Dün, Sol Hareket üyesi Abdullah Korkmazhan’a seçtirilmiş Cumhurbaşkanı Tatar’a yönelik ifadelerinden ötürü bir dava açıldı. Dava, Ceza Yasası’nın “Cumhurbaşkanına Hakaret” suçlaması çerçevesinde ele alındı. Cumhurbaşkanına hakaret suçu 2007 yılında, Ceza Yasası’na dahil edildi. İlgili ceza yasası konusunda, Meclis Genel Kurulunda tarihi bir tartışma yaşanmıştı.
GazeddaKıbrıs Editoryal Kolektifi olarak gayemiz; o dönem yaşanan tartışmalara yönelik bir hatırlatma amacı taşırken, bugün gelinen noktayla bağlantılı olarak, dönemin İçişleri Bakanı Özkan Murat ve dönemin Barış ve Demokrasi Hareketi milletvekili Mustafa Akıncı arasında gerçekleşen tartışmaları, toplumsal belleği canlı tutmaktır.
Meclis konuşmalarıyla ilgili olarak, Burhan Eraslan tarafından hazırlanan “Kuzey Kıbrıs’ta Basın Özgürlüğü Tartışmaları” başlıklı Yakın Doğu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstütüsü Gazetecilik Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezinde de, o dönem gazetelerin konuyu nasıl ele aldığına da yer verilmiştir.
Yüksek lisans tezi kapsamında Yenidüzen, Kıbrıs Gazetesi ve Afrika Gazetesinde konunun ele alınış biçimlerini de yorumsuz olarak siz değerli okuyucularımızın bilgisine getiriyoruz.
Yasaları uygulayanlar kadar, onları hazırlayanların ve pazarlayanların da konuyu ele alışlarının ifade özgürlüğü açısından yaşanan sorunlara ışık tutmasını umut ederken, azınlık hükümetine karşı ifade özgürlüğünden yana olan çoğunluğu siyasi irade göstermeye ve geçmişte yapılan yanlışları düzeltmek için irade göstermesi talebini de yineliyoruz.
Tartışmalarda dikkat çeken noktalar
Akıncı: Turgay Bey’in bıyıklarını beğenmem. Hükümeti küçük düşürme mi, ona mı girer, nereye girer?
MUSTAFA AKINCI: Arkadaşlar; şaka değil bu söylenenler. Gerçekten ciddi olmayan bir şey de eklendi bu maddenin içine. Eskisinde yoktu. Şimdi Hükümetin küçük düşürülmesi de suç oldu, suç haline getirildi. Ne demektir Hükümetin küçük düşürülmesi? Hade bana söyleyin bakalım. Şimdi sendikacılar bastı Maliye Bakanlığını tasvip edersiniz, etmezsiniz. Yakışık aldıydı, almadıydı, o ayrı bir şey ama imzalayamadı mesela o an Sayın Bakanlar üç tane sendikayla beraber imzalayamadılar. Kimine göre bu bir küçük düşürme de olabilir. Çağrı yapılan bir toplantı. Bir imza bile atılamadı. Öğleden sonraya bırakılmak zorunda kaldı. Ya da ben derim ki Turgay Beyin bıyıklarını beğenmem. Hükümeti küçük düşürme mi, ona mı girer, nereye girer? Yani bu çok soyut kavramlardır bunlar. Bir Hükümetin küçük düşürülmesi ne demektir? Var mı bunun izahı? İzah edebilecek?
“Sayın bakan, iyi inceleyin. yani siz hukukçusunuz, şimdi oturduğunuz yerden zorlama yorum yaparsınız.”
MUSTAFA AKINCI (Devamla) – Ama o değil yalnız, onu diyorum size. Yani yasa dışı cemiyetin tanımını yapıyor bu madde Sonay Bey. Ve diyor ki yasa dışı cemiyet şunları şunları yapanlardır. Yani yan başlığı zaten yasa dışı cemiyetin tanımıdır.
ÖZKAN MURAT (Yerinden) (Devamla) – Zaten yasa dışı cemiyet kurar. Her yasada yan başlık da çok önemli bir amaçtır.
MUSTAFA AKINCI (Devamla) – Evet.
ÖZKAN MURAT (Yerinden) (Devamla) – Yani yasa dışı anlamında bir faaliyet yaparsa. Yasa dışı cemiyet kurarak yaparsa. Genel grev de dahil.
