Bariyatrik Obezite Cerrahisi
Mide hacminin küçültülmesi besin alımını sınırlayıcı ve/veya yiyeceklerin emiliminin bazı aşamalarda engellenmesini sağlayan ameliyatlara bariyatrik cerrahi veya obezite cerrahisi denilmektedir.
Obezite ve obez kişiler hakkında birçok yanlış inanış vardır. Bunlardan biri obezitenin kişisel bir motivasyon eksikliğinden veya irade zayıflığından kaynaklanan kozmetik bir sorun olduğu düşüncesidir. Oysa obezite güçlü bir genetik yatkınlık zemini taşıyan çevre ve yaşam biçiminin eşlik ettiği birçok faktörü barındıran kronik bir hastalıktır.
Obezite cerrahisi kilo verme programlarında yeterli kaybı sağlayamayan, genelde beden kütle indeksi 35kg/m2> olan iyi bilgilendirilmiş, motive, anlama ve uyum kabiliyeti olan, operasyon sonrası obezite ekibiyle ( Hekim, Diyetisyen, Psikolog, Fizyoterapist) eşgüdümlü olabilecek bireylerde uygulanmalıdır.
Operasyon öncesi eğitim süreci-takip neden önemlidir?
Bireyin yanlış beslenme davranışlarının tespit edilmesi, yeterli-dengeli beslenme ve egzersiz alışkanlıklarının kazandırılması, operasyon sonrasında değişecek olan metabolizma hızı, hormon salımı, sindirim ve emilim gibi faktörlere bağlı olarak onu nasıl bir sürecin beklediğini öngörebilmesi açısından eğitilmesi önem taşımaktadır.
Teorik olarak operasyondan en az 6 ay öncesinde takibe başlamak önerilse de pratikte çoğu kişilerin “nasıl olsa ameliyat olacağım” algısıyla operasyon öncesi süreci atladığını görüyoruz.
“Ameliyat oldum, hedefe ulaştım” peki ya sonra?
Operasyon öncesi özellikle ilk 3 ayda en çok kilo kaybının görüldüğü ve bu süreci takiben “balayı dönemi” olarak adlandırdığımız ilk 1 yılda ciddi kilo kayıplarına hızla ulaşıldığını görüyoruz.
Tek başına ameliyat kısa vadede hızlı kilo kaybı sağlayacaktır fakat uzun vadede kalıcı bir başarı sağlamak için hedefimiz ömür boyu sürecek olan yaşam tarzı değişikliği olmalıdır.
Burada dikkat edilmesi gereken; operasyon geçiren bireylerin azalan mide hacmini göz önünde bulunduracak olursak, besin tüketiminde çok dikkatli ve seçici davranmaları gerekmektedir. Azalan metabolizma hızını da düşünerek, beslenme davranışını değiştirmeden geçmişteki sağlıksız beslenme örüntüsündeki miktarı azaltmak da çözüm olmayıp tekrar kilo kazanımı sağlamaya yeterli olacaktır.
Obezite cerrahisiyle başarılı sonuçlar sağlandığı gibi, beslenme eğitimi sürecinden geçmeyen ve beklenilen yaşam tarzı değişikliğini sağlayamayan hastalarda tekrar kilo alıp Revizyon Cerrahisi denilen geri dönüşümü olmayan ve daha maliyetli olan ikinci bir cerrahi müdahale uygulanan durumlar da mevcuttur.
Sonuç olarak uzun vadede kalıcı bir başarı sağlamak için Hekim, Diyetisyen, Psikolog ve Fizyoterapist dörtlüsünün multidisipliner ekip çalışması önem taşımaktadır.
Diyetisyen Tuğçe Hürsöz.