Ülke geneli kısıtlamalar var ama ülkede gündem hala renkli. Az önce bir haber şöyle diyor: “Hızlı Tüketim Ürünleri Tedarikçiler Derneği, Başman’ın tepki toplayan “özel sektör için kamudan kesinti yapılsın” önerisine destek belirten bir açıklama yaptı. Açıklamada, Başman’ın sözleri ‘düşünce özgürlüğü’ olarak nitelendirildi, toplumun hoşgörü kültürünün eridiği savunuldu.”
Her insanın düşünce özgürlüğü vardır. İlgili dernek, aşina olmadığından olacak, esasen dile getirmesi gereken düşünce özgürlüğünden çok ifade özgürlüğü olmalıydı. Yani düşündüğünüzü, özgürce ifade etme hakkınızın olması dikkat çekilmesi gerekmekteydi. Ancak, bunu bir kenara bırakalım.
Bununla beraber özgürlüklerin sadece ifade özgürlüğü ile sınırlanmaması gerektiğini de hatırlatmakta yarar var.
Önemli olan hem devletin, hem kurumların, hem işletmelerin bu özgürlüklere saygı duyabilmesi, her kesimin özgürlüklerinin savunmanın mümkün olmasıdır. Bu özgürlüklerin ihlal edildiği, saldırıya uğradığı durumlarda da kucaklayıcı olmayı becerebilmektir. Bazı özgürlüklerin uygulanmasına engel olunmamalıdır.
Konuya madem ifade özgürlüğü ile başladık. Mesela, Afrika Gazetesi, meclis vs saldırısında “ifade özgürlüğü” tehdit altındayken ortada olmayanlar aniden düşünce özgürlüğünü hatırlaması manidar olduğunu ekleyelim.
Sektörel gideceksek, “Hızlı Tüketim Ürünleri Tedarikçilerinin” haklar konusunda ne kadar özgürlükçü olduğunu da sorgulamakta yarar var. Mesela, bu tedarikçilerin iş kollarında “örgütlenme özgürlüğüne” ne kadar saygı duyulmaktadır.
Mesela, bu sektörde örgütlenmeyi düşünenlere, düşüncelerini ifade hakkının ne kadar verilip verilmediği konusunda da samimi olmak gerekir. Çünkü temel haklar dediğimiz, bir menüden seçilen belli unsurlar değildir. Aynı anda tüm hakları kapsamaktadır. İnsan hakları üzerine vurgu yapılacaksa, sektör temsilcileri bir de kendilerine bakabilmelidir. Sektör genelinde çalışma yasası çerçevesinde gebelikten, 8 saat çalışma hakkına, izin haklarına kadar ne kadarı anlamlı bir biçimde verilmektedir… Acaba dernek bu konuda da biz izahat verebilir mi ben merak ediyorum.
Tüm bunlara bakıp, kim daha mağdur daha iyi görebiliriz. Ancak, hatırlatmakta yarar var emekçilerin haklarının korunması ile ilgili temel yapıların adı sendikadır.
Özel sektörde sendikal özgürlüklerin son derece kısıtlanmış bu coğrafyada, hak odaklı bir tartışma yapacaksak eğer, ki bence anlamlıdır, sadece bir “işadamının” şahsi haklarını konuşurken, aynı zamanda emekçi kadınların, göçmenlerin haklarını, sosyal, siyasi ve ekonomik hakların da konuşalım.
Durup durduk yere kimse komik duruma düşmesin. Durumu kurtarmak için değil, samimiyetle insan hak ve özgürlüklerini geliştirmek için konuşalım.