Ey Kıbrıslı Türkler,
Hiçbir neden veya bahane bizi düşünce ve ifade özgürlüğü mücadelesinden alı koymamalı. Bırakalım konformist yaşam bahanelerimizi… Düşünce ve ifade özgürlüğünde bile birlik olamazsak, omuz veremezsek, bir katkı koyamazsak ve kendi bencil konformist yaşamlarımıza gömülüp kalırsak, “özgürlük” adına riyakârca ahkâm kesmeyelim lütfen.
Voltaire ne güzel ve onurlu söylemiş:
“Senin söylediğin düşüncelere katılmıyorum ama düşüncelerini özgürce ifade edebilmen için hayatımı bile verebilirim.”
Voltaire’in söylediği şu sözün önemini, değerini kavramıyorsak eğer, “Birlik, mücadele, dayanışma” sloganları, içi kof bir böbürlenmeden öte gidemez.
Unutmayalım ki,
6 EKİM’de bir gazeteci olan Ali Kişmir, tolumu bilgilendirmek için, yazdıklarından dolayı 10 yıl hapis cezası istemi ile yargılanacak!.. Haberiniz var mı?
Yani Ali Kişmir, toplumun iradesini katledenleri yazıp, yorumladığı ve toplumu bilgilendirdiği için, 10 yıl hapis yatacak. Haberiniz var mı?
Yani Ali Kişmir’in, gazetecilik yaptığı ve tolumu bilgilendirdiği için, 10 yıl hapis isteniyor. Haberiniz var mı?
Toplumun haber alma özgürlüğünün gereğini yaptığı için 10 yıl hapsi isteniyor, Ali Kişmir’in. Haberiniz var mı?
Ey Kıbrıslı Türkler,
6 EKİM, Ağır Cezada, gazetecilik yapıp toplumu bilgilendirdiği için, 10 yıl hapsi istenen Ali Kişmir’in düşünce ve ifade özgürlüğü davası değil, Kıbrıslı Türklerin haber alama özgürlüğü davasıdır!..
6 EKİM, Kıbrıslı Türklerin demokratik iradesine müdahalenin davasıdır!..
6 EKİM, Kıbrıslı Türklerin seçimlerine Ankara egemenleri tarafından parayla, tehditle, korkutmayla, kumpasla, her türlü anti demokratik baskıyla yapılan müdahalenin davasıdır!..
6 EKİM, toplumsal varoluşumuzun davasıdır!..
6 EKİM, Türkiye’nin alt yönetiminde olan, Kıbrıslı Türklerin yaptığı seçimlerine bile tahammülü olmayan Ankara egemenlerinin müdahale amaçlı “Beyaz Ev”de yaptığı toplantıyı, deşifre eden ve topluma duyuran gazeteci Ali Kişmir’in davası değil, Kıbrıslı Türk toplumunun bağımsızlık ve özgürlük davasıdır!..
Ve bu davada, 10 yıl hapsi istenen de Ali Kişmir’in şahsında Kıbrıslı Türklerdir!.. Farkında mıyız?!..
Ve ey Kıbrıslı Türkler,
Esasta Ali Kişmir değildir hapsetmek ve susturmak istedikleri. Hapsetmek ve susturmak istedikleri basın özgürlüğüdür, düşünce ve ifade özgürlüğüdür, toplumun haber alma özgürlüğüdür!..
Düşünce ve ifade özgürlüğünün yasaklandığı, cezalandırıldığı, hapse atıldığı ülkelerde faşizm egemendir. Ve eğer böylesi ülkelerde hukuk adına yasalara sığınılırsa, yasalar da faşizmin koruyucusudur. Ve bu yasaları yapanlarda yürürlüğe koyanlar da faşisttir.
Ve kafamıza çakalım ki, ÖZGÜRLÜK, adalet varsa vardır!
Ve özgürlük adaletten başka bir şey değildir!.. Ve toplum olarak şunu da bilelim ki, özgürlüğün bedelini ödemeyen toplum özgür olamaz.
6 Ekim’de toplumun düşünce ve ifade özgürlüğü yargılanacak. Düşünce ve ifade özgürlüğümüze sahip çıkmak ve savunmak için, lamı cimi yok, o gün mahkemeler binası önünde olmalıyız. Hesap verebilmek için özgürlüğün tarihine. Yoksa özgürlüğün tarihine kapkara yazılırız!