Makinaların yaratabileceği etkilerin, insanları şaşırttığı ve korkuttuğu çok görülmüştür. Zamanında, mertliğin bozulmasını tüfeğin icadına bağlayanlar olmuştu. Sınıflı toplum, insanların kendi yarattıkları ürünler üzerindeki denetimlerini yitirmelerine neden olur. Bu durumda insanlar kendi ürünlerine yabancılaşarak onları hükümdarların ve tanrıların ihsanları olarak görmeye başlarlar. Kendi emeklerinin ürünleri insanlara, kontrol edilemez, korkutucu, gizemli güçlere sahip şeyler gibi görünür. Nasıl işlediğine akıl sır erdirilemeyen makinalar da böyle gizemli şeyler olarak algılanır.
Makinalara olmadık güçler atfetme davranışı bugün de yapay zeka konusundaki tartışmalarda kendisini gösteriyor. Kabaca özetlersek, bu konuda bir iyimser bir de kötümser görüş bulunduğu söylenebilir. İyimser görüşe göre yapay zeka teknolojisi, büyük bir bolluk ve sınırsız olanaklar getirecek, yoksulluğu ortadan kaldıracaktır. Bu görüşler, aslında yapay zekadan önceki tüm teknolojik gelişmeler için de ileri sürülmüştü. Ama nedense o kadar teknolojik gelişmeye rağmen açlık ve yoksulluk ortadan kalkmadı. Bunun nedenlerine birazdan değineceğiz.
Yapay zeka konusundaki kötümser yaklaşım ise kendi içinde çok çeşitlidir ve spekülasyonlarla çeşitlendirilmeye açıktır. Bu konudaki en ayağı yere basan endişe, yapay zekanın işçiye olan ihtiyacı azaltarak işlerimizi elimizden alacağı endişesidir. Bundan birkaç adım sonra ise distopyalar gündeme gelir. makinaların dünyayı ele geçirip insanlığı yok etmesi veya köleleştirmesi, uzun bir süredir Hollywood’un sevilen temalarından biridir.
Yapay zeka konusundaki spekülasyonları ve uzak olasılıkları tartışmayı biraz erteleyelim. Öncelikle konuyu, bugün bizim yaşamımızı etkileyen somut gerçekliğiyle ele alalım.
Teknolojik gelişme, insanın yapabildiği işlerin giderek artan bir oranda makinalara devredilmesi sürecidir. Makinalar sayesinde insanların birim zamanda yapabildiği işler hem nicel hem de nitel olarak artar.
Sanayi devriminde buharlı makina, insan gücüyle yapılan işleri devralmaya başladı. Makinalar sayesinde emek verimliliği arttı. Makinalardaki her gelişme, insanın yapmak zorunda olduğu işlerin bir bölümünü daha devraldı. Artık bir insan, önceden yüzlerce insanın dokuduğu kadar kumaşı tek başına dokuyabiliyordu. Sonra, aylarca yolculuk ederek taşınabilen bilgiler, saniyeler içinde taşınır oldu. Sonra, aylar içinde gidilebilen mesafelere saatler içinde gidilebilmeye başlandı. Yapay zeka teknolojisi, bu gelişmenin bir devamından başka bir şey değildir. tıpkı iplik makinasında olduğu gibi, yapay zekalı makinalar da insanın yapmak zorunda olduğu bazı işleri devralır. Yapay zekalı makinalar sayesinde bir tek insan, önceden bir çok insanın çalışmasını gerektiren karmaşık hesaplamaları yapabilir. Geniş veri tabanlarını tarayıp gerekli belgeleri kısa zamanda bulur. Tıpkı diğer makinalarda olduğu gibi yapay zekalı makinaların da işlevi emekten tasarruf sağlamaktır.
Makinaların işçileri işsiz bırakması, sanayi devriminin ilk yıllarında da önemli bir gündem oluşturmuştu. Hatta bu yüzden makina kırıcılık hareketi gelişti. Düzene karşı öfkelerini siyasal bir hedefe yöneltmeyi henüz bilmeyen işçiler, bu öfkeyi kendilerini işsiz bırakan makinalara yöneltiyordu. Bu tepki hareketi, işçi sınıfını iktidara taşımayı hedefleyen sosyalist hareketin gelişmesiyle ortadan kalktı.
