BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin, müzakerelerin yeniden başlamasına ilişkin uzlaşmanın sağlanmasının ardından Kathimerini gazetesine röportaj vererek, Kıbrıs sorununa ilişkin gelişmeleri değerlendirdi.
TAK’ın aktardığı habere göre, Kathimerini, Eide’nin röportajını “Al-Ver Kıbrıslılar Arasında Olacak-Yabancı Kuvvetlerin Çekilmesi Gerektiğini Kabul Ediyor Ancak Üzerinde Anlaşmaya Varılacak Geçici Bir Dönem Çerçevesinde” başlıklarıyla duyurdu.
Habere göre, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, müzakerelerin yeniden başlamasına ilişkin anlaşmadan ve Atina’da Başbakanı Aleksis Tsipras, Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias ve ayrıca “Türkiye’nin Büyükelçisi” ile gerçekleştirdiği temasların hemen ardından, İsviçre’deki konferansın özlü olarak beşli olacağını belirtti.
Müzakerelerin yeniden başlamasına ilişkin olarak Eide, Kıbrıs’taki liderlerin, çözümün sağlanmasındaki samimi isteğinin ardından müzakerelerin yeniden başlayacağını ifade etti.
Eide, her iki lidere atıfta bulunarak, ikisinin de Kasım ayında Cenevre’de yapılan görüşmelerde hayal kırıklığına uğradığını, başarısızlığa ilişkin olarak farklı yorumlara sahip olduklarını, ancak yaratılan durumdan hoşnut olmadıklarını belirtti.
Liderlerin 19 aydır sıkı şekilde çalıştığına dikkati çeken Eide, liderlerin, derhal müzakerelere dönme, Pazartesi gününden itibaren de, çapraz şekilde geriye kalan tüm konular üzerinde çalışma ve 9 Ocak’ta Cenevre’de başlayacak bu konferansı Kıbrıs için hazırlama kararı aldığını ifade etti.
“KONFERANSIN YENİ İSMİ VAR”
İsviçre’deki üç gün içerisinde neler yapılacağına dair, 11 Ocak’ta haritaların sunumu da dahil olmak üzere somut beklentiler bulunduğunu belirten Eide, 12 Ocak’tan itibaren uluslararası oyuncuların, özlü olarak garantör ülkelerin konferansa müdahil olacağını ve orada garantiler ve güvenlikle ilgili müzakerenin yapılacağını ifade etti.
Eide sözlerinin devamında, “Bu günden o güne kadar yoğun şekilde çalışmamız ve garantiler ile güvenlik konularındaki görüşmeleri hazırlamamız gerekir, Kıbrıs’ta ve garantörler ülkeler arasında” ifadesini kullandı.
İki farklı harita bulunduğuna ve görüşmenin, iki tarafın bir tanesi üzerinde nasıl uzlaşacağıyla ilgili olduğuna dair bir soru üzerine Eide, “Orada sonuçlandıracaklar, sürekli olarak birbirlerine yaklaşacaklar. Bu haritalar aynı bölgelere sahip olacak. Aynı bölgelerdeki düzenlemeler az olacak. Bir kimsenin sonuca varması için o kadar çok yöntem yoktur. Orada veya hemen sonra, tüm bu sürecin bir bölümü olarak bir haritada yakınlaşacaklar” şeklinde konuştu.
“Bir harita üzerinde yakınlaşma olacağına inanıyor musunuz?” şeklindeki soru üzerine Eide, bunun olacağına inandığını, ancak bunun 11 veya 12 Ocak’ta mı olacağını bilmediğini ifade etti.
Eide, liderlerle bunu görüştüklerini ve genel hatlar üzerinde anlaştıkları konusunda uzlaşmaya vardıklarını da belirtti.
Büyük bilinmeyenin garantiler konusu olduğunu belirten Eide, ancak şu ana kadar bunlarla meşgul olma yönteminin bulunmadığını, bunun hem Kıbrıslılar hem de garantör ülkeler için de geçerli olduğunu söyledi.
Bir harita üzerindeki anlaşmanın, geri dönecek göçmen sayısıyla ilgili olup olmadığı şeklindeki soru üzerine Eide, burada önemli olan noktanın; harita olduğunu, sayılar ve kriterlerin haritaya yönelik yol olduğunu, kriterlere ilişkin yanaşmanın değere sahip olduğunu dile getirdi.
TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Aleksis Tsipras arasındaki görüşmenin konferans öncesinde olup olmayacağı şeklindeki soru üzerine Eide, “Sanırım evet, bunun olmasını çok istiyorum, bu doğru ve sağlam bir düşünce, Başbakan Tsipras ve Dışişleri Bakanı Kotzias’a, böyle bir görüşme için çalıştığımı söyledim. İlk başta iki tarafça bu kabul edildi ve görüşülmekte olan bir de tarih vardı, ancak bu olmayacak, bu öze ilişkin değil pratik nedenlerle alakalıdır” dedi.
