Başbakan Tufan Erhürman, Londra temasları çerçevesinde sihirli sözcükleri nihayet dillendirdi; “Yeni KKTC mümkün”.
Üstelik Sn Erhürman bunu sarayönünde değil, “KKTC” nedeniyle ülkesinden göç etmek, yurdışında binbir güçlükle yeni bir yaşam kurmak zorunda kalan yurttaşlara söylüyor. Ve ülkenize dönün, yartırım yapın çağrısında bulunuyor. Oralarda kendisini ciddiye alan oldu mu bilinmez, ancak buralarda olmadığı kesin. Zira çözümsüzlüğün devamı diğer adalıları da göçe zorluyor!
Sn Erhürman ve Sn Özersay’ın başını çektiği “yenilikçiliğin” aslında köklü bir değişim, kapsamlı bir çözüm hedefi olmadığı, statükoyu restore etmek, ayrılıkçı politikaları güncellemek olduğu artık daha net bir şekilde anlaşılmaktadır.
Federal çözüme karşı çıkıp, yerine statükoyu restore etmeyi önermek de siyaseten iflasın kendisidir. Zira etrafınızdakileri ve toplumu bir yere kadar aptal yerine koyabilirsiniz.
“Yeni KKTC” veya “Yeni Siyaset” aslında eski bir projedir.
Kıbrıs’ın kuzeyindeki asker ağırlıklı militarist ve ayrılıkçı rejim uzun bir süredir ciddi bir kriz ve çöküş yaşamaktadır. Diğer bir ifade ile statüko sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. Toplumun büyük bir çoğunluğu, yolsuzluğu, yoksulluğu, eşitsizliği, sömürüyü, gericiliği, baskıyı, gelecek belirsizliğini ve çözümsüzlüğü derinleştiren rejime ve bu rejimin siyasi partilerine inancını ve güvenini kaybetmiştir.
Bu bağlamda egemenler açısından esas olan krizle boğuşan ayrılıkçı rejimin restorasyonunu sağlamak, toplumun değişim ve federal Kıbrıs istencini berhava etmek için yeni nesil sağ aktörleri sahneye sürmektir. Kimse kusura bakmasın ancak bu proje Sn Erhürman ve Sn Özersay şahsında ve politikalarında cisimlenmiş durumdadır! Önümüzdeki süreç bunu daha net bir şekilde ortaya koyacaktır.
Diğer yandan Sol adına siyaset yaptığını iddia eden bir takım geleneksel siyasi parti ve örgütlerin konformizme batması, radikal dönüşüm iddiasına ve mücadelesine sırtını çevirmesi, bireysel-kurumsal çıkarlar ve hükümet olma arzusu ile rejime yedeklenmesi, statükonun restorasyonu çabalarına ve yeni siyasi aktörlerine de güçlü bir zemin sunmaktadır.
Bu bağlamda ne yeni KKTC, ne de KKTC’nin tanınması mümkün değildir. Yeni nesil sağ ve ayrılıkçı siyasi aktörler de, savundukları politikalar gibi kendi karikatürlerine dönüşmektedir/dönüşecektir.
Ne yazık yaratılan boş, hayali kahramanlar ve politikalar, çöken rejimin ömrünü uzatacak, toplumun ve Kıbrıs’ın ömrünü kısaltacaktır.
Mümkün olan tek çıkış yolu BM parametreleri temelinde federal çözümdür. Federal bir çözüme ulaşamazsak, ne Kıbrıslı Türklerin ne de Kıbrıs’ın bir geleceği olmayacaktır. Bu bağlamda sol ve federal çözüm güçleri aralarındaki farklılıkları bir kenara bırakarak, ortak bir strateji oluşturma ve ortak bir mücadeleyi örgütleme görevi ile karşı karşıyadır.