Kıbrıslı şariler tarafından kaleme alınan “Kolektif Dünya Şiir Günü Bildirisi”ni yayınlıyoruz:
KOLEKTİF DÜNYA ŞİİR GÜNÜ BİLDİRİSİ 2019
Kelimeler bahçesinde esen meltemdir şiir. Tozlanmış beyinleri temizler. Hayatı, insanı, yolu, zamanı değiştirir ve tanığıdır değişenin. Şiir, düşünceler arasındaki akışın yönünü değiştirir. Başka bir pencere açar önümüze. Şiir ruhu temizler, bakışı güzelleştirir. Yüreğin hareketini değiştirir önce sonra ellerin…
Bakmayı, anlamayı, kelimelerin gücü olduğuna inanmayan kişinin iradesini değiştirir şiir. Görmeyi, hissetmeyi unutanların algılarını değiştirir. Bir sözcük dünyayı değiştirir
Şiir; insanın kendinden kaçışlarında kendine ulaşmasının yönünü değiştirir… İnsanı kendiyle tanıştırır, barıştırır ve yeniden yaratır…
Önce söz vardı. Çok söz. Onun imbikten geçmişine şiir dedik.
Şiir yaşamı insanlığı ve otantik olanı savunur. İnsanın iç dünyasıyla iletişim kurar.
Şiir “ne”yi değiştirir; yerine tini koyar.
Şiir kanatlarımızdır… Onunla ağlar onunla güler, dertleşiriz. Şiir en çok bizi değiştirir
Şiir çağrışımlar yaratır, kendimizi sorgulamamızı sağlar, içimizde fırtınalar estirir ve dönüşümü sağlar. Şiir sevmeyi, paylaşmayı, dayanışmayı öğretir. İnsanlığa kurtuluşunun nerede olduğunu gösterir. İnsanın kendisine olan yabancılaşmasını kırar… Dünyayı anlamak ve anlamlandırmak üzere sorular oluşturur kafasında.
Bir şiiri sevmişseniz, artık yalnız değilsinizdir.
“Kaç kuş konduysa parmağına/o kadar insansın” Şiir, parmağımıza konan o kuştur.
“Ben” ile “bencilliğin” arasındaki kocaman boşluğa düşmemeye çağrıdır şiir. Bir ucu şaire diğer ucu şiire ulaşana açıktır
Kalp ritmini değiştirir şiir. Tedavi eder. Duyarlıkları zengin kılar, ruhumuzu inceltir, imgelerle, kendine özgü müziğiyle yeni ritimler, tınılar katar hayata. Şiir zamanı değiştirir. Yazanı ve okuyanı değiştirir
Şiir, insanı tek başına örgütler. Güçlü kılar. Yeteneklerinin farkına vardırır… Şiirsel değişim, bireysel yaşamdan toplumsal yaşamın birçok alanına yansır.
Şiirin değişimsel büyüsü o denli etkili ve iktidarlar için öyle korkutucudur ki; Platon bile kurmak istediği ‘Devlet’te, yer vermemiştir şairlere.
Şiir yorulan insanı ve hastalanan dünyayı dirençli kılar. Basmakalıp düşüncelerden kurtarıp ‘ütopya’ ları yaşama taşır. Şiir bir simülasyon gezintisi yaptırır bize farklı evrenlerde. Hayatın işlemeyen damarlarını değiştirir. Görmediğimizi görmeyi, duymadığımızı duymayı öğretir.
Şiir öldü diyenler yaşayanın salasını verenlerdir. Şiir olmasaydı dünya dilleri bu denli gelişemezdi, Şiir olmasaydı biz biz olmazdık. Dünya mavi olmazdı portakallar gibi…
Şiir olmasaydı Ortadan ikiye ayrılırdı dünya. Siyah bir yanda beyaz bir yanda. İçimizdeki ikiyi bir eyleyemezdik şiir olmasa.
Şiir olmasaydı hiçbir anlam kalmazdı dünyada … Kelimeler soru soramaz, dil imgesiz kalır, su taş olurdu…
Şiir olmasaydı; güzelliğin erdemi öğrenilemez erdemin güzelliğine erişilemezdi. Tutkuyla aşkın çilesi bilinmez, öte duygular keşfedilmezdi. Sevgi ile sevdanın ayırdına varılmazdı. Dokunulamazdı yeryüzünün ruhuna. Doğanın, tarihin ve insanın yarattığı güzellikler eksik anlatılırdı. Şiirsiz nasıl dillendirilirdi kalbin ağrıdığı?