Görüşmeye atıfta bulunularak bunun Abu Dabi’de mi gerçekleştirileceği sorusu üzerine Eide, “Evet, Abu Dabi’de. Şu anda iki tarafın aynı tarafta bulunacağı bir sonraki fırsata bakıyorum. Bunun yapılması gerektiği konusunda uzlaşmaya vardılar” şeklinde konuşarak, “Başbakan Tsipras’a bu görüşmeden çok yüksek bir beklentiye sahip olmamasını söylediğini, bunun yapılmasının amacının tamamlamak değil görüşme başlatmak olduğunu, çünkü çok taraflı konferans çerçevesi dışında Türkler için bunun tamamlanmasının mümkün olmayacağını, zira orada, diğer konularda neler yapılacağının peşinde koşacaklarını” belirtti.
Bir al-ver sürecine ilişkin soru üzerine Eide, al-verin, Kıbrıslılar arasında yapılacağını, garantör ülkelerin buna müdahil olma hakkının bulunmadığını, ancak Kıbrıslılar için güvenlik konusunun birbirine bağlı konulardan biri olduğunu, diğer oyuncuların, bunun, bütünlüklü bir sahnenin parçası olduğuna saygı göstermesi gerektiğini ifade etti.
“İki lider görüşecek, süreci başlatacak ve bu konferansta devam mı edecek?” şeklindeki soru üzerine de Eide, “kesinlikle” yanıtını vererek, bir kimsenin, liderlerin ilk görüşmelerinde, birinin, diğerinin esneklik duygusuna sahip olacağını umut edebileceğini, ancak bu ilk görüşmede anlaşma olmasını beklememesi gerektiğini söyledi.
Yunan hükümetinin yeni çerçeveden haberdar olup olmadığı şeklindeki soru üzerine Eide, Tsipras’ın tarihlerden memnun olduğunu kendisine söylediğini, Tsipras’ın zaten bir konferans fikrinin destekçisi olduğunu, Tsipras’ın ayrıca kendisine, Yunanistan’ın bu çabanın başarısızlıkla sonuçlanmasını istemediğini söylediğini ifade etti.
Eide, Türkiye ve Yunanistan arasında farklı görüşler bulunduğunun gizli olmadığını, ancak taraflardan hiçbirinin bu çabanın başarısızlıkla sonuçlanmasını istemediğini, çünkü Kıbrıs sorununun çözümündeki başarısızlığın jeopolitik sonuçlarını bildiğini söyledi.
“AB üyesi bir ülkede yabancı dinamiklerin olmasının garip olup olmadığı” şeklindeki soru üzerine Eide, sorunun daimi mevcudiyet konusu olduğunu, geçici dönemin ise başka konu olduğunu belirtti. Eide sözlerinin devamında, Kıbrıs’taki yabancı dinamiklerin bir gecede çekilmesinin mümkün olmadığını, hiç kimsenin buna inanmadığını ifade etti.
Korkuların ne olduğunu ve bunlara nasıl yanıt verilebileceğine bakılması gerektiğini söyleyen Eide, askeri varlığın iyi bir yanıt olmadığını, eğer Kıbrıslı Türkler aşırı milliyetçilerin saldırısından korkuyorsa yanıtın ordu değil, polis olduğunu vurguladı.
Eide, korkulardan birçoğunun gerçek olduğunu, ancak bunların askeri unsurlarla göğüslenemeyeceğini belirtti. Eide ayrıca sözlerinin devamında, askeri varlığın daimi mevcudiyeti şeklinde bu tür mevcudiyetin olmaması gerektiği şeklindeki argümanı ve tüm askerlerin ilk günden çekilmesi şeklindeki görüşü bildiğini, daimi mevcudiyetin çerçevesinin bulunması gerektiğini ifade etti.
“Birkaç hafta veya ay mı?” sorusuna Eide, ayrıntıları yorumlamayacağını, ancak birçok Avrupa ülkesinde yabancı dinamiklerin bulunduğunu, Almanya’nın topraklarında Amerikan dinamiklerinin bulunduğunu söyledi. “Bu argümanın, Kıbrıs’ın durumunda geçerli olmadığının anlaşılmakta olduğu” şeklindeki ifade üzerine de Eide, “Elbette, Avrupa ülkelerinde yabancı dinamiklerin bulunmadığı şeklindeki görüşün geçerli olmadığını açıklamak isterim, ancak Kıbrıs’taki koşullara ilişkin olarak, haklısınız, bu çok farklıdır” dedi.