Geride bıraktığımız 19 ayda, müzakere sürecinde ciddi ilerlemeler oldu. Birçok konu üzerinde uzlaşıldı ve birçoğunda ise ortak anlayış sağlandı. Ancak, toprak, yönetim ve güç paylaşımı konularında her iki liderin cesur adımlar atmamaları ve yaptıkları taktik hatalar, Mont Pelerin zirvelerini sonuçsuz bırakmakla ve çözüm sürecini çökme noktasına taşımakla kalmadı. Kıbrıslıların ve çözüm sürecinin kaderini, garantörler Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık ile yabancı güçlerin insafına bıraktı.
Sn. Akıncı, toprak konusunda bir takım Kriterler sunmanın ötesine geçmedi. Kriterleri harita üzerine işleyerek toprak konusunu uluslararası konferansa gitmeden kapatmak yerine, bunu Türkiye’nin uluslararası konferansta garantiler konusunda istediğini alabilmesi için elinde koz olarak tutma taktiğini izledi. Sn. Anastasiadis ise dönüşümlü başkanlık kozunu elinden bırakmak istemedi. Önce toprak konusunun kapatılması konusunda diretti. Uluslararası konferansta, garantiler konusunda istediğini alabilmek için dönüşümlü başkanlığı elinde koz olarak tutma taktiği izledi.
Liderler, Kıbrıs sorununun iç yönleri olan toprak başlığı ile yönetim ve güç paylaşımı başlığı altındaki dönüşümlü başkanlığı çözmek yerine, bu konuları da garantilerin konuşulacağı uluslararası konferans pazarlıklarına havale etti. Bu taktik hatalar, zaten çok zor geçecek olan garantiler ile ilgili uluslararası konferansı daha da çetrefilli kıldı ve olumlu sonuç elde etmeyi zorlaştırdı. Bunun yanında garantiler konusu yanı sıra toprak ve dönüşümlü başkanlık gibi Kıbrıs sorununun iç yönlerinde de son sözü söyleme hakkı garantörler ile yabancı güçlere bırakıldı. Oysa her iki lider birçok konu da olduğu gibi toprak ve dönüşümlü başkanlık konularında da daha cesur davranarak uzlaşı sağlayabilirler ve uluslararası konferanstan olumlu sonuç çıkmasını kaçınılmaz kılabilirlerdi.
Hiçbir şey için geç değildir. Liderler ve heyetleri 9 Ocak’ta Cenevre’de bir araya gelecek ve 12 Ocak’ta garantör ülkelerin de katılımı ile uluslararası konferansa geçilecektir. Bunun yanın da, 9 Ocak Cenevre görüşmelerine kadar müzakereler Lefkoşa’da yürütülecektir. Süreci zora sokan taktiksel hataları telafi etmek ve Cenevre’de bir yol kazasına uğramamak için 12 Ocak’ta gerçekleşecek uluslararası konferansa kadar çok iyi hazırlık yapılmalıdır. Lefkoşa ve Cenevre’de yürütülecek müzakereler de, açıkta kalan konuların kapatılması, toprak ve dönüşümlü başkanlık konularında uzlaşı sağlanması için her iki lider de cesur ve cömert davranmalıdır. Bunun yanında her iki taraftaki barış güçleri her zamankinden daha yoğun bir şekilde çözüm kararlılıklarını ortaya koymalılar ve sürece desteklerini yoğunlaştırmalıdırlar.
Aksi takdirde, liderler ne kadar iyi niyetli olursa olsun, çok yaklaştığımız kapsamlı çözüm 12 Ocak’ta gerçekleşecek uluslararası konferansta, garantörlerin ve yabancı güçlerin çıkar çatışmasına kurban gidebilir. Özellikle Kıbrıslı liderlerin taktik hataları sonucu elleri güçlenen Yunanistan’daki popülist Çipras hükümeti ve Türkiye’deki muhafazakâr, milliyetçi Erdoğan rejimi, çözüm yerine masayı devirip, Kıbrıs’ı iç politika da malzeme haline getirebilirler.