11 Eylül’de Türk Devletleri Teşkilatı’nın alfabe ile ilgili aldığı kararla ilgili bir paylaşım yapmıştım. Bu konunun çok önemli olduğunu üzerinde ciddiyetle durmamız gerektiğini vurgulamıştım. Orada alfabe konusunu Turan düşüncesinin önemli ideologlarından biri olan İsmail Gaspıralı’nın “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” fikrine atıf yaparak aktarmaya çalışmıştım. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çok önemli bir açıklama yaptı. Erdoğan “Türkiye’nin alfabe değişikliğini uygulamak üzere hazır olduğunu” söyledi. Konuşmasına “Türk Devletleri Teşkilatı’na üye olan tüm ülkelerin alfabelerinde dönüşüm yapması gerektiğini belirterek, “Türkiye, Azerbaycan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bu konuda hazır olduğunu” vurguladı.
1.Türk kapitalizmi cumhuriyet tarihinin en güçlü döneminin içindedir. Kesinlinkle bu Türkiye’nin 1. Endüstri ülkesi olduğu anlamına gelmiyor. Türk kapitalizminin geçmişe kıyasla çok ileri bir noktada olduğunun göstergesidir. Türkiye iki ekonomik modeli takip ediyor. Bunlardan birincisi neo liberalizm ikincisi devlet kapitalizmi. Türk sermayesi son dönemlerde dünyada en hızlı büyüyen sermayelerden biri olarak gösteriliyor. Türkiyedeki kriz sermayenin değil yoksulların krizidir. Frankfurt Okulu 1950’lerde Alman Faşizminin sebeplerini anlamaya çalışırken “sermayenin yoğunlaşması” “sermayenin tekelleşmesi”nin sonuçları olarak faşizmin açığa çıktığı tespitini yapmıştı. Bu çok daha derin bir analizi gerektirir. Elbette facebook bunun yeri değil. Türkiye normalleşme ve özgürleşmeden ziyade faşizme doğru ilerliyor. Bu sadece Erdoğan üzerinden açıklanamaz. Türk kapitalizminin evrimi gelişim süreci Erdoğanı aşan bir konudur. Türk Devletleri Teşkilatı meselesi olur olmaz bilemem. Ancak Türk Devletleri Teşkilatı meselesi Türk sermayesinden soyutlanarak okunmamalıdır. Israrla bu konunun ciddiye alınması gerektiğini söylüyorum.
2. Buna bağlı olarak Türkiye Kıbrısla olan ilişkilerini de değiştirmiş ve dönüşüme sokmuştur. Yerleşimci Kolonyalizm her zaman değişim ve dönüşüm halindedir. Sürekli olarak kendini inşa eder. Sömürgecinin sermaye hareketlerine bağlı olarak düşündüğünüzde Türk sermayesinin büyümesi, Kıbrıs’ta Türk siyasetinin ne kadar agresifleştiğinin de göstergesidir. Türkiye gitmeye hazırlanmıyor. Tam tersi 3. restorasyon döneminde yeni bir teşkilatlanma yapısıyla kuzeydeki mülkiyet ve üretim araçlarının mülkiyetini değiştiriyor. Ekonomik alandaki dönüşümlere paralel olarak siyasal alanda da kültürel alanda da dönüşümler gerçekleşiyor. Bunlar birbirleriyle diyalektik ilişki içindedir. Siyasal alanda külliyenin yapılması bunun simgeleşmiş halidir. Bunun yanında kültürel alanda da çok hızlı bir dönüşümün olduğunu görmekteyiz. Bugün Erdoğan KKTC’nin de alfabeyi değiştirmeye hazır olduğunu söyledi. Yerleşimci Kolonyalizm’de Sömürgeci sömürdüğü ülkenin kopyasını yaratır. Sadece sermaye siyasal ilişkiler taşınmaz kültürel ilişkiler de taşınır. Bu gerçekleşir veya gerçekleşmez. Erdoğan’ın KKTC adına bunu söylemesi yıllardır ortaya koyduğumuz fikirlerin ne kadar da doğru olduğunu bize gösteriyor. KKTC’de bu olur mu? Türkiye’de Erdoğan bunu yaparsa KKTC’de bu niye olmasın? Erdoğan’ı burada durduracak bir güç var mı? Siz hala yerleşimci kolonyalizmi reddedenlerden misiniz? Hala gastronomik asimilasyon, adanayı severim şalgamı sevmem deyip benimle dalga geçenlerden misiniz? Benimle dalga geçmeyin dostlar. Mr. Erdoğanla oturup konuşun lütfen. O size her şeyi anlatır.
