Bundan tam 20 yıl önce, 27 Şubat 1999 yılında sabaha karşı Devlet Tiyatroları binası yandı. Aradan geçen yirmi yıllık sürede Kıbrıslı Türkler’e ait bir tiyatro binası hala yok. Ne acıdır ki, doğudan batıya Kıbrıs’ın kuzeyi gün geçtikçe daha da bir betonlaşırken; oteller, kumarhaneler ve lüks yaşam alanları inşa edilirken, bir tiyatro binası yapmaktan aciz bir devlet yapısında yaşam sürüyoruz.
Yıllardır siyasiler tarafından geçiştirilen devlet tiyatro binası için hala bir ışık yanabilmiş değil. Kıbrıs’ın kuzeyinde pek çok bağımsız ve alternatif tiyatro sanatçısı kendi imkanları ve cefakar çabalarıyla tiyatro oyunları üretmeye devam ediyor. Fakat bu ekipler ya prova yapacak sahneyi zor buluyor ya da bulabildikleri de artık özel sermaye odaklarının tekelindeki sahneler oluyor. Elbette Çatalköy ve Girne gibi belli başlı belediyelerin çabalarını bundan ayrı tutmalıyız.
Öte yandan Devlet Tiyatroları Sanatçıları da 20 yıllık bir mekansızlık-yersiz yurtsuzluk psikolojisiyle cebelleşmeye çalışıyor. 20 yıldır bir sahneleri olmayan oyuncular bir yandan oyun üretmeye çalışırken diğer yandan da emeklerinin karşılığını sergileyebilecekleri mekandan yoksun olmanın arafında hayatta kalabilmek ile amaçsızlık arasında sıkışıp kaldı.
Devlet Tiyatroları Müdürü İlknur Işıl Türkmen, gazeddakıbrıs’a yaptığı açıklamada personelin artık ait olma ve kendini gerçekleştirme anlamında sıkıntı yaşadığı ve bu durumun da sahne eksikliği ile bire bir bağlantılı olduğunu ifade etti.
Türkmen sıkıntılarını şöyle ifade etti: “Tiyatro sahnesini beklemek Kıbrıs’ta barışı beklemek gibi bir şey. Aynen Godot’u beklemek gibi. Artık bu bekleyiş içerisinde yorulmuş, umutsuzluğa düşmüş ve melankoliye kapılmış bir personel söz konusu. Burada yaşanan bir bina eksikliğinden çok daha büyük bir şey. Ortada artık varoluşsal bir kriz var.”