MUSTAFA AKINCI (Devamla) – Sayın Bakan, iyi inceleyin. Yani siz hukukçusunuz, şimdi oturduğunuz yerden zorlama yorum yaparsınız.
ÖZKAN MURAT (Yerinden) (Devamla) – Zorlama değil.
MUSTAFA AKINCI (Devamla) – Zorlama bir yoruma girdiniz, çünkü sizin de aklınız almadı bu işi ben eminim. Yani nasıl olabilir bu iş diye benim de aklım almadığı için getiriyorum size bu konuyu.
Özkan Murat. “Hiçbir zaman o dediklerinizden dava mava da gelmez”
Mustafa Akıncı (devamla) – Ama şimdi beş-on tane maddesinde düzenleme yaparken gönül arzu eder ki gönül huzuruyla böyle bir düzenlemeyi yapalım da gerçekten demokratikleşme ile ilgili bir küçük adım olsun. Ya da orta boyda bir adım olsun en azından. Ama şimdi bakıyoruz Annan Planını onayladın, suç. Genel grev amacı güttün, suç. 47’nci maddeye dokunulmamış. E, ne kaldı geriye? Birkaç tane ufak tefek tadilat. Yani gerçekten…
ÖZKAN MURAT (Yerinden) (Devamla) – O tadilatları söyle.
MUSTAFA AKINCI (Devamla) – İşte bir tanesini söyledim. Yani olasılık gibi soyut bir kavramı değiştirmiş olmanız olumludur, iyidir.
ÖZKAN MURAT (Yerinden) (Devamla) – Ve bütün davalar da bundan geldiydi.
MUSTAFA AKINCI (Devamla) – Tamam. Yani o…
ÖZKAN MURAT (Yerinden) (Devamla) – Hiçbir zaman o dediklerinizden dava mava da gelmez hiç.
Murat: Yabancı elçilikler ve yabancı temsilciliklerin de olmasını göz önünde bulundurduk
İşte bunlar hep bizim sömürge döneminden kalan yasa. Bütün bunları da kaldırdık. Bakınız daha ilginci yabancı devlet yetkilileri ile ilgili zem ve kadih. E, şimdi…
MUSTAFA AKINCI (Yerinden) (Devamla) – O kaldı ama.
ÖZKAN MURAT (Devamla) – E, kaldırdık onu da.
KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) – Bıraktık onu Sayın Bakan.
ÖZKAN MURAT (Devamla) – Kaldırdık.
MUSTAFA AKINCI (Yerinden) (Devamla) – Komisyon bıraktı yerinde onu. Siz kaldırma diye önerdiniz ama komisyon çıkartmadı.
ÖZKAN MURAT (Devamla) – Neyse bunu geçelim.
KADRİ FELLAHOĞLU – Yabancı elçilikler ve yabancı temsilciliklerin de olmasını göz önünde bulundurduk.
Yukarıda okuduğunuz; bugünün habercisi olan ifadelerin yanında, konunun yansımalarını gözlemleyebilmek adına; dönemin gazetelerinde haberlerin nasıl işlendiğini sizler için derledik. Bahsi geçen haberler, Burhan Eraslan’ın Yakın Doğu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Gazetecilik Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezinden derlenmiştir.
Kıbrıs Gazetesi haberi “Ceza Yasası Değişti” başlığı ile vermiştir. Yasa ile ilgili Meclis’teki tartışmalara da yer veren Kıbrıs gazetesi yasanın oy çokluğu ile geçtiğini yazmıştır. Yenidüzen gazetesi 17 Nisan 2007 tarihli sayısında Ceza Değişiklik Yasası’nın Meclis’te onaylanmasına ilişkin haberi “Basın, Düşünce ve Anlatım Özgürlüğüne Gem Vuran Maddeler Değiştirildi” başlığıyla vermiştir. Yenidüzen Gazetesi yasal değişikliklerin önemli gerekçelerinden birisinin de AB hedefi olduğunu belirtirken yasanın oyçokluğuyla geçtiğini de yazmıştır.
