On yıllardır değişmeyen tek şey bu adanın stratejik bir nokta, batmaz bir uçak gemisi olarak anlaşıldığının değişmemiş olması.
Ekonomik protokol konuşuluyor. Ancak rakamlara baktığımızda protokol ekonomi ile ilgili değil askerle ilgili.
2011 ‘de yaşanan pankart krizi sonrası Erdoğan “Sen kimsin be adam! Şehidim var gazim var, stratejik olarak ilgiliyim. Kıbrıs’ta Yunanistan’ın ne işi varsa Türkiye’nin Kıbrıs’ta stratejik olarak o işi var” demişti.
Rakamlar da aynı şeyi söylüyor.
Bana göre protokol ile ilgili meseleye bu ekseninde bakmak ve buna göre eleştirmek gerekiyor.
Çünkü, eylem planındaki detaylar ve önlemlere olan ideolojik karşıtlığımız, yürümeyen statükonun dönüşüme katkı sağlamadığı sürece boşlukta kaybolacak. Bu yüzden de “gürültücü” olarak kabul edileceğiz. Ancak, burasının “batmaz bir uçak gemisi” değil bizlerin evi olduğunu anlatmak gerek.
Ancak, mevcut protokolün temel olarak hibe desteğinin %64’ünün savunma harcamalarına gidecek olması, buna rağmen ekonomik büyüme için gerekli altyapı harcamalarının protokolün %21’ine denk gelmesi ve yetersiz olması, reel sektöre yapılacak desteğin %15 civarında olması sürdürebilir bir ekonomi yaratmayacağını göstermektedir.
Dörtlü koalisyon hükümeti döneminde de “Savunmaya” dair giderlerin “yerel bütçeden” harcandığı ifade edilmişti. Batmaz uçak gemisi anlayışı, sadece TC tarafından empoze edilen yabancı bir kavram olmadı. Eş derecede buradaki siyasi elitler de bu konuda TC ile uzlaşmıştı. Öyle ki dörtlü koalisyon hükümetinin başbakanı Erhürman görevi devrettikten sonra Kıbrıs Gazetesinde yayınlanan röportajında şöyle demişti:
“2018 yılının başından mayıs ayına kadar yine biz Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nın ihtiyaçlarını yerel kaynaklarımızdan karşıladık. Gani gani de helal olsun. Onlar bizim güvenlik kuvvetlerimizdir. İhtiyaçları olduğunda tabi ki karşılayacağız. Bununla ilgili herhangi bir soru işareti oluşmasını istemiyorum.”
Hal böyleyken, adanın geleceğinde Kıbrıslı Türklerin rolünün ne olacağı dile getiriliyor. Bence adanın geleceğinde Kıbrıslı Türklerin rolünden önce, adanın geleceğinde buraya batmaz bir uçak gemisi gibi davranılmaması gerektiği anlatılmalı. Burasının, burada doğan insanların yurdu olduğunu anlatmak gerek. Bunu anlatıp buna göre bir gelecek planlamak gerek. Aksi halde, ister 2 bölgeli federasyon; ister iki ayrı devlet talep edelim, bizlere biçilen entari askeri bölge olmaktan ileriye gitmeyecekse huzursuzluk hep baki olacaktır.
Anayurdu Kıbrıs olan insanların gidecek bir yeri yok. Farklı ideolojilere sahip olabiliriz ancak hepimizin derdi bu yurda sahip çıkmaksa eğer, ilk işimiz Kıbrıs’ın kuzeyinin yada güneyinin batmaz bir uçak gemisi olmadığını, anlatmaktan geçer.
Üstel, vekil maaşlarında güneye fark attığını da söyleseydi keşke | Mertkan Hamit
Asgari ücretli emekçi, işverenine 40,436 TL'ye (1063,26 Euro) mal olacak. İşveren, çalıştırdığı ücretlilerden 40,436 TL'den daha yüksek bir getiri sağlayabilmek için fiyatlarını ona göre düzenleyecek. Hane halkları için satın alacağı...
Okumaya Devam EtDetails