor. Bunu tek söyleyen Akıncı’dır, anladığımız kadarıyla o da Avrupa Birliği seyahatinden dönüşünde AB’nin de katılımından söz etti. Kıbrıs Rum tarafında bazıları ısrarla beşli konferansa gittiğimizi söylüyor. Birileri, bu davranış şekli ile hedefimizi başarma olanaklarımızı kısıtlıyor. Bizim çabamız, Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin konferansta yer almasıdır. Doğru yolda olduğumuza inanıyorum.”
Kiprianu Rumlar olarak kendi aralarında farklı ve özlü anlaşmazlıklar bulunduğuna işaret ederek “Federasyon çözümüne itiraz eden partilerimiz var. Onlarla uzlaşamayız. Ancak diyalog yoluyla öz ve usul konularını göğüslememize yardımcı olacak fikirler çıkabilir. Bu nedenle son Ulusal Konsey toplantısında toplanıp fikirlerimizi özgürce teati ederek ilerleyip ilerleyemeyeceğimizi görmeyi önerdim” ifadelerini kullandı.
“GEÇİCİ DÖNEMLİĞİNE BİR GÜVENLİK SİSTEMİ LAZIM”
Kiprianu Kıbrıs sorununun Güvenlik ayağına değinerek özetle şunları söyledi:
“Güvenlik konusu, açık kalanlar arasındaki en önemli konudur. Çünkü gerek Kıbrıslı Rumların gerekse Kıbrıslı Türklerin hissettiği güvenlik ve güvensizlik duygusuyla alakalıdır. Bu konu, bazı ilkelerle göğüslenmelidir.
Öncelikle, ister Türkiye’den ister herhangi başka birinden söz edelim, bir taraf kendi görüşünü öteki tarafa dayatmamalıdır. Bir taraf ötekinin endişelerini anlamaya çalışmalı, ciddiyetle dikkate almalıdır. Yine Uluslararası hukuku ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB üyesi olması olgusunu da dikkate almalıyız. Mantık da netleşmelidir. Türkiye Kıbrıs’ta Türk garantilerinin devamını isteyemez. Hem Kıbrıslı Rumların hem de Kıbrıslı Türklerin endişelerinin giderilmesi için geçici bir dönemliğine (geçiş dönemi) bir güvenlik sistemine gereksinim var. Bu güvenlik sistemi ne olacak? Bunu görüşmeliyiz. Başkan Anastasiadis bir öneri sundu. Biz bu öneriyi iyi ve diyaloğa sunulabilir buluyoruz. Güvenlik konusuna yaklaşımımız budur.”
“KAHRAMANLIK VE KÜSTAHLIK” İLE ALINAN SONUÇLAR….
AKEL’in tavrının, Nikolas Papadopulos’un söylediği gibi değil, vatansever, sorumlu ve ciddi olduğunu söyleyen Kiprianu Glafkos Klerides zamanında uygulanan “kahramanlık ve küstahlık” ile varılan sonuçlara özetle şu örnekleri verdi:
“*Klerides, Kıbrıs Türk tarafından mart ortasına kadar cevap isteyen BM Genel Sekreteri’nin raporu ile Denktaş’ı köşeye sıkıştırdığımızda, Başkan seçilebilmek için Denktaş’ı sıkıştırdığımız köşeden çıkardı. Ghali Fikirleri’nin gömülmesini vaat etti. Fikirleri gömdü, Denktaş’ı sıkıştığı köşeden çıkarttı ve beş yıl Kıbrıs sorununda özlü görüşme yapamadık.*1998 seçimleri arifesinde füze edebiyatı canlandı. Seçimleri kazanmayı yine başardı. Denktaş 31 Ağustos 1997’de masaya, konfederasyon talebini koydu, Klerides seçimleri kazandı ama Kıbrıs zarara uğradı. 1250/99 Kararına Denktaş’ın, müzakere masasında her şeyin görüşülmesi talebi eklendi.
*Tasos Papadopulos’a gelelim. 8 Temmuz Antlaşması vardı, Eylül 2006 tarihli Gambari mektubundan sonra çıtayı yükseltip 132 konunun görüşülmesini istedi. Esasen Kıbrıs müzakerelerinin baştan başlamasını istedi ve neticede Tasos Conis’in Raşit Pertev ile bir buçuk yıl 60 kez görüşmesine rağmen müzakerelerin başlaması mümkün olmadı. O dönemde baskı gören taraf bizdik. Doğrudan ticaret için Kıbrıslı Türklere bugüne kadar verilmekte olan 259 milyon Euro’luk ödenek onaylandı. *Nikos Anastasiadis: seçimleri kazanmak için DİKO’ya sözler verdi.
2013’te başkanlık seçimlerini kazandı. Bir yıl müzakere yapmayı başaramadık çünkü prosedürel ve öze ilişkin konularda çıtayı çok çok yukarı koymuştuk. Netice, Barbaros’un karasularımızda elini kolunu sallayarak tur atması, BM Genel Sekreteri’nden en kötü raporu almamız ve Şubat 2014’teki Ortak Açıklamayı bazı kayıplarla kabule mecbur kalmamız oldu.”