Afrika Gazetesi 17 Nisan 2007 Meclis’teki Ceza Yasası Değişiklik tartışmalarını “KKTC Hükümetini Küçük Düşürene 5 Yıl Hapislik” başlığı ile manşetten vermiştir. Afrika gazetesi haberinde, Ceza Yasası’nda yapılan değişikliğin de “basını hapislikten kurtaramadığını” ileri sürmüştür. Afrika gazetesi haberinin alt başlıklarında ise, dönemin CTP’li İçişleri Bakanı Özkan Murat’ın ‘yıkıcı yayın’ ile ‘zem ve kadih’in sınırlandırıldığını savunduğunu ancak, BDH Genel Başkanı Mustafa Akıncı’nın ‘yasada yanlışların devam ettiğini’ söyleyerek ret oyu kullandığını yazmıştır…
Düzenleme CTP-ÖRP döneminde yapıldı
Görüldüğü üzere, oy çokluğu ile geçen yasa CTP-ÖRP hükümeti döneminde hazırlanmış, gerek Abdullah Korkmazhan’a, gerekse Afrika Gazetesi ve Şener Levent’e açılan davaların yasal zeminini oluşturmuştur. Otoriter zihniyetler, iktidara geçtiği andan itibaren bu yasayı kendi çıkarları için kullanmaya başlayarak, ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına sebebiyet vermiştir.
Konunun detaylarını da takip etmek isteyen okurlarımız için Meclis Genel Kurul Tutanaklarında Ceza Yasası Değişiklik Önerileri ile ilgili tartışmanın tümünü de sizlerle paylaşıyoruz…
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; Rapor ve Tasarının bütünü üzerinde söz isteyen?… Sayın Akıncı buyurun.
MUSTAFA AKINCI (Yerinden) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Fasıl 154 Ceza Yasasını değiştiren bir Yasa Tasarısıyla karşı karşıyayız. Bu önemli bir Yasa. Olumlu bir bakış açısıyla yola çıkıldı. Birtakım değişikliklerin olması gerektiği bakış açısıyla yola çıkıldı. Niyet olumludur. Ama ben dönüp Yasa Tasarısını dikkatle okuduğumda, incelediğimde, çok büyük değişiklikler getirmemekte olduğumuzu birtakım yanlışları bu Tasarıda, yani esas Yasada var olan birtakım yanlışları hala daha korumaya devam etmekte olduğumuzu saptadım. Ve doğrusunu isterseniz dağ fare doğurdu diye bir nitelemede bulundum kendi kendime. Ve bu Tasarıya olumlu oy kullanamayacağıma kanaat getirdim. Şimdi neden böyle düşünüyorum? Önce 1’inci maddeden başlayacak olursak, bu Değişiklik Yasasının kısa isimden sonraki ilk maddesi, yani 2’nci madde, Yasanın 48’inci maddesini değiştiriyor. Müfsit niyetin tanımı ile ilgili maddedir bu. Ama 48’inci madde, 47’nci maddeye atıfta bulunuyor tabii doğal olarak. 47’nci maddeye baktığımızda da müfsit, gizli ittifak ve müfsit niyetli yayınlar diye bir maddedir. Bu maddeyi değiştirmiyor değişiklik maddesi. 47’nci madde aynen yerinde duruyor. 47’nci madde iki fıkradan oluşuyor. (a) fıkrası ortak amaçlı herhangi bir müfsit niyeti gerçekleştirmek için, başka kişi veya kişilerle gizli ittifak yapan veya (b) müfsit niyetle herhangi bir kelime veya belge yayınlayan veya herhangi bir şekilde görülebilen, gösteride bulunan herhangi bir kişi, ağır bir suç işlemiş olur ve beş yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilir. Şimdi burada asıl üzerinde durmamız gereken husus hapis cezasının alternatifsiz bir ceza olarak yerinde kalmakta olmasıdır. Yani yargıca saptayacağı suç karşılığında yargıda bulunurken herhangi bir alternatif verilmemektedir. Hapistir bunun cezası. Ne kadardır? Beş yıla kadardır. Dört yıl da olur, üç yıl da olur, beş yıl da olur. Ama buna alternatif bir para cezası öngörülmüyor. Tek seçenekli bir maddedir bu 47’nci madde. Tabii bu maddede başka kavramlar da (a) fıkrasında okuduğum kavramlar, kelimeler kişinin içsel dünyasını anlatan kavramlardır. Mesela niyet ve niyetin saptanması ve niyeti ispat etmek son derece güçtür. Aynı şeyleri tabii gizli ittifak kavramı için de söylemek mümkündür. Bu tür kavramlar özellikle totaliter rejimlerin ceza yasalarında yer almaktadır. Ve bazı özgürlüklerin baskı ve denetim altında tutulması amaçlanmaktadır. Dolayısıyla ortak amaç müfsit, yani yıkıcı niyet ve gizli ittifak gibi ispatı son derece güç unsurlar, yayınlanan kelime veya belge gösteriden çıkarılmaktadır. Ve bu yapılırken de kaçınılmaz olarak varsayımlardan ya da yorumlardan hareket edilmektedir. Halbuki modern ceza yasalarında suçun saptanmasına yönelik olarak varsayımda bulunulamaz, yorum yapılamaz. Yapılmamalıdır.