3. Bir ay önce, Tabipler Birliği’nin lokalinde gerçekleşen etkinlikte artık şiirlerimi Kıbrıs Türkçesiyle yazmaya başladığımı ifade etmiştim. Orada “ñ” harfiyle ilgili yazdığım bir şiiri okumuştum. TDT’nın ortaya koyduğu harflerden biri de “ñ”dır. Bizim Türkiye Türkçesindeki harflerden ayıran yegane harfimizin bu harf olduğunu belirtmiştim. Bize yıllarca aydınlarımız Kıbrıs Türkçesi’nin kullanılmasını neredeyse yasakladı. Kıbrıs Türkçesiyle ilgili çok ciddi çalışmalar var. Bunları görmezden geldi. Bunun en önemli sebeplerinden bir tanesi “sömürge aydının sömürgede kabul görmek” arzusudur. Atatürk harf devrimi yaptı. Dil bir iletişim aygıtıdır. İletişim aygıtının ötesinde ideolojik bir aygıttır. Dil benlik ve kimlikle ilgilidir. Dil kurgudur. Harfler birer göstergedir. Bu göstergeler toplumsal ilişkiler aracılığıyla anlamlar kazanır. Ne demek istiyorum? Kıbrıs Türkçesi tarihsel gelişimin bir sonucudur. Kıbrıslı Türkler kimdir? Kıbrıslı Türkler Kıbrıs Türkçesidir. Kıbrıs Türkçesi’nin ana omurgası Asya Türkçesidir. Sadece bu mudur? Hayır! İçinde Rumca, Fransızca, İtalyanca, Arapça, Farsça kelimeler vardır. Cümle kuruluşunda Rumca’nın ciddi etkisi vardır. O yüzden Kıbrıslı Rumlar da Kıbrıslı Türkler de ve diğer Kıbrıslılar da kendi dillerine sarılmalıdırlar. Kendi dillerinden şiir, roman, öykü hatta akademik araştırmalar yayınlamalıdırlar. Kıbrıs Türkçesi ve Kıbrıs Rumcası bizim en büyük ortaklığımızdır. Bu bilinç yaratacaktır. Bu Kıbrıslıların Türkiye ve Yunanistan için boşu boşuna ölmelerini engelleyecektir. Bu öz farkındalık yaratacaktır. Benim için şiirde ortaya koyduğum bu tavır vicdani redde ortaya koyduğum tavırla aynidir. Bu bir sivil itaatsizlik eylemidir. Hayatın her alanında sivil itaatsizlik eylemlerine ihtiyacımız vardır. İşgal altındaysak topraklarımız sömürgeciler tarafından ele geçirilmişse sivil itaatsizlik eylemlerine başvurmamız gerekmektedir.
3. Bundan dolayı dostlar Erdoğan’ın bu açıklamalarıyla lütfen dalga geçmeyin. Ciddiye alın. KKTC buna hazırmış, bizim haberimiz yok diye tiye almayın. Dünya değişiyor, Türkiye değişiyor Kıbrıs’ta da her şey değişiyor. Eğer böyle bir şey gerçekleşirse sahip çıkılması gereken şey Atatürk’ün ortaya koydu Türk devrimlerinin bir parçası olan harf devriminin bir parçası olan harfleri savunmak değildir. Kendi öz değerlerimize sahip çıkmamız gerekiyor. Kıbrıslı Türkler Kıbrıs Türkçesidir. Biz Türkçemizle yazmaya, Türkçemizle konuşmaya çalışmalıyız. Bunun için kurslar düzenlemeliyiz. Bununla ilgili sözlüklerimiz vardır. Bununla ilgili yayınlanmış kitaplar akademik çalışmalar vardır. Buna karşı kendi öz değerlerimizi savunmaz, onları ortaya koymazsak tam tersi Türkleştirme politikalarının bir parçasına dönüşeceğiz. Hem da direnirken bunu yapacağız farkına bile varmadan…
4. Ana akım medyada ne yazık ki düşüncelerimizi paylaşamıyoruz. Ciddi bir sansürden geçiyoruz. Bunun sebebi Kıbrıslıların özgürlüğünü ve Türkçe konuşmayan Kıbrıslıların yurtlarına dönüş hakkını savunduğumuz için… Buna karşı konuştuğumuz alanlar çok kısıtlı. Facebook önemli arçalardan biri. Bu fikirlerin tartışılmasını istiyorsanız lütfen fikirlerimizi paylaşın. Destek olun, sahip çıkın… Biz çaresiz, savunmasız, aciz değiliz. Biz yüzyılarca bu topraklarda yaşamış, onların standartlarına, dayattığı kalıplara uymayan uymadan yaşamaya çalışan özgür insanlar olabiliriz. Tek bir sorunumuz var. Özgürlük ve özgürleşme bilincini ortaya koymamak…