Cenevre zirvesi, tarafların güvenlik ve garantiler konusunda bir çalışma grubu oluşturma kararı ile sonuçlanmıştı. Bu mevcut garanti antlaşmasının devam etmeyeceğinin tüm taraflarca somut bir şekilde kabul edilmesi demekti. Kıbrıs sorununun geldiği kritik aşama, Garantör ülkeleri bu konuda ilk kez ortak bir yükümlülük altına girmeye zorunlu kılmıştı.
Garantör ülkeler ve iki toplumun katılımı ile oluşturulan çalışma grubu, güvenlik ve garantiler başlığında uzlaşı sağlamak amacı ile 18 Ocak’ta Mont Pelerin de bir araya geldiler. Garantör ülkeler ve taraflar ortak bir uzlaşı noktası aramak yerine, bilindik pozisyonlarında ısrar ettiler ve bir milim esneme dahi göstermediler. Tarafların pozisyonlarını tekrar ettikleri ve kendi argümanlarının haklılığını kanıtlama çabasına giriştikleri “iş ola” bir toplantı halini alan Mont Pelerin görüşmeleri, sonuç alınamayacağı anlaşılınca planlanandan bir gün önce sonlandırıldı. Bunun yanında Mont Pelerin görüşmeleri ile ilgili kamuoyuna yönelik “karartma uygulanmasına” karar verildi. 26 Ocak’ta bir araya gelecek olan liderler, bundan sonraki sürecin nasıl şekilleneceğini görüşecekler.
Gelinen aşamada Türkiye ve Yunanistan’ın güvenlik ve garantiler konusunda kısa vadede adım atmayacakları, Kıbrıs sorunu ile ilgili görüşmeleri sürüncemede tutma ve zamana oynama çabası içerisinde oldukları anlaşılmaktadır. Yunanistan yeni bir memorandum ve erken seçim süreci ile karşı karşıyadır. Türkiye’de ise Nisan ayında gerçekleşmesi öngörülen Anayasa referandumu söz konusudur. Erdoğan ve AKP hiçbir şekilde müttefiki MHP’yi ve milliyetçi oyları, Kıbrıs konusu nedeniyle ürkütmek istememektedir. Dolayısı ile kısa ve orta vadede ne güvenlik ve garantiler başlığında ilerleme sağlanması ne de kapsamlı çözüme ulaşılması mümkün görünmektedir.
Bu noktada yakalanan momentumun kaybedilmemesi, müzakerelerin sürüncemede tutulma olasılığının bertaraf edilmesi ve çözüm sürecinin canlı tutulması için her iki lidere de büyük görev ve sorumluluk düşmektedir.
Aksi takdirde, önümüzdeki aylarda her iki tarafta yeni doğal gaz ve petrol arama çalışmalarının yapılacağı da göz önünde tutulursa, yakalanan momentum ve 2017 yılı karşılıklı suçlama oyunu ve gerginlik politikalarına kurban edilecek.
Kıbrıs sorununun çözüm çabaları çok önemli bir noktaya geldi. İlk kez kapsamlı çözüme bu kadar yaklaşıldı. Bu noktada belirleyici olan en önemli faktör her iki liderin ortaya koyduğu liderlik ve kararlıktır. Önemli olan bu liderliğin ve kararlılığın devam ettirilmesidir.
Ne müzakereleri sürüncemede tutmak isteyen garantörlere, ne de bir bardak suda fırtınalar koparmak için fırsat kollayan her iki taraftaki çözüm karşıtlarına izin verilmemelidir.
Her iki lider güvenlik ve garantiler başlığı dışında açıkta kalan konularda yakınlaşmalar sağlamalı ve biran önce uzlaşmalıdırlar. Güvenlik ve garantiler başlığı ise yalnızca garantörlerin konusu olmaktan çıkartılmalı, her iki lider yenilikçi ve yaratıcı bir anlayış ile bu konuda ortak bir arayışa girmelidir. Gerginlik politikalarına ve karşılıklı suçlama oyununa kesinlikle girmemelidirler. Başta Maraş’ın açılması olmak üzere, biran önce güven arttırıcı önlemleri, kapsamlı çözüm müzakereleri ile paralel bir şekilde hayata geçirmelidirler.
Bunun yanında her iki toplumdaki çözüm güçlerinin, ortak bir mücadele ağı örerek, erken çözüm, güven arttırıcı önlemlerin hayata geçirilmesi ve barışa ulaşmak için harekete geçmeleri elzemdir.