Dolayısıyla 47’nci maddeye hiç dokunmayan bir Ceza Yasası değişikliği söz konusudur daha işin başından. Dolayısıyla eksik yola çıkılmaktadır, yanlış yola çıkılmaktadır.
48’inci maddeye gelince; 48’inci maddede bazı değişiklikler söz konusu. Bazı düzenlemeler yapılmış ama yine şu andaki haliyle de bu 48’inci madde subjektif soyut kavramlar içeriyor ve daha da önemlisi eğer bu madde uygulanmaya kalkarsa bu toplumda Cumhurbaşkanı Talat’tan bu Meclisin şu anda içerde bulunan birçok üyesine, belki Turgay Bey kurtarır yakayı bilmem, biraz sonra söyleyeceğime bağlı olarak anlayacaksınız. Yani bu memleketin yüzde 65’i beş yıla kadar hapis cezasına kadar çarptırılabilir. Bakınız bu maddeye, 48’inci maddenin (b) fıkrası. Yani şu anda değiştirdiğimiz halde, 48’inci maddede kalacak olan fıkrayı okuduğumuzda aynen şöyledir: “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletinin egemenliğinin değiştirilmesi”. Egemenliğinin değiştirilmesini. Neyin? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletinin. E, be arkadaşlar; Annan Planı neydi Allah aşkına? Onayladığımız, oy verdiğimiz, yüzde 65 oranında halkın referandumundan geçen konu egemenliğin paylaşımı üstüne bir plan değil miydi? Tabii ki değişecekti. Değişmesi de gerekirdi bir çözüm istiyorsanız. Eğer federal çözüm istiyorsanız ceza yasalarınızda böyle maddeler kalamaz. Mümkün değil. Şimdi bazı arkadaşlar derler ki, efendim, bunu böyle yorumlama, başka türlü. Nasıl yorumlayayım? Başka türlü yorumlanmaya müsait değildir. O kadar açık ve nettir ki bu madde, başka türlü yorumlanması mümkün değil. Ha, siz bu Ceza Yasasında bu maddeleri bulundurarak Avrupa Birliğine de giremezsiniz. Çünkü Avrupa Birliği de egemenlik kavramını yeniden tanımlayan bir örgüttür. Egemenliğinizin bir kısmını bırakmaktasınız Brüksel’e.
BAŞBAKAN YARDIMCISI VE DIŞİŞLERİ BAKANI TURGAY AVCI (Yerinden) – Girerken düşünürüz.
MUSTAFA AKINCI (Devamla) – Girerken düşünürüz veyahut da kurarken yeni bir devleti düşünürüz veyahut da federasyonu kuracak mıyız kurmayacak mıyız belli değil veya Avrupa Birliğine girip girmeyeceğiz belli değil diyebilirsiniz. Ama burada bunları talep etmenin suç olduğunu söylüyorsunuz bize. Vardı bu Yasada. Biz şimdi getirmiyoruz bunu. Muhafaza ediyoruz. Şimdi bu argüman da söylenebilir. Bence böyle maddeleri burada muhafaza edecek olan bir tasarıyı hiç getirmemeniz lazımdı Meclisin önüne. Hiç yani ben bunu bu şekilde gördükten sonra gerçekten buna nasıl oy verilebilir. Kendi kendimizin hapsine oy vereceğiz burada. Turgay Bey sıyırttı dedim. Anladınız şimdi konuştuktan sonra konuları, neden öyle sıyırttığını söylediydim ama, şimdi bu Hükümetin içinde o da barış ve çözüm siyasetini savunduğuna göre o da kurtaramayacak yakayı.
