“Bu bizim mafyamızdır” söylemini ortaya atan iki gazeteci vardır. Bunlardan biri Ali Kişmir diğeri de Serhat İncirli’dir. (başka varsa ben bilmiyorum. Varsa bu söylemi kullanan siz yazın lütfen) İkisi de Falyalı ile olan ilişkisini defalarca anlattılar facebooktan, yazdılar. İkisi de Kıbrıslı milliyetçisi değildir. İkisi de buradaki Türklerin mülk “haklarıyla” ilgili hem yazı yazıyorlar hem de konuşuyorlar. Hatta onlar da yerleşimci kolonyalizmi savunanlara karşı bu insanlar ırkçıdır demeseler de Türklere ayrımcılık yapıldığını savunuyorlar. Burayı bir netleştirmek gerekli. İkisi ile de bir çok konuda farklı düşünüyorum. Düşüncelerimi de zaten buralarda paylaşıyorum.
Özgür Gazete Ali’nin yazıyı yayınladı. Özgür Gazete’nin Genel Yayın yönetmeni Pınar. Pınar Ali’yi ırkçılıkla milliyetçilikle suçluyor. Ali ırkçıysa ve milliyetciyse Özgür Gazete’de neden bu yazısı yayınlandı? Bu yazıdan Pınar’da sorumlu olmuyor mu? Ali’yi gazeteci arkadaşlar eleştiriyor. Ali Basın-Sen’in başkanı. Ali ile ilgili ilk kez bu tartışma olmuyor. Basın-Sen’in seçimlerinden önce Ali eğer aday varsa ben çekilmeye hazırım demişti diye hatırlıyorum. Bu gazeteci arkadaşlar kendi sendikalarının başında olan Ali’nin söylemlerinden rahatsız ise neden sendika yönetimine aday olmuyorlar? Neden sendika başkanlığına aday olmuyorlar? Neden ırkçı milliyetçi birinin sendikanın başında kalmasına göz yumuyorlar?
Diğer taraftan Serhat İncirli yazısını Yenidüzen’de yayınladı. Sim TV’de de okudu. Yenidüzen’in yayın yönetmeni Cenk abi. Yanılmıyorsam Sim TV’nin genel yayın yönetmeni de Sami Abi. Yanılıyorsam ikisinden de özür dilerim. Bu tartışmanın muhattabı onlarda değil mi?
Bu ülkedeki mafya sorunsalı TC elçiliğinden neden kopartılarak tartışılıyor? Bu mafyalar neden kolonyalizm tartışmasından kopartılarak tartışılmaya çalışılıyor? Mafya-TC Elçiliği-Ankara- Yargı-Siyaset-Polis işbirliği içinde diyenler üç beş kişi… Bu ilişkiler ağını tartışmak gerekmez mi?
Bu ülkede kara para son zamanlarda sanat piyasasının ve eğitimin içindedir. Özellikle sanat faaliyetlerine para yatırmaktadır. İnsanlarımızda bir bokmuş gibi poz poz fotoğraf çekip bu galerilerde yayınlamaktadır. Sanatçılar bu ilişkilerin içinde değil mi? Buralarda sergiler açılmıyor mu? Bu sergileri bizler de ziyaret etmiyor muyuz? Sanata yatırım yapılıyor diye bu sorun değil mi? Neden bu konuşulmuyor? Buradaki patronaj ilişkisi tiksindirici histerik değil mi?
Şimdi denklem nasıl oldu? Gazeteciler-Sanatçılar-Sanat severler-Mafya-Kumarcılar-İşbirlikçi Siyasi Partiler, Siyasetçiler- Yargı- Polis-Ordu- Elçilik… Denklem bu olmadı mı?
Kolonyalizm budur. Ben mi inşaa ediyorum bütün bu ilişkiler ağını? Bu düzenin yaratılmasını sağlayan kimlerdir? TC ile işbirliği içinde bu düzeni üreten kimlerdir? Bu düzeni koruyan kimlerdir?
Taşlar dökülecekse herkes kucağındaki taşları döksün. Buradaki yoz ilişkiler ağının bileşenleri kimlerdir, kimler buradan fayda sağlıyor fotoğrafın bütününe bakarak tartışalım.