‘Kendimizi kandırmayalım’
Vakfın yöneticisi Marco Lambertini, “Doğal yaşam gözlerimizin önünde, görülmedik bir hızla yok oluyor. İnsanlığın bu türler olmadan var olabileceğine inanıp kendimizi kandırmayalım” diyor.
Biyolojik çeşitliliğin sağlıklı ormanlar, ırmaklar ve okyanusların oluşumunda anahtar olduğunu belirten Lambertini, “Bir canlı türünü denklemden çıkarırsanız ekosistem çökebilir. Beraberinde temiz hava, su ve yiyeceği de götürebilir” diye konuştu.
Nüfusları %81 azaldı
Rapora göre en büyük darbeyi tatlı su kaynakları ve göller alıyor. 1970’ten 2012’e kadar incelenen 881 canlı türünde nüfus ortalama yüzde 81 oranında azaldı. Denizde ve karada yaşayan omurgalı canlılarda bu oran sırasıyla yüzde 36 ve 38.
Tatlı su kaynakları Dünya’nın yüzde 1’inden az yer kaplarken, canlı türlerinin yüzde 10’u bu alanlarda yaşamak zorunda.
Balık şirketlerinin toplu avlanma yöntemleri, denizlerdeki canlıların yüzde 40’ını yok etti. Kirlilik ve iklim değişikliği de kıyıları yavaşça yok ediyor. Karada ise tarım arazileri ve kentleşme, kontrolsüz avcılık ile beraber canlı türlerinin sonunu getiriyor.
5 temel sorun
Vahşi hayatın yok olmasının beş temel gerekçesi, rapora göre şöyle: doğal yaşam alanlarının kaybı, aşırı tüketim, kirlilik, işgalci türler ve salgın hastalıklar. İklim değişikliğine bağlı küresel ısınma ise birçok türün yok olma tehdidiyle karşı karşıya olmasının başlıca sebebi. Bilim insanları, 1,8 milyon bilinen canlı türü arasından 83 binini izliyor. Bu bitki ve hayvanların 24 bini yok olma tehlikesiyle yüzleşiyor.
İnsana tek gezegen yetmeyecek
Dünya Doğayı Koruma Vakfı doğal kaynakların hızla tüketilip çevrenin kirletilmesinin en geç 2030’da doğal depresyona yol açacağığı yorumunda da bulundu.
Vakıf bu şekilde yaşamaya devam edildiği takdirde gıda, su ve enerji ihtiyacını karşılayabilmek için insanlığın 2030 yılında iki yer küreye ihtiyacı olacağını hesaplamış. Hesaplamalara insanın doğayı ekolojik sistemi ne kadar sömürdüğünü gösteren ‘ekolojik ayak izi’ esas alınıyor. Hesaplamalar sonunda ortaya çıkan ‘küresel hektar’ ne kadar küçük çıkarsa doğa o kadar az yıpratılmış sayılıyor.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı Almanya şubesinden Christoph Heinrich insanlığın yeryüzünü hayati tehlikeye sürüklediğini ve bunu durdurabilmek için refah ve başarı tanımlamasının insanın, toplumun ve çevrenin sağlığını da kapsayacak şekilde değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
Kaynak: AFP/başkahaber/dw