İlk kez The Guardian‘da yayınlanan bu metini Aycan Akcin gazeddakıbrıs için çevirdi
Hapishanelerin her an patlamaya hazır saatli bir bomba olarak görüldüğü bir ülkede, mahkumlar arasında bir özerklik sistemi çarpıcı bir başarı gösterdi.
Renato Da Silva Junior avukat olmak için oldukça heyecanlı. Önünde tek bir engel kaldı: Cinayetten 20 yıl hapis cezasına çarptırılma cezasından kalan dörtte birlik bir kesim. Da Silva şöyle diyor: “Hayallerim hatalarımdan daha büyük. Buradan olabildiğince çabuk çıkmak için her şeyi yapıyorum.”
Güneydoğu Brezilya, Minas Gerais’in bir kasabası olan Itaúna’daki erkekler hapishanesinde bir mahum olan 28 yaşındaki Da Silva’ya, the Association for Protection and Assistance to Convicts (APAC) (Koruma ve Yardım Derneği’nde) aldığı dersler ve yaptığı çalışmalardan dolayı hali hazırda cezasından iki yıl eksiltildi. APAC hapishanesinde mahkumlar kendi kıyafetlerini giyerler, kendi yemeklerini hazırlarlar ve hatta güvenlikten de kendileri sorumludurlar. Bir APAC hapishanesinde, gardiyanlar veya silahlar bulunmaz; mahkumlar kelimenin tam anlamıyla hapishane anahtarlarını ellerinde tutarlar.
Itaúna’da bulunan APAC erkek ve kadın hapishanelerine yapılan ziyaret, aşırı kalabalıklık, miskinlik ve çete rekabetinin düzenli olarak ölümcül isyanlara neden olduğu Brezilya’daki ceza sistemi hakkındaki tüm beklentileri çökertir mahiyettedir. Sıklıkla bildirilen bu isyanlar –ki bu isyanlar mahkumların insanlık dışı ve neredeyse hiç rehabilitasyon şansı elde etmedikleri koşullardan kaynaklanır- hapishanelerin saatli bomba olarak bilinmesinin nedenidir. Brezilya dünyanın dördüncü en büyük hapishane nüfusuna sahiptir.
Ana akım hapishanelerin aksine, APAC mahkumlarına sayı yerine isimleri ile hitap edilir. “Firar etmeyi hiç düşünmedim. Süremin sonuna yaklaştım ve suçum cezasını neredeyse ödedim. Bana güvenerek anahtarları veriler; kapıyı korumak benim sorumluluğumdur ”diyor 32 yaşındaki Da Oliveira ve ekliyor:“ Bir sonraki adım, haftada bir kez dışarı çıkabileceğim şartlı sürüm. Ailemi düşünmek durumundayım ve bu fırsatı tehlikeye atacak şeyler yapmam. ”
Mahkumların APAC’ın gerektirdiği sıkı okuma ve çalışma rutinini devam ettirmelerinin bir nedeni de- hiç kimsenin hasta olmadıkça veya cezalandırılmadıkça hücrelerinde kalmalarına izin verilmez – herhangi bir firar girişiminin kendilerini ana akım hapishanelere geri dönmek durumunda bırakacağını bilmeleridir; ki hepsi bu tip hapishanelerde olmanın ne demek olduğunu gayet iyi biliyor.
Recuperando Luiz Fernando Estevez Da Silva, “Burada metal çatal ve bıçaklarla yemek yiyoruz, diğer hapishanedekiler ise plastik olanlarla yemek yemek zorunda sanki insan değillermiş gibi” diyor.
Yirmi ya da daha fazla kişinin tek bir hücreye tıkılması, pis yataklar ve tüketilmeye müsait olmayan yiyecekler ana akım hapishanelerde sık görülen şikayetlerdir. İtalyan Vakfı ve Brezilya’nın Hükümlülere Yardım Kardeşliği (FBA) tarafından koordine edilen ve desteklenen APAC hapishanelerine, aşırı kalabalıklaşmayı önlemek için 200 mahkum sınırı getirmiştir.
1972 yılında ana akım hapishanelere insancıl bir alternatif sağlamak amacı ile kurulan APAC’ın sayısı Brezilya’da 49a ulaştı ve Kosta Rika, Şili ve Ekvador’da şubeleri var. Pişman olduğunu gösteren mahkumları rehabilite etmeye çalışıyorlar. Çalıştırılması ve sahip olması çok daha ucuz olmakla birlike toplumun daha geniş bir kesimine fayda sağlayacak şekilde tasarlanmıştır.
Igarape Enstitüsü’nün Rio de Janeiro’daki düşünce kuruluşu Ana Paula Pellegrino şunları söylüyor: “Bir suç işleyerek mahkumlar sosyal anlaşmayı bozarlar. Bir APAC hapishanesi bunu, mahkumların toplum için çalışmasına izin vererek düzeltir. Örneğin bazı mahkumlar dışarıya caddeleri süpürme işi için çıkarlar ve bu onlara sorumluluk ve aidiyet duygusu verir. ”
Binanın arkasındaki bahçede, 31 yaşındaki Renato Diego Da Souza dışarıya satılacak sabun şişelerine etiket yapıştırıyor. Mahkumlar ayrıca yerel okullar için ekmek pişirme ve plastik araba parçaları üretme gibi işler de yaparlar . Da Souza, sorunlarının onu silahlı soyguna götüren uyuşturucularla başladığını söylüyor. Ancak tünelin sonundaki ışığı yarı açık rejime geçtikten sonra görmeye başladığını söylüyor.
Yargıç Paulo Antônio de Carvalho, APAC’ların Brezilya’nın ceza sisteminde insan haklarına saygı duymanın etkili bir yolu olduğunu söylüyor. “Burada mahkumların bireyselliklerine ve anayasa güvencesi altındaki temel haklarına saygı duyulduğuna kuşku duymuyorum… bir mahkum yalnızca özgürlüğünü kaybetmeli; temel haklarını değil.”
Böyle başarılı bir performans geçmişine sahip APAClardan neden daha fazla yapılmıyor? Sabatiello, “Brezilya’da her ne zaman bir başka hapishane isyanı baş gösterse, biri o bölgede bir APAC açmak istediklerini söylemek için telefonu açar” diyor. “Fakat bir APAC açmak, devletin ve siyasi iradenin katılımı dahil olmak üzere birçok şey gerektirir.” Finansal sorunlar, aşırı kalabalık ve yolsuzluk, Rio’da bir APAC açmak için harcanan çabaları büyük ölçüde engelledi.
https://www.theguardian.com/global-development/2018/apr/02/no-thought-of-escaping-inside-brazilian-prisons-with-no-guards?fbclid=IwAR1mH_jggmvmqNuRtwst4yAR_rqDzS7DAAdZe8DCveoit3Zp5hInrZgdFKc