Arkadaşlar; şaka değil bu söylenenler. Gerçekten ciddi olmayan bir şey de eklendi bu maddenin içine. Eskisinde yoktu. Şimdi Hükümetin küçük düşürülmesi de suç oldu, suç haline getirildi. Ne demektir Hükümetin küçük düşürülmesi? Hade bana söyleyin bakalım. Şimdi sendikacılar bastı Maliye Bakanlığını tasvip edersiniz, etmezsiniz. Yakışık aldıydı, almadıydı, o ayrı bir şey ama imzalayamadı mesela o an Sayın Bakanlar üç tane sendikayla beraber imzalayamadılar. Kimine göre bu bir küçük düşürme de olabilir. Çağrı yapılan bir toplantı. Bir imza bile atılamadı. Öğleden sonraya bırakılmak zorunda kaldı. Ya da ben derim ki Turgay Beyin bıyıklarını beğenmem. Hükümeti küçük düşürme mi, ona mı girer, nereye girer? Yani bu çok soyut kavramlardır bunlar. Bir Hükümetin küçük düşürülmesi ne demektir? Var mı bunun izahı? İzah edebilecek?
MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) – Köşeli izahı yoktur.
MUSTAFA AKINCI (Devamla) – Yok. Yani bir kişiye hakaret etme, zem etmek onu, ona çok ağır hakaretlerde, küfürlerde bulunmak başka bir şeydir. Ama Hükümetin manevi şahsiyeti, çünkü tüzel kişiliktir hükümet. Gerçek bir kişi değil. Bir insana hakareti, zemmi şuyu, buyu anlarım da, Hükümetin küçük düşürülmesi ne demektir? Orda zorlanırım onu anlamakta. Bu buraya o ilave edildi.Olmayan bir madde de ilave edildi.
Şimdi tabii bazı maddelerde olumluluklar var. Onun da altını çizeyim. Mesela zarar verme olasılığı gibi ifadelerin çıkarılmış olduğunu anlıyorum bu maddelerden.
İÇİŞLERİ BAKANI ÖZKAN MURAT (Yerinden) – Soyut şeyler çıkarıldı.
MUSTAFA AKINCI (Devamla) – O da çok soyuttu. Onun için onun çıkmış olması da olumlu bir gelişmedir. Onu ifade edeyim. Ancak mesela 59’uncu maddeyle ilgili bir rahatsızlığı sizinle paylaşayım. Şimdi 59’uncu madde değişiyor değerli milletvekilleri. (A) fıkrası çıkıyor, (B) fıkrası kalıyor. (B) fıkrasının içinde de esas Yasanın 63’üncü maddesine atıf var. Esas Yasanın 63’üncü maddesine bakıyoruz. Yasa dışı cemiyetlerin tanımından bahseder 63’üncü madde. İçinde öyle bir madde var ki buna inanılamaz. Bakın (D) fıkrası 63’üncü maddenin amaçları arasında genel bir greve gidilmesini sağlamaktır. Bütün sendikalar girer bu tanımın içerisine.Yani vaktiyle Ceza Yasası böyle bir grevi tehlikeli görmüş, onu suç saymış. Ama bugünün çağında, bugünün gelişmeleri içinde genel grev amacını bir suç saymak olabilir mi ?Yani böyle bir düşünce söz konusu olabilir mi? Bunu yasa dışı saymamız mümkün mü?
Benim genel değerlendirmem bu Yasa Tasarısıyla ilgili, yani içinde birtakım düzenlemeler, olumluluklar olmasına rağmen yani yeterli bir çalışma ile gelmediği kanaatini edindim ben bu Tasarının.
ÖZKAN MURAT (Yerinden) (Devamla) – Orda yasa dışı cemiyettir.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SONAY ADEM (Yerinden) – Mustafa Bey, orda yasa dışı bir cemiyettir. Yani darbe girişimi olursa demek ister. Öyle bir darbeye elbette karşıyız yani biz de doğal olarak.
MUSTAFA AKINCI (Devamla) – Yok efendim.
SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Nasıl şimdi terennüm ediliyor yani mesela şimdi.
MUSTAFA AKINCI (Devamla) – Darbe maddesini okumadım.
SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Ona atıfta bulunuyor.
MUSTAFA AKINCI (Devamla) – Ama o değil yalnız, onu diyorum size. Yani yasa dışı cemiyetin tanımını yapıyor bu madde Sonay Bey. Ve diyor ki yasa dışı cemiyet şunları şunları yapanlardır. Yani yan başlığı zaten yasa dışı cemiyetin tanımıdır.
