Üç Pasifik ada ülkesi, ekolojik soykırımın cezalandırılabilir bir suç haline getirilmesi için ilk adımları attı.
Vanuatu, Fiji ve Samoa, dün Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne sundukları dilekçede, “ekolojik soykırım’ın diğer soykırım ve savaş suçlarıyla aynı kategoride bir suç olarak tanınması için yasalarda değişiklik yapılmasını önerdi.
Vanuatu, suçun ICC tarafından tanınması için ilk çağrıyı 2019’da yapmıştı.
Teklif kabul edilirse bu değişiklik , büyük kirletici şirketlerin başkanları veya devlet başkanları gibi çevresel yıkıma yol açan kişilerin yargılanmasına yol açabilir.
Ekolojik soykırım, “çevreye ciddi ve yaygın ya da uzun vadeli zarar verme olasılığının yüksek olduğu bilinciyle işlenen hukuka aykırı veya kasten yapılan eylemler” olarak tanımlanıyor.
‘Eninde sonunda ekolojik soykırım suç olarak tanınacak’
Öneri üzerinde görüşmelerin yapılması muhtemelen birkaç yıl sürecek bir süreci başlatacak. Talebin sert bir muhalefetle karşılanması ancak çoğu ülkenin açıkça karşı çıkmak istemeyeceği için çoğu itirazın perde arkasından edileceği düşünülüyor.
Stop Ecocide Foundation‘ın (SEF) düzenlediği ekolojik soykırımın yasal tanımı için bağımsız uzman panelinin eş başkanlığını yapan Londra Üniversitesi‘nde hukuk profesörü olan Philippe Sands KC, Guardian‘a, “ekolojik soykırımın mahkeme tarafından sonunda tanınacağından yüzde 100 emin” olduğunu söyledi:
“Tek soru ne zaman olacağı. İlk başta şüpheciydim ama şimdi gerçek bir inananım. Bazı ülkelerin iç hukuka koymasıyla gerçek bir değişim zaten yaşandı. Bence bu doğru zamanda doğru fikir.”
Yakın zamanda Belçika ekolojik soykırımı bir suç olarak kabul etmişti. Avrupa Birliği ise suç hakkındaki rehberliğinin bir kısmını değiştirerek bunu “nitelikli suç” olarak müktesebatına eklemişti. Meksika’nın da benzer bir yasayı gündeme getirmek istediği belirtiliyor.
2017’den beri bu konuda kampanya yürüten ve UCM için gözlemcilik yapan Stop Ecocide International kampanya grubunun kurucu ortağı Jojo Mehta, üç ada ülkesinin başvurusunun ekolojik soykırımın tanınması mücadelesinde “kilit bir an” olduğunu söyledi: Şimdiye kadar üye devletler bu konuyu ele almakla istekli ve yükümlü olmadı. Ancak başvuru UCM’nin takvimine girdiğinde, bunun tartışılması gerekiyor.”
Hiçbir ülkenin ekolojik soykırımın bir suç olarak kabul edilmesine karşı olduğunu açıkça söylemeye istekli olmadığını belirten uzman, petrol şirketleri de dahil olmak üzere yüksek oranda kirleten işletmelerden direnç ve yoğun lobi faaliyeti beklediğini, bu suçun kabul edilmesi durumunda yöneticilerinin sonunda sorumlu tutulabileceğini söyledi.
Mehta’ya göre, teklif kabul edilip uygulanmaya başlasa bile hangi birinin ekolojik soykırımla suçlanması on yıl kadar sürebilecek. Ancak teklif kavramın daha geniş bir kabul görmesi için hayati önem taşıyor. Kampanya lideri, “İnsanlar iklim [çöküşü] tehdidinin giderek daha fazla farkına vardıkça, artan bir ilerleme oldu. Herkes gezegene bu kadar zarar vermenin kabul edilemez olduğunu söylüyor” dedi.
UCM’nin sınırları
Lahey’de bulunan UCM, 2002’deki kuruluşundan bu yana soykırım suçları, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla ilgileniyor. 2010’da Roma tüzüğünde yapılan bir değişiklikle, liste genişletildi ve “saldırganlık suçları” da (bir devletin diğerine karşı silahlı güç kullanması) kapsama alındı. Sands, Roma tüzüğü olarak bilinen antlaşmanın ekolojik soykırımı tanıyacak şekilde değiştirilmesinin gerekli olduğunu söyledi.
Birleşik Krallık ve AB dahil 120’den fazla ülke UCM’ye taraf. ABD, Çin, Hindistan, Rusya ve diğer büyük sera gazı emisyonu yapan ülkeler ise henüz taraf olmadı.
Başsavcısı Karim Khan yakın zamanda İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu‘nun tutuklanması çağrısında bulunmuştu. Khan ayrıca Rusya lideri Vladimir Putin‘in de mahkemeye çıkmasını istiyor.