Gelişen makinaların işçileri işsiz bıraktığı bir gerçekti. Ama bu eğilim, ekonominin büyümesiyle bu güne kadar iyi kötü telafi edilebildi.
Işsizlik ve yoksulluk, kapitalist ekonominin gerekli ve zorunlu birer parçasıdır. Kapitalizmde teknolojik bir gelişme, refah artışına ya da insanların daha az çalışmasına yol açacağına, işsizliğe ve yoksulluğa yol açar. Çünkü üretim araçları özel mülktür ve üretim tek tek patronların kar etmesi amacıyla yapılır. Ve fırsat varsa işçileri işten atmak, patronlar için karlıdır. Bu nedenle teknolojik gelişmenin kendiliğinden insanlığa refah getireceği doğru değildir. Kapitalizm var olduğu sürece, ne kadar teknolojik gelişme olursa olsun bolluk oluşmaz. Ne kadar çok mal üretilirse üretilsin yoksulluk bitmez. Insanlığın teknolojinin getirebileceği olanaklardan yararlanması için üretim araçlarında özel mülkiyetin ortadan kaldırılması, yani sosyalizm gereklidir. O zaman insanlık bütün kaynaklarını herkesin yararını gözeterek planlayabilir, hangi üründen ne kadar gerekiyorsa o kadar üretilebilir, işler herkese paylaştırılabilir. Ancak o zaman teknoloji, insanların yaşam kalitesini yükseltir. Insanların bir bölümü ölümüne çalışırken çoğunluğun işsiz kalması gibi saçma bir durum ancak sosyalizmde oluşmaz.
Yani yapay zekanın getirecekleri konusunda iyimser olmak mantıklıdır. Ama sosyalizmin gelmesi koşuluyla.
Öte yandan şimdiden iyimser olmamız için bir neden de var. yapay zeka, kapitalizmin sonunu yaklaştırıyor. Baştan söyleyelim. Yapay zeka da dahil hiç bir nesnel gelişme, kapitalizmin sonunu kendiliğinden getirmez. Işçi sınıfının iktidarı alıp kapitalizmi ortadan kaldırması gerekir. Ama nesnel gelişmeler bu işi kolaylaştıran bir etki yapabilir.
Kapitalist üretim döngüsünde kar, yalnızca işçinin emeğinin bir bölümünün değerinin işçiye ödenmemesiyle oluşabilir. Kar, işçinin emeğinin ödenmeyen kısmıdır. Sermaye, birikmiş emektir. Patron, üretim için satın aldığı diğer her şeyin bedelini piyasada ödemek zorundadır. Enerji, makinalar, hammadde, her şey… Patronun tamamını ödemediği tek şey emektir. Eğer onun da tüm değerini ödeseydi hiç kar edemezdi.
Yapay zeka tartışmasında işlerin ilginçleştiği nokta da burasıdır. Teknoloji gelişip, belirli bir üründe cisimleşen emeğin oranı azaldıkça, patronun üzerinden kar ettiği şey azaldığından, kar da azalır.
Kar oranlarının düşme eğilimi yasası, kapitalizmin gelişiminde önemli bir rol oynar. Kapitalizm yaşayabilmek için sürekli genişlemek zorundadır. Çünkü belirli bir üretim alanına yatırılan sermaye miktarı arttıkça, o alanda karlılık düşer. Genel olarak fazla sermaye birikimi, sistemin tamamında karlılığı azaltır. Biriken fazla sermayenin sürekli yeni alanlara yatırılması, sistemin genişlemesi zorunludur. Yüksek teknoloji kullanılıp daha az emekle daha çok ürün üretilmesi karlıdır. Ama ancak ürünler satılabilirse. Satılan bir ürünün içerdiği emek miktarı ne kadar azsa, o belirli üründen elde edilebilecek kar o kadar azdır. Parça başına elde edilen kardaki düşme, fazla sürümle telafi edilmek zorundadır. Bu yapılamadığı anda, kriz başlar.
