Bizde beş yıldızlı otel bir elin parmaklarını geçmez.
Devletten alınan yıldıza yıldız diyoruz.
Bizde hem misafir hem de çalışanlara kimse beş yıldızlı hissettirmez.
Genelde bir hayal satma üzerine kuruludur.
Artık Kuzey Kıbrıs’ta otelde işten çıkmak yasaklandı.
Çalışma Bakanlığı otel çalışanlarının yatay geçiş hakkı tüzüğünü genelge yayımlayıp değiştirerek yatay geçiş haklarını kaldırdı.
Milyar dolar kazanan oteller salgın esnasında çalışanlarına sahip çıkmadı.
Salgın sonrası bütün sektörlerde artık dünyada en zor bulunan şey tecrübeli çalışan. Uzunca yıllar bulunamayacak.
Kimse ucuz maaşa kendi iyi deneyimini bir otele aylık olarak kiralamak istemiyor.
Kuzey Kıbrıs’ta bunca zorluğa karşın çalışanın yatay geçiş hakkı kaldırıldığı için, yurtdışından geleceklerin tercihlerini bu uygulama olumsuz etkileyecek.
Bu uygulama aynı zamanda serbest piyasa ve rekabet anlayışıyla da bağdaşmıyor. Değişimin önündeki engeldir. Çalışan haklarıyla bağdaşmadığı da kesin, aslında bu karara bir de otelci olarak bakmak lazım.
Aslında otellerin patron oteli olmasının sakıncası yoktur.
Sıkıntı patronların otelcilik bilmediğini bilmemesinden kaynaklanır.
Bizdeki otelciliği ancak odelcilik diye tanımlayabiliriz.
Dünya’daki iyi otellerin personel değişim oranının ortalaması 4,7 yıldır.
Bizde bu ortalama bir yılı geçmez. Bunun belirli sebepleri vardır.
İşe alırken gerçekten işe alım yaparlar. Uzun yıllar onlarla çalışacağını ilk günden beri hissedersin. Belirli psikolojik testlerden geçersin.
Personel yerine çalışma arkadaşı anlayışları vardır. O güne kadar hiç otelde çalışmamış olsan dahi senden öğrenme odaklılardır.
Herkes zarif olduğu gibi seni zarafetin kendisine dönüştürürler.
İşe başladığın ilk on beş gün hiç çalışmadan kılavuzluk hizmeti alırsın.
İçeride köklü bir iklim ve kültür olmasının yanında, nesilden nesile bir zihniyet aktarımı olur.
Patronlar ancak üçüncü kuşak itibariyle otelci olmaya adım atacaklarını bilirler.
Maaş ve sosyal haklar her zaman çok iyidir.
Çünkü hangi işin ve operasyonun kaç kişiyle yapılabileceğinin bilindiği gibi, misafir deneyimi için deneyimli çalışma arkadaşının alacağı maaşın ucuz olamayacağının farkındadırlar.
İklimin bir havası olmana izin verilir. Odelcilik yerine otelcilik öğrenirsin.
Sana hizmet vermek, misafire hizmet etmen yerine ev sahibi olmayı öğretirler. Misafirin deneyiminin hizmet olduğunun zaten herkes farkındadır. Sadece senin hizmetkâr bunalımına girmemen için yaparlar bunu.
Yöneticiler kesinlikle liyakat sahibidir. Patron tanıdığı, genel müdür tanıdığı yönetici bulamayacağın gibi, müdür tanıdığı çalışma arkadaşı da bulamazsın.
Çünkü maharetin ekiple bir yere gitmek yerine, en alttan başlayarak herkesin tanımadığı çalışma arkadaşlarıyla çalışması olduğunu öğretirler.
Hata, sorun, olumsuz bütün bakış açılarına kapalıdırlar. Her konuya sadece olumlu tarafından bakarlar.
Seni her zaman kazanmak odaklıdırlar.
Otelciliğin yüzde yetmişbeşinin psikolojik olduğunu bilirler.
Otelde yöneticiler çalışma arkadaşlarına psikolojik şiddet, hakaret, bağırmak, baskı, stres, kuşatma, bezdirme, yıldırma, taciz politikası uygulamaz.
Seni oniki saat çalıştırmak istemezler. İzinlerini kullanmana çok değer verirler.
Sadece iş ve otel arasında bir yaşamın olması yerine başka tutkularının olmasını desteklerler, isterler.
Sana her kesimden ve pozisyondan, meslekten insanla konuşabilme, iletişim kurabilme kabiliyeti kazandırmak isterler.
Seni itmezler, sana her aşamanda bir kuş tüyü gibi davranırlar.
Senin çocukluk travmalarını yönetebilmene, çocukluk travmalarının seni geliştirecek olduğunu bilerek seni daha çalışma arkadaşı olarak kabul etmeden hakimdirler.
İnsan olduğunun farkındadırlar.
Sana farklı kültürlerden insanlarla çalışma kabiliyeti kazandırırlar.
