Tomris Uyar şiir için taş gibidir derdi. Öykü yazar, kitap çevirirdi. Bütün derdi buydu. Sayfalarca ve büyük bir edebi metni tıpkı bir taş gibi, tek bir sözcüğe sıkıştırır derdi şiir için.
Filiz Naldöven şiirleri taş gibidir.
Felaketin dilini ancak ve ancak edebiyat çözermiş derler
Sınırları olmayan bir evrene, tarihi de biraz gevşeterek, cevaplar yerine sorular bulursa, ihtimallerle yüzleşirse eğer, ancak o vakit çözülürmüş felaketin dili.
Karar verilir. Parçalanmış ruhlar hayali felaketlerde.
İyileştiren tek şey anlatmaksa,
Acısına sarılır kötülüğün karşı kaldırımında cesurca.
Çözer dilini felaketin
Sizler için felaketin dilini çözen Filiz Naldöven şiirlerinden bugünümüzü dinleyen tarafları derledik.
Filiz Naldöveni anlattıkça, okudukça şiirleri şifalandırsın.
Ülke Seni Sever
“Geceyi sürer omuzlarında
Gece kırkı çıkmış kırk bin ölüdür belki
Günlük ibadetin sonunda”
Okul Kapalıydı, Sinema da
“Dörtfenerler’de tutuşturup olan acıyı
Söndürdüm gençliğimi çıkmaz sokakta.
Açtım kapıyı kilitledim yarayı orda.
Babam annem ölüydü gidecek yerim yoktu.
Komşular mahsur kalmıştı kuzey uçta.
Zorla getirilmiştim yitirilmiş adaya
Şehir yaşlı bir boyundu uzandı omzuma…”
Çünkü Dönemem Artık Eve
“Çünkü dönemem artık eve…
Sanki koptu ardımdaki yol savruldu başka yere”
Duvarı İncitebiliyor Yüzüm
“Panik atağıdır gez göz giz bu ağı çağın
bürüdü artık yüzünü, suların ve dağların.
Gel ölüme gidelim, gel ölüme gidelim
diye kıvranır.
Kapıya çık ve söyle şarkıyı
boğuk ağlamanın eşliğinde.
İçine at sokağı, içerde
katranı çiğne…”
Narla Kış Arasında
“Çürüyüp gider asıldığı duvarda kışın yüzünden…”
Kimse Gelmesin
“Riyada demlenir kapılar ve yüzler…
Şehir gönderdi uzağa iç trenini…”
Anahtar
“Nereye koydum anahtarı.
Nereden girip çıkacak bu dağınık baş.”
Evin Sinir Boyları
“Yüzey kırık camlar krokisi
Öğle coğrafyası küçültülmüş
Mongol fotoğrafın çerçevesine”
Ülke Seni Sever
“Ayakları gider papatya tarlalarına
Ülke seni sever ülke seni sever ül/ke…”
Filiz Naldöven 24 Ağustos 1954’de Kıbrıs’ın müthiş şehirlerin biri olan Limasol’da doğmuştur.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünden mezundur.
74’de adayı ikiye bölen ve ordularla çeviren, bağımlı iki devlete döndüren, hem karadan hem de denizden sömürülen, bir kara para cazibe merkezine doğru freni patlamış bir kamyon gibi giden, nüfusu dört tarafı denizlerle çevrili bir göç, umudu bitenin adını beyin göçü koymuşlar, unuttu benlik göçünü yaratanın savaş olduğunu. Filiz Naldöven, bir güzel ada şehri Limasol’dan nadide bir Cemile’ye benzerdi şimdi bahçesine beton dökülmüş Zeytin’nin Harnup’un. Tutar gider Girne’ye göçer.
Şair Neşe Yaşın, Naldöven’in şiirde bir “arınma” aradığına, röportajlarında şiiri bir “doğum” olarak gördüğüne dikkat çeker, böylece Naldöven’in şiirinin “dişi bir yaratım” olduğunu, “toplumun dayatmalarından, tabulardan kaçma, hayatın özü ve gizemiyle bütünleşme, bir katharsis hâli” içerdiğini ifade eder.
Şair, yazar ve öğretmen olan Filiz Naldöven, 28 Haziran 2016 günü, Kıbrıslıların şeher diye andıkları Lefkoşa’da bedeni dayanmadı sonunda direnmeye, ruhu gitti bir yerlerde yaşıyor, şiirleri direnmeye devam ediyor, edebiyatın gücünün ispatı için, yazarı öldükten sonra da direnmeye devam eden edebi metinleri örnek gösterirler, senden sonra da düşünmeye devam edermiş. Edebiyatın gücü soruyla direnmekmiş derler.
Şiirlerin direnecek Naldöven, tıpkı içimizden geçen güzel ruhun gibi.