Anayasa değişikliği konusunun gündeme geliş şeklini hiç sağlıklı bulmuyorum. Bugüne kadar dört tane partinin en tepesindeki kişilerle röportajlar yapıldı. Hiçbirinde anayasa değişikliği ihtiyacının partiler için hangi sebeplerden ötürü doğduğu yazmıyor. Röportajlardaki biçim tam da şu hissi veriyor:
Gazete: “Anayasa değişikliği hakkında ne düşünürsünüz?
Parti: “Destekleriz”
Gazete: “Oldu, iyi günler”
Gazetecilik bu mu?
Röportaj yapılan kişiler bu memleketin hükümetini ve muhalefetini temsil eden partilerin en yetkili kişileridir. Röportajı yapmaya bir gazeteyi neyin sevk ettiği, anayasa değişikliği ihtiyacının neden doğduğu gibi sorular bir röportajda nasıl olur da yer almaz?
Anayasa değişikliği konusu sağlıklı tartışıldığı takdirde halka faydalı bir hale gelecektir. Bu halk 2014 yılında % 62’lik bir oy oranıyla anayasa değişikliğine “hayır” dedi. Üstelik, söz konusu anayasa değişikliği içerisinde son derece olumlu öneriler bulunmaktaydı.
Eğer bir anayasa değişikliği halkın gündemine getirilmek isteniyorsa o zaman ilk yapılması gereken şey anayasa değişikliği ihtiyacının nasıl ortaya çıktığı konusunda halka bilgi verilmesidir. Bu nokta anayasa değişikliği süreçlerinin altın kuralıdır.
Anayasada değişiklik yapılması düşüncesini doğuran sıkıntıların ne olduğu ifade edilmeden anayasada yapılması düşünülen değişikliklerin konuşulmaya başlanması partilerin aklındaki değişiklikleri halka dayatmaları anlamına gelecektir.
Oysa anayasa değişikliği süreçlerinde katılımcılığı sağlamak son derece önemlidir. Çünkü, anayasa herhangi bir yasa değildir. Toplumsal bir uzlaşı metnidir, olmalıdır.
Tekrara düşmek pahasına hatırlatırım ki, bu halk 2014 yılındaki anayasa değişikliği referandumunda % 62’lik bir ret cevabı vermiştir. Bu sonuç bize şunu söylemektedir:
2014 yılında Meclis’teki partiler anayasada sıkıntılar olduğuna ve bu sıkıntıları aşacak çözüm önerilerine karar verdi. Fakat halkın büyük çoğunluğu anayasada o sıkıntıların olduğu ve o sıkıntıların çözümünün Meclis’teki partilerin sunduğu öneriler olduğu düşüncesini kabul etmedi.
Geçmişimizde böyle bir reaksiyon olduğu dikkate alınırsa anayasa değişikliği süreciyle ilgili daha hassas olunması gerekliliği görülecektir.
Eğer tekrar bir anayasa değişikliği süreci başlatılması düşünülüyorsa önce halka inilmeli ve halka anayasada değişiklik ihtiyacı olup olmadığı sorusu sorulmalıdır.
Partiler ise, önce “anayasa değişikliğini gündeme getirmeye neden olan sıkıntılar nelerdir?” sorusunu cevaplandırmalıdırlar. Bu soruya verilen cevaplar kamuoyunda tatmin edici bulunursa işte o zaman “bu sıkıntıların aşılması için öneriler nelerdir?” sorusuna cevap arayışları başlamalıdır.
Arabayı atın önüne koşmayalım.