GazeddaKıbrıs Editoryal Kolektifi
Kent Güvenlik Yönetim Sistemi Yasası, Meclis’te oybirliği ile onay alalı 2 seneden biraz fazla bir zaman oldu. İlk MOBESE kameraları ise 2019 yılı içinde kuruldu. Suçu kontrol altına almak ve toplumun güvenliğini sağlamak iddiasıyla kurulan MOBESE sistemlerinin söylenen amaca hizmet etmeyeceği ise cezaevinden kaçan hükümsüz tutuklu Alexander Satlaev ile gözler önüne serilmiş oldu.
Konuyla ilgili tartışılması gereken pek çok olay olduğu açık. Örneğin, Satlaev’in hapishaneden kaçması ve konuyla ilgili cezaevinde halen bir soruşturma başlatılmaması ya da hükümsüz olarak cezaevinde tutuklu bulunan bir kişinin kaç yıl süreyle orada tutulabileceği gibi… Ancak bunlar, başka bir yazının konusudur.
***
Bu yazı, güvenliği sağlamak amacıyla kurulan ve Meclis’teki bazı sol düşünceye sahip milletvekillerinin sıkı savunucusu da olduğu MOBESE sistemlerinin amacını tartışmaktır.
Gözetim, güvenlik zaafiyetlerinin ön plana çıkarılması sonucu, halk tarafından talep edilecek duruma getirilir. İktidar, toplum içinde önce güvensizlik algısını yaratır sonra da onların güvenliğini sağlamaya talip olur. Böylelikle, teknolojik enstrümanlar aracılığıyla, bireyi gözetim altına alarak güven sağlama garantisi verir.
Oluşturulan talep sonrası ASELSAN tarafından Kıbrıs’ın kuzeyine yerleştirilen MOBESE’lerle ilgili 2018 yılında Meclis’te konuşma yapan CTP milletvekili Doğuş Derya, bu sistemlerin “suç ortaya çıktıktan sonra suçlunun yakalanması açısından önemli” olduğunu savunmuştu.
Ülkenin dört bir yanına kameraların kurulduğu günden itibaren ise yaklaşık bir sene geçti. Bu bir senelik zaman diliminde, Kent Güvenlik Yönetim Sistemi Yasası ile ilgili atılan tek adımın Gifa Holding’e ait güvenlik kamerasının “izinsiz” olduğu gerekçesiyle sökülmesi olduğu biliniyor.
***
8 Şubat tarihinde, 2019 yılından beri cezaevinde hükümsüz tutuklu olarak bulunan Alexander Satlaev’in firarı sonrası MOBESE’ler yeniden gündeme geldi. Sosyal medya kullanıcıları, MOBESE’nin görevini yerine getirip getirmediğini sorguluyor. Görevinin ne olduğu ise halen tartışma konusu…
Düşünün ki, bir kişi Lefkoşa Sanayi bölgesinde bulunan cezaevinden bir şekilde kaçarak neredeyse tüm Girne’yi yürüyerek geziyor. Bunu yaparken de sokağa çıkma yasağı olduğunu hatırlatmak gerekiyor. Farklı iddialar firarinin bazen Lapta bölgesinde, bazen Karaoğlanoğlu bazen ise Girne bölgesinde olduğunu ifade ediyor polisler de firarinin peşinde bölgeden bölgeye savrulmaya devam ediyor.
Dikkatinizi çekmekte fayda var: Firarinin görüldüğüne yönelik ihbarlar MOBESE’ler tarafından sağlanmıyor. Bahsi geçen ihbarlar, bölgede yaşayan yurttaşlar tarafından polise bildiriliyor. Firarinin cezaevi dışındaki tek görüntüsü ise Dikmen bölgesindeki bazı evlere kurulmuş olan güvenlik kameralarından alınıyor…
İşin özü, “güvenliğimizi sağlamakla görevli” MOBESE’ler amacına hizmet etmiyor. Firarinin biri, kameralarla donatılmış kara parçasında gezmedik bölge bırakmıyor ancak kameraların hiç birinden ses çıkmıyor. Hele ki bu yazının yayınlandığı anlarda firarinin Girne Merkez’de olduğuna yönelik ihbar alındığını ve kameralardan bu yönde herhangi bir teyit olmadığını da düşünürsek sormamız gerekiyor:
Sahi, siz bu MOBESE’leri ne halt yemeye kurdunuz?