Seni yaşadığın yerin tarihiyle, sanatıyla, edebiyatıyla kavuştururlar.
Ve bu tutkularının otelciliğine ve kendi otellerine büyük katkılar sağlayacağından emindirler.
Otelciliğin misafir ilişkileri yerine her aşamada misafir deneyimi olduğunu öğretirler.
Her aşamada misafir deneyimi için sana tek bir soru öğretirler.
Kusura bakmayın. İngilizce oluyor. Fakat Türkler bulmadığı için ingilizce olacak. “It does make sense or not?” sorusunu senin içine işlerler.
Bu soru kül tablası alırken de, mimari tasarımlarda da, misafirin her deneyiminde geçerlidir.
Talepkâr misafir yoktur. Misafirin küçük ve veya büyük talebi olmaz. Ancak misafir deneyimi vardır sözünü içine işlerler.
Türk otelciliğinin ne kadar kıymetli olduğunu iyi bilirler.
Otelciliğin coğrafyaya göre nasıl değiştiğini iyi anlatırlar.
Türklerin otelciliğinin altında yatan tanrı misafiri kültürüdür.
Uzak doğuda otelcilik şefkat ve kayıtsızlık ile yapılır.
Avrupa, şehirlerini egemenliği iyi tanımladığı için iyi satar.
Sana benzersiz olamayı ve otelcilikte nasıl benzersiz olacağını öğretirler.
O yüzden sana Paris’teymişsin gibi macaron yaptırmak yerine, yaşadığın yerde portakal ünlüyse, dünyanın en iyi portakal reçelini, dünyanın en iyi portakallı kekini yapmanın, Uzak doğu SPA’sı yerine Akdeniz SPA’sı olmasının daha benzersiz olacağından emindirler.
Misafirin bütün deneyimlerinin benzersiz olması her şeyden daha önemlidir.
Endüstriyi kötülemezler ama endüstriyel otelciliğin hızının misafirin deneyimlerini, çalışma arkadaşları deneyimlerini yok etmesine izin vermezler.
Otel kadar değerli bir iklimi hangi genel müdüre verdiklerine dikkat ederler.
Ucuzcu genel müdürü tasarrufçu diye niteleyip, ondan bu bütçeyle yapamayacağı misafir memnuniyetini beklemezler.
Sana en büyük mastırlarının sessizlik olduğunu işlerler.
Sana dünyadaki bütün kafe, restoran, bar çalışanlarının aslında senin meslektaşın olduğunu öğretirler.
Otelde yapılacak yeni bir değişikliğin yıllar yılı gelen deneyimin, tecrübenin devamı olup olmadığına baktıktan sonra yeniliği onaylarlar ki, birinci sınıf garson, garson, komi, deberasör gibi sıralamaların dahi misafir deneyimi açısından ne kadar önemli olduğunu bilerek, birçok konuda olduğu gibi, böyle konularda da ucuza kaçmak istemezler.
Head waiter yerine restoran müdürü gibi olur olmadık kavramlar üretmezler.
Maître d’hotel’in yiyecek içecek açısından Master of the house olduğunu iyi bilirler.
Otellerinin bulunduğu pazarı iyi bilirler.
Örneğin lüks otel marketinde bütün dünyada birinci sırada macera olduğunu, yani safari ve macera sporu için seyahat olduğunu, ikinci sırada Culinary olduğunu iyi bilirler.
Bu sebeple de Türkiye ve Kıbrıs’ta lüks turizm için hedef pazarın Culinary olduğunu iyi bilirler.
Misafir için geçen yüzyılda önemli olan şeyin malzeme olduğunu, yani altın musluk, pahalı mermer, pahalı kristal vb. olduğunu, fakat artık misafir için önemli olan şeyin gösteriş yerine deneyimden kaynaklanan gösteriş olduğunu iyi bilirler.
Artık farmer şeflerin öne çıktığını iyi bilirler.
Bir misafirin artık açık büfe yerine bir masada iki buçuk saat oturması gerektiğini iyi anlamışlardır.
Ve 4,7 yıl sonra sen zaten kendini geliştirmek için gitmen gerektiğini bilirsin.
Sen giderken gidiş yolculuğuna dahil olmak, sana bu konuda destek olmak, referans olmak ister, hayallerinin peşinden gitme özgürlüğün onları mutlu eder.
Seni kendine güvenen bir otelci olarak yetiştirmelerinin yanında, senin gelişin ve gidişin esnasında aslında kendilerine de güveniyorlardır. Çünkü kendine güvenmeyenden otelci olamayacağını iyi bilirler.
Ve bilirler ki, birgün olur da geri geldiğin zaman başka otellerin iklimi ve kültürlerinden öğrendiklerini onlara aktaracak olman onları senden daha çok heyecanlandırır.
Sana ilk gün, otelciliğin bir iş, bir ticaret yerine, bir yaşam felsefesi olduğunu aşılarlar. Otelcilik bir yaşam felsefesidir.