İnsan hakları aktivisti ve hukukçu Fezile Osum, dün hem Havadis gazetesinde yer alan iddiaları hem de gazeddakıbrbıs’ın yayınladığı Amerikan Elçiliği’nin insna haklaır raporunu değerlendirdi.
Osum farklı kaynaklarda yer alan iddiaların üzerine düşülmesi gerektiğini kaydederek, “Bu iddialara ilişkin Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı ve Kıbrıs Türk Barolar Birliği İnsan Hakları Komitesi gibi önemli kuruluşlar eleştiriler getirerek, cezaevinde etkin bir denetimin yapılmasını talep ettiler. Bu talep mevcut düzende herhangi bir yapısal değişikliğe gidilmemesi nedeniyle halen geçerliliğini korumaktadır.” ifadelerine yer verdi.
Osum, tutukluluk yerlerinde ağır insan hakları ihlallerine yönelik iddialar olduğunu ve bu iddiaların genellikle etkin şekilde soruşturulmadan ve gerekli denetimler yapılmadan üzeri kapatılmakta olduğunu vurguladı.
“Şu anda hali hazırda cezaevindeki iddialara yönelik inceleme Cezaevi Danışma Kurulu tarafından yapılabilmektedir ancak kurul işleyişi itibariyle hak savunucularının taleplerini karşılamamaktadır.”
İşte Fezile Osum’un değerlendirmeleri.
“Tutukluluk yerleri devletlerin en önemli insan hakları sınavlarındandır. Tutuklu bulunmak, kişilerin devlet gözetiminde olmaları ve yaşamlarını belirli sürelerde bu gözetim altında geçirmeleri anlamına gelir. Bu nedenle kişilere tutuklu bulundukları süre zarfında nasıl koşullar sağlandığı ve ne şekilde muamele edildiği ilgili devletin insan onuruna ve insan hakları prensiplerine verdiği önemi yansıtır. Ülkemizin cezaevine ilişkin iddialar özellikle geçtiğimiz son bir yıl içerisinde medyada sıklıkla yer aldı ve ortaya atılan bazı iddialar da insan hakları kuruluşlarının haklı eleştirilerine yol açtı. Üstelik daha dün medyada yine cezaevinde işkenceye varan uygulamaların bulunduğuna yönelik yeni iddialar ortaya atıldı. Bu iddialar arasında sıcak suya erişimin kısıtlılığı, sağlık ve hijyen koşullarının insan hakları standartlarının altında olması, kapasitenin üzerinde sayının olması ve bu nedenle kişilere bazı dönemlerde yatak bile sağlanamadığı yer alıyordu. Fiziki koşulların yanında cezaevindeki mahkumlara yönelik sözlü ve fiziksel şiddet uygulandığı, hatta bunun işkenceye varan muameleler olduğu da iddialar arasında yer aldı.”
Etkin denetim yapılmalı
“Bu iddialara ilişkin Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı ve Kıbrıs Türk Barolar Birliği İnsan Hakları Komitesi gibi önemli kuruluşlar eleştiriler getirerek, cezaevinde etkin bir denetimin yapılmasını talep ettiler. Bu talep mevcut düzende herhangi bir yapısal değişikliğe gidilmemesi nedeniyle halen geçerliliğini korumaktadır. ”
Uluslararassı mekanizmalar ülkemizde çalışma yapamıyor
“Tutukluluk yerlerindeki standartların belirlenmesi açısından iki önemli uluslararası sözleşme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve BM İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme (İşkenceye Karşı Sözleşme) iç hukukumuzun parçasıdırlar. İşkenceye karşı sözleşmenin denetim usullerinden olan İşkenceye Karşı Komite’nin doğrudan burada faaliyet göstermesi, devletin komiteye diğer ülkelerin yaptığı gibi belirli dönemlerde raporlar sunması ülkenin tanınmamışlık durumundan ötürü mümkün değildir. Bu da diğer insan hakları ihlallerinde olduğu gibi uluslararası denetim mekanizmalarının ülkemizde çalışmalar yapmalarının önünü tıkamaktadır.”
“Gerekli denetimler yapılmadan üzeri kapatılmaktadır.”
“Bunun yanında Avrupa Konseyi’nin Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT) de özellikle tutukluluk yerlerinin denetlenmesi konusunda öncü kuruluşlardan olsa da, ülkemizde düzenli faaliyet gösterebilmesi şu anki koşullar altında mümkün olmamıştır. Uluslararası mekanizmaların sağladığı denetim usullerinin çoğu zaman dışında kalmamız ve kendi yerel insan hakları denetim mekanizmalarımızın oluşturulmamasından dolayı insan hakları savunucularının oldukça güç şartlarda çalışmalarını sürdürmelerine neden olmaktadır. Tutukluluk yerlerinde ağır insan hakları ihlallerine yönelik iddialar genellikle etkin şekilde soruşturulmadan ve gerekli denetimler yapılmadan üzeri kapatılmaktadır. Henüz daha geçtiğimiz aylarda darp edildiği iddiasında bulunan bir mahkûm ile görüşme talebinde bulunan Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı’nın talebi reddedilmiş, bunun yanında İçişleri Bakanı tarafından vakfın cezaevine rahatlıkla eriştiği söylense de, cezaevindeki koşulların incelenmesine olanak sağlayacak bir ziyaretin yapılmasına halen olanak sağlanmamıştır.”
“Kurul işleyişi itibariyle hak savunucularının taleplerini karşılamamaktadır”
“Şu anda hali hazırda cezaevindeki iddialara yönelik inceleme Cezaevi Danışma Kurulu tarafından yapılabilmektedir ancak kurul işleyişi itibariyle hak savunucularının taleplerini karşılamamaktadır. Tutukluluk yerlerinin denetimine ilişkin yapılacak faaliyetlerin yapısal, bağımsız ve sürekli olması önemlidir. Denetimin ne şekilde yapılacağı şeffaflık ilkesine bağlı kalarak kamuoyu ile paylaşılmalı ve özellikle denetim sürecine sivil toplum kuruluşlarının dâhil edilmesi gerekir. Bu nedenle gerek periyodik, gerekse şikâyet üzerine yapılacak ziyaretleri kapsayacak şekilde bağımsız bir denetim mekanizmasının oluşturulması büyük önem taşır.”
Tüm bu bahsettiğim zorluklar ve denetim eksiklikleri nedenlerle ülkenin gündeminde de ciddi anlamda yer alan bu hak ihlali iddialarının Amerikan Elçiliği’nin raporunda ayrıntılı şekilde dile getirilmesinin soruna dikkat çekmek açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Umarım bu vesileyle gerek ülkemiz içinde, gerekse diğer ülkelerin hak savunucuları konunun önemini fark eder ve bunun önlenmesine yönelik çalışmalara katkı koyarlar.
İnsan Hakları Raporu: Cezaevinde hak ihlalleri, şiddet ve taciz