Bir metnin yaratım sürecini anlatan…
Birçok yazarın denemeleri vardır…
Metnin nasıl kurulacağı…
Hangi aşamalardan geçtiği…
Metnin nasıl zenginleşebileceği…
Yazarın önünde sorun olarak durmaktadır…
Buna karşın…
Metnin yazılamama süreciyle ilgili…
Elimizde bu kadar materyal bulunmamaktadır…
* * *
Halkın Partisi’nin hükümeti düşürüp…
Ulusal Birlik Partisi ile hükümet kurması kamuoyunda büyük bir tepki yarattı…
HP’yi sandıktan çıkaran…
Kudret Hoca’yı siyasetin önemli bir figürü haline getiren…
Ortaya koyduğu temiz toplum söylemiydi…
KKTC’nin restorasyonu projesinin simgesi haline gelmişti…
Hatta ikinci KKTC döneminin başladığı ifade edilmekteydi…
Politik teorileri bir kenara bırakmış…
İdeolojinin öldüğünü dile getirmişti Kudret Hoca…
Yerine ise temiz ve şeffaf siyaseti koyduğunu iddia ediyordu…
Yolsuzlukların üzerine gitmeyi ve özellikle UBP’den hesap sormayı, yargılamayı ve cezalandırmayı vaat ediyordu…
Toplum çok bunalmıştı…
Rejimin mağdur ettiği insanların sayısı arttıkça artıyordu…
Tek istedikleri şey rejimin figüranlarından hesap sorulması ve rejimin demokratikleştirilmesiydi…
Kudret Hoca’nın ortaya koyduğu söylemler, toplumun gündemine bomba gibi oturmuştu…
Bütün medya kurumları Hoca’nın söylemlerini gündeme getiriyordu…
Tabii ki muhaliflerde Hoca’nın ortaya attığı söylemleri tartışıyor, bu söylemler üzerine yazılar kaleme alıyordu…
Hoca, politik olarak bir duruş ortaya koymamasına rağmen, herkesin gündemini işgal etmişti…
En acısı da bu ülkenin politik geleneğini oluşturan partilerden olan TDP ve CTP’nin siyasetini de belirlemişti…
Bu iki partinin de politik söylemleri Hoca’ya göre şekillenmişti…
Özellikle CTP defalarca iktidara gelmesine rağmen, o güne kadar rejimin figüranlarından hesap soracağını dile getirmemişti…
Tufan Hoca iyi ve donanımlı bir insan olmasının dışına çıkamadı…
Kudret Hoca’nın başlattığı rüzgâra karşı, radikal bir çıkış gösteremedi…
TC ile olan ilişkilerde dik bir duruş sergileseydi (ki yapabileceği tek şey o kalmıştı) toplumu başka bir noktaya sürükleyecekti…
Ancak O, TC hükümeti ile uyum içinde yürümeyi seçti…
Bütün bu olanlara rağmen sessizliğini korumakta…
CTP parti meclisi sessiz…
Bugüne kadar iktidara gelen bütün partiler, uyum içinde hareket ediyordu zaten…
Cemal Hoca, hükümet düştükten sonra, bazı göndermeler yaptı…
Ancak bunların hepsi göndermeydi…
Gündemi ve ülke siyasetini belirleyen yine Kudret Hoca oldu…
Ne Tufan Hoca ne de Cemal Hoca böyle bir çıkışı yapamaz…
Ne yazık ki Tufan Hoca, bu ülke için bir umut olacak siyasi bir karaktere de bürünemez…
Bunun tersi olsaydı, bugün Kudret Hoca’yı tartışıyor olmazdık…
Serdar Denktaş’ın ise böyle bir derdi yok…
Topraklarımızın TC tarafından işgal edilmesinden rahatsız değil…
Hiç olmadı da zaten…
Rahatsız olsaydı bir basın açıklamasıyla, bu ülkenin gündemini bir anda değiştirirdi…
* * *
Bugün HP’nin tabanı ezici bir şekilde muhafazakâr kesimden oluşmaktadır…
Bu kesim dinci, milliyetçi ve sağ liberal çevrelerdir…
Partinin içinde queer, Kıbrıslı Türk milliyetçisi, ekolojist bireylerin olması hiçbir şeyi değiştirmez…
Bu bireyler ekonomi politik bağlamda sağcı olabilir…
Biz ne yazık ki bunu anlamayacak durumdayız…
Kimlik üzerinden oluşturulan siyasetin geldiği nokta budur…
Kurulacak yeni hükümetten sonra…
Limanlar, KIBTEK, Telefon Dairesi gibi kurumların tasfiye süreci başlayacak…
Arkasından kaldıysa başka kamu kuruluşları özelleştirilecek…
İnsan Hak ve özgürlükleri noktasında yargılamalar artacak…
Ülkede politik mahkûmlar ortaya çıkacak…
UBP’nin ne olduğu belli…
Tatar kullandığı söylemlerle bütün kartları açık oynuyor…
Kudret Hoca’nın dile getirmekten utandığı şeyleri, cesurca ifade ediyor…
Vicdani ret yasa çalışması ortadan kalktı…
Bizlere ikinci kez hapis yolunun göründüğü aşikâr…
Kudret Hoca büyük bir kumar oynadı…
Siyasi kariyerini UBP ile bitirmiş oldu…
Çünkü bir yanda UBP diğer tarafta YDP var…
HP’nin gerçek misyonu ortaya çıktıktan sonra, bu ülkenin bu partiye ihtiyacı neden kalsın?
HP, gelecek seçimlerde CTP’nin bugün olduğu noktaya gelecek…
Tükenecek…
Toplum önünde hiçbirinin bir saygınlığı kalmayacak…
HP’nin tek bir çıkış noktası kaldı…
Ortağının yaptığı gibi devlete kendi kadrolarını yerleştirmek…
Yani insanlarımızı tekrar yemlemeye başlamak…
* * *
Bu ülke baştan sona…
Bir metnin nasıl yazılamayacağına dair muazzam bir örnektir…
Bu şekilde metin yazılmaz…
Bu berbat bir metindir…
Kimse tarafından okunmaya değmez…
İyi bir metin nasıl mı yazılır?
Bugüne kadar yazılmış olan kötü metinleri reddederek…
Hatta korkarak kaleme aldıklarınızı düşünmeden çöpe atarak…
Kendine acıyan yazar, kendini bile yazmaktan korkar…
Bu yazı ilk olarak 23.05.2019 tarihinde Afrika gazetesinde yayınlandı.