Bugün kapitalizm iki taraflı bir sıkışma içindedir. Bir taraftan gezegenin sınırlarına ulaşılmıştır. Artık kapitalizme dahil edilip fazla sermayeyi emebilecek yeni alanlar yoktur. Pazarın derinlemesine büyütülmesi de artık son sınırlarına kadar zorlanmış durumdadır. Aksi gibi yapay zeka gibi teknolojiler de kullanılıp sömürülebilecek emeğin oranını düşürdüğünden kapitalizm bugün daha önce hiç görülmemiş büyük bir tıkanma içindedir.
Patronlar kendi aralarındaki rekabet yüzünden yapay zekayı kullanıp işçileri işten atmaktan vazgeçemez. Ama bu durumda iki sorunla karşı karşıya kalırlar. Birincisi, makinaları sömüremezler. Sömürülecek insan emeği azaldıkça, kar azalır. İkincisi herkesi işten atarlarsa mallarını satacak kimse bulamamaya başlarlar. Yapay zeka teknolojisi, kapitalizmin yapısal krizini, daha önce hiç görülmeyen yıkıcı bir düzeye yükseltir.
Teorik olarak tam otomasyonun sağlanıp üretim için hiç işçiye ihtiyaç duyulmadığını varsayalım. O zaman karlılık da zorunlu olarak 0’a düşecektir. Ama zaten bu ölçüde büyük bir kriz, daha o noktaya ulaşılmadan önce sistemi çökertmeye yeter.
Herhangi bir yanlış anlaşılmaya karşı tekrarlayalım. Kapitalizm kendi kendine yıkılmaz. Ancak büyük krizler yaşaması, devrimcilere onu yıkmak için büyük olanaklar sağlar. Öte yandan kapitalizm yıkılmazsa bunun bedelini, işsizlikle, açlıkla ve savaşlarla karşı karşıya kalan halklar öder. Artık kapitalizm içinde bir gelişme olanaksızdır. Ama bunun insanlığa kurtuluş mu yoksa korkunç bir yıkım mı getireceği, işçi sınıfının kendi kaderini eline alıp almayacağına bağlıdır.
Kendimizi, kapitalizmin bir şekilde mutlaka kurtarılması için bir senaryo üretmeye zorlarsak akla şu gelebilir. Bugün patronlar kendi aralarında rekabet etmek zorunda olduklarından teknolojik gelişmeyi durduramazlar, en fazla yavaşlatabilirler. Peki ya müthiş bir tekelleşme gerçekleşir ve bütün dünya 3-5 şirkete ait hale gelirse? O zaman kapitalistlerin kendi aralarında anlaşıp daha planlı davranmaları ve gelişmeyi durdurmaları, yapay zekayı kullanmamaya karar vermeleri olanaklı hale gelmez mi?
Gelir. Bu, kuramsal olarak olanaklıdır. Ama bilinmez bir geleceğe dair, çok küçük bir olasılıktır. Işler bugün o yönde gitmiyor. Aksine bugün, ABD’nin dünya liderliğini kaybetmesi nedeniyle dünya kapitalizmi planlı ve eşgüdümlü davranabilme yeteneğini giderek daha da yitiriyor. Işlerin o düzeyde bir tekelleşmeye varmasından çok önce kapitalizmin yıkılması çok daha yüksek bir olasılık. Kaldı ki tam bir tekelleşme durumunda ideolojik olarak kapitalizmi savunmak çok daha güç olacaktır. Öyle bir durumda tekellerle halkın geri kalanı arasındaki çelişki çok açık hale geleceğinden birkaç tekele el koyup sosyalizme geçmek, dünya halkları için kolay olacaktır. Üstelik tekelleşme sağlanabilse bile emperyalizmin iç dinamikleri ve teknolojinin sonraki gelişim yönünün bilinmezliği içerisinde bu tekelleşmenin istikrarı ve sürekliliği kesinlikle garanti altında değildir.
