İstanbul’da yaşanan seçim tartışmaları…
Ülkemizde de güncelliğini korumaktadır…
TC’nin hegemonyasından bu ülke kurtulamadığı takdirde de…
Türkiye’de yaşanan olaylar burayı da etkileyecektir…
CHP’nin devrilmiş Belediye başkanı Ekrem İmamoğlu…
Gerek sağ kesimleri gerekse sol kesimleri etkilemiş…
Erdoğan karşısında, İstanbul üzerinden rejime karşı önemli bir alternatif olarak durmaktadır…
* * *
Ekrem İmamoğlu CHP için önemli bir projedir…
Bir yandan Kemalist söylemleriyle ön plana çıkıyor…
Diğer yandan dini kimliğini neredeyse her zaman ifşa ediyor…
O yüzden hem muhafazakâr kesimler hem de Kemalistler…
Aynı aday etrafında toparlanabiliyor…
Bu kesimlerin yanında ülkücüler ve Kürtler de Erdoğan’a karşı yan yana gelmiştir…
Bunu toplumsal bir uzlaşı olarak görmek yanıltıcıdır…
İmamoğlu çatısı altında bir araya gelen birbirinden farklı siyasal oluşumlar…
Kendi aralarında uzlaşmış değillerdir…
Uzlaştıkları tek şey Erdoğan rejiminin artık sonlanması gerektiğidir…
Erdoğan seçimlerin iptaliyle birlikte…
Kendi iktidarını tehlikeye sokacak lideri de çıkartmış oldu böylece…
İmamoğlu’nun tekrardan İstanbul Belediye başkanı olması demek…
Erdoğan rejimin yıkılacağı anlamına gelmemektedir…
Türkiye’de kurulan diktatörlük ne yazık ki seçimlerle ortadan kalkmayacaktır…
15 Temmuz’dan sonra…
Erdoğan’ın özellikle Türkiye’yi polis devletine çevirmiş olması…
Sivil muhafazakârları silahlandırması bunun göstergesidir…
İlerde yapılacak başkanlık seçimlerini kaybetse bile…
Ülkede yarattığı bu silahlanma rejimi silah gücüyle tutacağının göstergesidir…
Kendisine karşı yapılacak olan her hangi bir isyanı…
Acımasızca bastıracaktır…
Ne yazık ki buna karşı, kendisine muhalif olan grupların bu aşamada ortaya koyduğu her hangi bir hazırlıktan bahsetmek mümkün değildir…
* * *
Ekrem İmamoğlu, Erdoğan’dan sonra Türkiye’yi demokratikleştirecek bir lider midir?
Erkem İmamoğlu’na şu an taşıdığı misyonun dışında anlamlar yüklememek gerekir…
Türkiye’nin doğusunda seçilmiş belediye başkanlarını görevden alan zihniyete karşı…
Ne yazık ki İstanbul’a olan duyarlılığın yarısı kadar bu kesimler doğudaki belediyelere duyarlılık gösterememiştir…
Bir ülkede demokrasi sadece siz mağdur olduğunuz zaman gerekli değildir…
Bunun için her şeyden önce ülkede olan azınlıkların en temel haklarını tanımak gerekmektedir…
Türkiye’deki Kemalist hareket, Erdoğan’la geçen 17 yıldan ne yazık ki hiçbir sonuç çıkaramamıştır…
Ülkede seçilmiş milletvekilleri hapisteyken…
Seçilmiş belediye başkanlarının ellerinden belediyeler alınmışken…
Bütün bunlara karşı duyarsız kalmak…
Demokrasi yolculuğunun bir parçası olamaz…
İmamoğlu’nun ne yazık ki ne böyle bir misyonu vardır ne de teorik olarak böyle bir yaklaşımı söz konusudur…
Yıllarca ülkedeki farklı etnik unsurları görmezden gelen bir ideoloji aslında kendi yarattığı demokrasi anlayışı içinde mağdur hale gelmiştir…
Bunun yüzleşmesi, hesaplaşması yapılmadan…
Erdoğan Rejimi yıkılsa dahi…
Bu yeni bir demokrasi yolculuğuna başlanılacak anlamını taşımamaktadır…
Tam tersi…
Kemalizm demokrasi anlayışıyla hesaplaşmazsa, geçmişiyle yüzleşmezse…
Erdoğan’dan sonra oluşacak olan rejim sadece Türkiye’deki Kemalistlerin eski Türkiye’ye dönmesiyle sonuçlanacaktır…
Tek yapacakları şey, muhafazakâr kesimlerin ileriki yıllarda olası bir şekilde iktidara gelmelerini engelleyecek, sert tedbirler almaktır…
* * *
Türkiye’de yeni bir demokrasi anlayışı ortaya konmak isteniyorsa…
Ülkedeki Kürt sorunu çözülmeden…
Kürt siyasi mahkûmlar serbest kalmadan…
Ana dilde eğitim haklarını tanımadan gelmeyecektir…
Mesele sadece Kürtler değildir…
Ermenileri, Çerkezleri, Romenleri ve diğer farklı etnik grupları da görmeli…
Onlara da insan hak ve özgürlükleri teslim edilmelidir…
Bir ülkedeki barış ve demokrasi mücadelesini…
Böyle bir bakış açısı olmadan yorumlamak…
Hakikatten kaçmak, demek değil midir?