Günümüzde çevre uzmanlarına göre mevsim dışı olan, gerek yağışlar gerekse aşırı sıcakların ana nedenini sanayi ülkelerinin atmosphere bıraktığı CO2 gaz’ının Ozan tabakasına yaptığı hasar olduğudur…Taa 1948’lerde ABD’nin çevre uzmanları dizel yakıtının eksoz artıkları olan NOx (nitrocen-oksit) atmosfer ve insan sağlığına olan zararlarını kamuoyuna açıklayınca; Texaco, Shell, Mobil, Esso gibi şirketler American senatörlerine etkili lobi yaparak çevre uzmanlarının bulgularının senatoda görüşülmesini engellemeyi başarmıştılar…
Çevre uzmanlarının önerisi eski teknolojinin atmosphere bıraktığı CO2 miktarını minimum’a düşürmek ve daha fazla “yeşil” enerji (güneş) kullanma yönindedir.
Avrupa’da Son 40 yıldır doğal enerjinin “İnşaat” sektöründe de kullanılması için Enerji ve Çevre bakanları ülke halkını teşvik etmektedir.
Gerek ısıtma gerekse soğutma cihazlarının yanısıra, inşaatın yapımı için kullanılan malzemeler ve güneş enerjisiyle elektrik üreten paneller neredeyse zorunlu oldu. Elektrik üreten güneş panelleri kullanmak için ekonomik gücü elvermiyen ev sahiplerine devlet kişilerin gelirine göre maddi katkıda bulunmaktadır…
İngiltere’nin İnşaat sektöründeki bilim uzmanları 1970’de normal 9 inç bir duvardan kaybolan enerji miktarı 1.6 W/M2 iken bugün ayni ebattaki bir binanın komforunda değişiklik olmadan bu rakam 0.2 W/M2 ye indirildi… Günümüz Avrupa’sında yapılacak olan yeni ev projeleri için bir Mimar veya Mimarlık büroları daha çizime başlamadan önce yapılacak olan binanın enerji ihtiyacını önceden hesaplamak zorundadırlar, aksi halde inşaatın yapımı onay alamaz.
Örneğin 1970’te 150M2 bir binanın ısı kaybı (150M2 x 1.6 W/M2 =240W iken. Bugün (2024) ayni ebatta bir binanın duvar katmanlarında değişiklik yapılarak enerji kaybını 150M2 x 0.2W/M2 = 30W/M2 ye düşürmeyi başardılar… Bu rakam ortalama 18 saat ile çarpılırsa bir evin günlük enerji kaybı ortaya çıkar…
Kıbrıs’taki binaların birçoğu normal 9 inç tuğla, iç ve dış sıvadan oluşur, böylesi bir ev’in dış duvarından ortalama ısı kaybı yine 1.6 W/M2 dir… Bu esas alındığı zaman ülke genelinde harcanan aylık enerji miktarı milyonlarca KW’ta ulaşabilir… Bu acil soruna uzun vadeli yanıt bulunması elbette mümkündür…Yüksek enerji tüketimi sadece ev sahiplerinin bütcesini değil, ayni zamanda merkez ve bölge elektrik santralları da zorlar.
Bu sıcaklarda klimasız bir evde sabah saat 10-11 den sonra insanın rahat etmesi mümkün değil… Enerji tasarrufu konseptiyle (bilinciyle) yapılmamış bir binanın iç kısmıdaki sıcak havayı doğal şekilde dışarıya iletmesi normal olarak 6 ile 8 saat sürer… Klimasız bir evde güneş battıktan sonra ertesi sabah 04 sıralarına kadar evin iç ısısı ancak normale döner (20-25Co ) enerji canavarı olarak bilinen “betonarme” ağırlıklı binaların süratle yapımına devam edildiği ve “elektrik” santrallarının verim gücünün ayni kaldığı sürece elektrik kesintileri devamlı olacak. Belki mevcut elektrik santrallarına ilave santrallar yapılarak elektrik sorunu kısa vadeli çözülebilir, ancak uzun vadede enerji sorunu çözülmiyecek… Ne elektrik faturalarında düşüş ne de kesintisiz elektrik dağıtımı olacak.
Devlet ev sahiplerine düşük faizli kredi sağlayarak ülkemizde güneş paneli kullanan ev sayısında artışı sağladığı zaman, uzun vadede hem çevreye (atmosphere) daha az CO2 hem de mevcut santrallar daha az yüklenecek… Hotellerin ve Özel hastanelerin zaten bunu yapacak ekonomik güçleri var… (Çin güneş panellerini ortalama 90 dolar tenesi ihraç eder) bir santral parasına ne kadar panel alınabilir? Bunun da muhasebesi devlete kalmış!
Bunun yanında “düşük enerji” tüketen inşaat sistemlerine geçilmesi için yeni yasalar uygulamalı. 1kg betonarmede 1Co (derece) değişim için 800–1300W arası enerji gerekir.
Mimarlık büroları inşaat iznini “çevre ve enerji” bakanlıklarından alabilmeli (eğer değilse).
Bugün ülkemizde elektrik kesintisi olunca herkes yöneticilere yüklenir, halbuki esas sorun yüksek enerji tüketen mevcut mimaridir!!!