Bugün Âşık Veysel’in ölüm yıldönümü. Yaşar Kemal bizzat kendisinden dinlediği yaşanmış bir hikâye anlatır.
Ahmet Kutsi Tecel Paris’ten gelir ve Sivas Milli Eğitim Müdürü olur.
Bir gün Halk Şairleri gecesi yapmak istemiş. Artık Folklore doğru gidiyoruz, Türk halkının kültürüne doğru gitmek istemiştim. Bir atılım yapalım dedik.
Sivas’ta toplandık. Bir de Âşık Veysel var dediler. Atatürk’e de şiirler yazmış. Gariban.
Adam gönderdim gelmiyor. Dağa kaçmış. Belediye Başkanına telefon ettim. Jandarma Komutanını seferber ettim. Etrafı ayağa kaldırdım.
En sonunda Veyseli yakalattım, getirttim.
‘Sazın nerede?’ diye sordum.
Veysel: ‘Saz olmaz. Aman gözünü seveyim. Sen nesin gardaş?’ dedi.
Milli Eğitim Müdürüyüm ben. Anlat bakalım saz neden olmaz, sen saz çalmıyor musun, Âşık, Ozan değil misin? Burada Âşıklar haftası yapıyoruz. Veysel sen neden sazını getirmedin?
Veysel: Beş defa indim dağdan şehre. Beşinde de sazımı elimden aldılar. Karakol’da da iyice dayak attılar. Beş sazımı da fırında yaktılar. Neymiş? Gericiymiş.
Yaşar Kemal: Bu hikâyeyi bizzat bana hem Ahmet Kutsi Tecel, hem de Âşık Veysel anlattı. İkisi de yakın dostumdu. Ağma, gariban adamı karakolda dövmüşler. Sazı gericilik aleti olarak görüyorlardı. Kültürümüzü yaktılar bizim. Âşıklarımızı, Ozanlarımzı dövdüler.
Âşık Veysel’in bugün 51. ölüm yıldönümü. Elbet gönül gözüyle yaşayacak. Gönül gözüne rahmet dilerim. Kendi şiirinden iki satır ile bitirelim.
“Hakir görüp ırk ayırmak
Hakikatte yüz karası” Âşık Veysel
(Ahmet Kutsi Tecer, Türk öğretmen, şair, oyun yazarı ve siyasetçi. Halk kültürü alanında çalışmaları ile tanınır. Çalışmaları, Karacaoğlan ve Yunus Emre’nin hayatına ışık tutmuştur. Halk şairi Âşık Veysel’i Türkiye’ye tanıtan, halk müziği derlemecisi Muzaffer Sarısözen’i keşfeden kişidir.)