Hayat dediğimiz var oluşun çarklarından biri eksik kalırdı şiir olmasa. Çarptığımız duvarları yumuşatamazdık şiir olmasaydı. Yaralarımızı kabuklatamazdık… Dil demirden bir levha olurdu. Nefessiz kalırdık. Şiir olmasaydı duvara çarpan sessizlik bir höyük gibi büyürdü bedenimizde.
Şiir olmasaydı, estetiği olmazdı yaşamın! Söz kanatlanamazdı, soluksuz kalırdı aşk…
Şiir olmasaydı öksüz kalırdı bir yanımız ve kavgamız…
Şiir olmasaydı, söz kanatsız, sevgi adressiz, ezgi güftesiz, efkâr ve hüzün karşılıksız kalırdı.
Şiir olmasaydı dünya daha da erilleşir ve hiç çekilmezdi…
İyi ki şiir var ve “inadına” var olsun!
Şiir su demek, toprak demek, aşk demek.
Şiir olmasaydı, kendimizin de dünyanın da bir yabancısıydık! İçimiz dilsiz kalırdı şiir olmasa. Şiir olmasa aşk olmazdı. Duygu yoksunu bir dünyada yaşanılırdı Sevda çiçekleri sözcüklerin coşkusu ile daha bir canlanmazdı.
Düşler çiçeksiz, aşklar sahipsiz, emek sanatsız kalırdı. Şiir olmasaydı “gerçeklik” olmazdı.
Yüreklerin nabzı duyulmazdı…
Melodiler sözsüz kalır, şarkılar olmazdı. Devrimler olmazdı şiir olmasaydı
Halklar, ezilenler başkaldıramazdı düzenbaz dünyaya…
Şiir olmasaydı sözcüklerin müziğinden eksik kalırdı dünya ve insan insandan habersiz ,acılar yalnız sevinçler mahzun kalırdı.
İnsanlar duygusuz robotlar olurdu! Hep bir yanımız eksik kalırdı
Şiir olmasaydı yapayalnız kalırdı dil. Birbirimizin kalbini bilmezdik.
Hayatımıza renk katan küçük ayrıntıları göremezdik.
Nice geceler anlamını yitirirdi…
Şiir olmasaydı ne hayat kalırdı ne hayal.
Şiir olmasaydı kim görebilirdi bağırmayan sözcüklerin yasa dışı sevişmesini?
Uyumsuzlukla, kopuklukla, bağlantısızlıkla, kanıksanmışlıkla, gevezeliklerle dolardı dünya
Şiir olmasa, ruhundaki kanatları keşfedemezdi insanlık, daha da çekilmez olurdu bu hayat.
İyi ki var şiir!
Üşüyen beyinleri ısıtmak için. Özümüzü anlatmak, dünyayı dayanılır kılmak için…
Ruhumuzun yaralarını muhteşem tanımladığı için, insanı insana anlattığı için.
İyi ki var şiir!
İktidar olmanın gücü ezicidir. Bunu bilir şair. O yüzden iktidar yaratmayan dili kullanır. En fazla bir davet bir öneri kadardır diğer insanlara söyleyecekleri. Haddini bilendir şiir.
Ruhun, Duygunun, İsyanın, Aşkın dilidir şiir
Sözün yalın halidir o…
Bülbül için şarkı neyse bizim için odur şiir.
Neden mi şiir? Çünkü şiir bir neden!
İyi ki var şiir, ölümü ve yaşamı görkemli bir şölene çevirdiği için…
Ne olduğunu bile anlamadan geçip gittiğimiz tekdüze hayata ve insanın o dinmek bilmeyen vahşetine katlanabilmek için iyi ki var şiir.
O olmasa içimizdeki yangın böyle güzel köpürmezdi. Evren rengini yitirir, dil kurur, çürüyüp çöker ve silinirdi.
İnsanlık değişip duyarsızlaşsa da azalmamıştır şiirin gücü ve büyüsü.
Her türlü otoriteye ve rejime karşı kafa tutabilmek için iyi ki var şiir!
Yaşasın şiir!
Artık savaş çıkmasın şiir çıksın! Dünya şiirle yeni baştan kurulsun!
Yaşasın şiir! Zulme karşı yükselen ses denizimiz!