Mülteci Hakları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Fezile Osum, Kanal Sim’de yayınlanan Sabah Gazetesi programında mültecilerin durumu hakkında bilgi verdi.
Osum açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Bu kişilerin tamamı Suriye uyruklu. Dernek olarak ulaşılan bilgide, çoğunun da Halep bölgesinden geldiğini öğrendik. Halep bölgesinde yakın zamana kadar sivil ölümler devam ediyordu. Buraya gelen teknenin Mersin’den yola çıktığı bilgisini edindik. İçinde bulunduğumuz zor ve tehlikeli zamanlarda olması, bir de üzerine iki gündür bu teknenin açıklarda bekletiliyor, adaya giriş yapamıyor oluşu da işin ne kadar trajik boyutta olduğunu da gösteriyor.
“İki gündür Kıbrıs açıklarında bekliyorlardı”
İçlerinde 60 civarında çocuk ve kadın var. Bize ulaşan bilgiye göre, ilk önce güneye yanaştı bu tekne. Ancak güneyde de şu anda sığınma talepleri durdurulmuş durumda. Sınırdan sığınmacıların geri püskürtülmesi insan hakları ihlalidir. Bu insanların güneye yanaşmaya çalışması ve reddedilmesi insan hakları ihlalidir. İki gündür açıkta bekliyorlardı ve kuzey yakınlarında teknenin yan dönmesiyle bir şekilde kurtarıldılar.
“Şu anda durum belli değil. Yetkililer ne yapacak bekliyoruz”
Bizim aldığımız bilgiye göre, sabahın erken saatlerinde, gerek Erenköy’de gerekse İskele’de halka çağrı yapılmış ve öncelikle kıyafet ihtiyacının giderilmesine yönelik çalışma yapıldı. Halkın gösterdiği dayanışmayla kıyafetler toplandı. Bu kıyafetler ayrıştırılmaya çalışılıyor. Bu insanların ne kadar daha orada kalacağı ve ne olacağı ise halen belirsiz. Güneyde sığınma hakkı askıya alındı. Bunu biz dernek olarak eleştiriyoruz. Bizde de sığınma hakkı yok. Türkiye’ye gönderilme durumları da belli değil.
Bu insanlar ne kadar süre İskele’de kalacaklar biz de bilmiyoruz. Halka bu yönde teşekkürlerimizi bildirdik ancak bundan sonra ne kadar süre orada kalacaklar ve ihtiyaçlar artacak doğal olacak. Bu durumda ne yapılacağı konusunda bir belirsizlik var. Yetkililer ne planlayacaklar bekliyoruz. Her anlamda dayanışmaya açığız.
“Fotoğrafların paylaşılması insan haklarına aykırı”
Bir mülteci ülkesini terk ettiği zaman bir çok riskin altına giriyor. Öncelikle hayatını kaybetme riski… Kaçtıkları rejim tarafından halen daha tehlike altında olabiliyorlar. Bir kişinin fotoğrafının yayımlanması; kaçtığı rejimin bunu öğrenmesini sağlıyor. Bu da ya kendilerinin ya da ailelerinin hayatlarını riske atıyor. Bir medya kuruluşunun, bu bilince sahip olmaması çok acıklı… Bu insanların hayatlarını riske sokan bir şey… Etik değil ve insan haklarına da aykırı. Bu çok sakıncalı… Bu insanların da bir geleceği var. Öncelikle medya kuruluşlarına çağrı yapıyorum. Bu bilince sahip olalım.
“Sistematik insan hakları ihlali yapıyoruz”
Sığınma hakkının tanınması gerektiğini söylüyoruz. Biz zaten, kuzey Kıbrıs’taki kabul ettiğimiz uluslararası sözleşmeler uyarınca, sığınma hakkını sağlamakla görevliyiz. Biz yapamayız dediği şey, hukuken geçerliliği olan bir şey değildir. Uluslararası sözleşmeler uyarınca, hakları tanıyor olmamız gerekirdi. Sistematik insan hakları ihlali yapıyoruz. Bu insanların Suriye’ye gönderilmeyeceği bir formül bulunması gerekir. Kuzey Kıbrıs’taki otoritelerin önlem alıp, burada kalmaları sağlanmalıdır. Otoriteler bunu sağlaması gerekir. Gerçekleştirilen sistematik insan hakkı ihlali devam ederse de bulunacak seçeceğin Suriye’ye gönderilmeyecekleri ve sığınma hakkına erişebilecekleri bir ülkeye gönderilmeleri gerekir. Burada güney ve Türkiye karşımıza çıkıyor. Bu iki taraftan biri dahi olsa, Suriye’ye gönderilmeyeceklerine emin olmamız lazım. Vicdanen hiç birimizin kabul edemeyeceği bir şey olur.