Yapay zeka konusunda iyimser olmamız için bir diğer neden de onun, merkezi planlamayı çok kolaylaştırmasıdır. Sosyalizmin kurulduğu durumda tek bir ülkede, hatta bütün dünyada bütün kaynakları tek bir plan içinde değerlendirmek artık çok daha kolaydır. Artık dünyanın neresinde ne kadar kaynak var, neresinde neye ne kadar ihtiyaç var, bunu bilip planlamak, gerekli hesaplamaları yapıp gerekle yerlere gerekli şeyleri ulaştırmak eskisine göre çok daha kolaydır. Sosyalist bir ekonominin yürütülmesi, iletişim teknolojileriyle birlikte yapay zeka sayesinde çok kolaylaşmıştır.
Sosyalizmde yapay zeka, işsiz kalmamıza yol açmaz. Daha az çalışmamıza, zamanımızı bilime, sanata, eğlenceye ayırmamıza olanak sağlar.
Kapitalizmde gelişme bizim kontrolümüzde değildir. Kapitalizmde satılabileceğine inanılan her şey şuursuzca üretilir. Sosyalizmde neyi ne kadar üreteceğimize, makinaları hayatın hangi alanında ne kadar kullanacağımıza ortaklaşa karar verebiliriz.
Biraz da işin spekülasyon kısmına değinelim. Yapay zekalı makinalar giderek insana daha fazla benzemiyor mu? Yakın bir gelecekte tamamen insan özellikleri kazanması muhtemel değil mi? bu yönüyle yapay zeka önceki teknolojik gelişmelerden çok farklı değil mi?
Öncelikle, yapay zekalı makinaların insanlaşmaya çok yakın olduğu doğru değil. Yapay zekanın insana yaklaştığı algısının asıl nedeni bizim günlük hayatımızın makinalaşmasıdır. Çoğumuzun işi her sabah aynı saatte başlayıp her akşam aynı saate kadar aynı görevlerin anlamsızca tekrarlanmasından ibarettir ve çoğumuz yaptığımız işlere tamamen yabancılaşmış durumdayız. Üretim sürecine ve üretilen nesneye tamamen yabancı olmak da, makinaların özelliğidir.
Yapay zekanın insana yaklaşması için makinaların öz farkındalık kazanmaları, kendilerini çevrelerinden ayrı bir varlık olarak algılayabilmeleri gerekir. Görünür bir gelecekte bu noktaya ulaşılması zor görünüyor. Aslında makinaların insanın kontrolünden çıkması için bir neden yok. Ancak kuşkusuz bilinmeyen bir süre sonra bu da olabilir. Ama bunun mutlaka felakete yol açacağını düşünmek için bir neden yok. Yapay zeka, insanın kolektif aklının makinalara aktarılmasıyla ortaya çıkıyor. Öz farkındalık kazanan ve bu anlamda insanlaşan makinalar, insanlığın o ana kadar geliştirdiği tarihsel bilinci devralacaklar. Belki de bu, yeni ve daha gelişkin bir insan türünün ortaya çıkışı anlamına gelecek. Makinaların mutlaka insanlığa savaş ilan edeceği ön kabulü, sınıflı toplumun getirdiği, her farklılığın mutlaka çatışmaya yol açacağı önyargısından kaynaklanmaktadır. Her baktığı yerde bir köleleştirme gören burjuva toplum yazarları, tıpkı kendi sömürü toplumlarını doğaya yansıtıp Sosyal Darwinizm’i icat ettikleri gibi, geleceğe dair spekülasyonlarında da tür rekabetinden başka bir şey göremiyor. Bu, bugünkü sınırlı bakış açısını geleceğe yansıtmaktan başka bir şey değildir.
Bu spekülasyonların bugün pek bir yararı bulunmuyor. Yapay zekayı konuşurken ayağımızın yerden kesilmesine gerek yok. Uzak spekülasyonlarla oyunlara dalıp bu günün gerçek mücadelelerini gözden kaçırmak hata olur. Yapay zeka bugün kapitalizmin sonunu yaklaştıran bir etki yapmaktadır ve işin odaklanılması gereken yönü budur.
Yazar: Yavuz Köroğlu, Vâsıf Atmaca
Kaynak: BSM Kolektif