ÖZKAN MURAT (Yerinden) (Devamla) – (a)’da açıklıyor, (2)’de, (3)’de, ondan sonra (b)’de açıklıyor.
MUSTAFA AKINCI (Devamla) – Tamam, (c) fıkrası, (d) fıkrası, bunlar da tanımlamaz mı?
ÖZKAN MURAT (Yerinden) (Devamla) – Zaten yasa dışı cemiyet kurar. Her yasada yan başlık da çok önemli bir amaçtır.
MUSTAFA AKINCI (Devamla) – Evet.
ÖZKAN MURAT (Yerinden) (Devamla) – Yani yasa dışı anlamında bir faaliyet yaparsa. Yasa dışı cemiyet kurarak yaparsa. Genel grev de dahil.
MUSTAFA AKINCI (Devamla) – Sayın Bakan, iyi inceleyin. Yani siz hukukçusunuz, şimdi oturduğunuz yerden zorlama yorum yaparsınız.
ÖZKAN MURAT (Yerinden) (Devamla) – Zorlama değil.
MUSTAFA AKINCI (Devamla) – Zorlama bir yoruma girdiniz, çünkü sizin de aklınız almadı bu işi ben eminim. Yani nasıl olabilir bu iş diye benim de aklım almadığı için getiriyorum size bu konuyu.
ÖZKAN MURAT (Yerinden) (Devamla) – Neyse, zaten Ceza Yasasının tümü ayrıca genel olarak ele alınacak. Başkadır o.
MUSTAFA AKINCI (Devamla) – Ama şimdi beş-on tane maddesinde düzenleme yaparken gönül arzu eder ki gönül huzuruyla böyle bir düzenlemeyi yapalım da gerçekten demokratikleşme ile ilgili bir küçük adım olsun. Ya da orta boyda bir adım olsun en azından. Ama şimdi bakıyoruz Annan Planını onayladın, suç. Genel grev amacı güttün, suç. 47’nci maddeye dokunulmamış. E, ne kaldı geriye? Birkaç tane ufak tefek tadilat. Yani gerçekten…
ÖZKAN MURAT (Yerinden) (Devamla) – O tadilatları söyle.
MUSTAFA AKINCI (Devamla) – İşte bir tanesini söyledim. Yani olasılık gibi soyut bir kavramı değiştirmiş olmanız olumludur, iyidir.
ÖZKAN MURAT (Yerinden) (Devamla) – Ve bütün davalar da bundan geldiydi.
MUSTAFA AKINCI (Devamla) – Tamam. Yani o…
ÖZKAN MURAT (Yerinden) (Devamla) – Hiçbir zaman o dediklerinizden dava mava da gelmez hiç.
MUSTAFA AKINCI (Devamla) – Benim görevim gördüğüm olumsuzlukları söylemek. Olumlulukları siz biraz sonra anlatacaksınız eminim ona. Ama içinde olumluluk olduğunu da inkâr etmedim hiçbir zaman. Ama diyorum ki daha iyisi yapılabilirdi. Yani birtakım düzenlemeler getirilebilirdi. Niçin bunlar yapılmadı? Niçin yani KKTC… Hayır, yani bu gelen maddeler bakımından söylüyorum ben. Çok büyük bir yasadır biliyorum. Yani 200-300 maddesi var Sayın Bakan? 300 mü?
ÖZKAN MURAT (Yerinden) (Devamla) – Evet öyle çok geniş bir yasa.
MUSTAFA AKINCI (Devamla) – 400’e yakın maddesi olan bir Ceza Yasasıdır bu. Ama madem ki üç-beş tane maddesini olsun elliyoruz ve aldık önümüze, en azından onları doğru dürüst yapalım. Yani böyle biraz önce söylediğime benzer örneklerle geçmesin bu Yasa. Bir mahsuru var mı bu alternatif ceza da önerilmesinin? Niçin ille ki beş yıla kadar hapislik? Orda bizi zorlayan bir şey mi var? 47’nci madde niçin değişmez? Yani ben bütün bunları değerlendirdiğimde gerçekten bunun yeniden ele alınması gerektiği kanaatindeyim. Hem muğlaklıklar var içinde. Yani bazı muğlaklıkları giderirken bazı başka soyut kavramları soktuk bu Yasanın içerisine ve doğrusunu isterseniz bu yasa bu haliyle bu Meclisten geçmemeli diye düşünüyorum. Dolayısıyla oy doğrultum o şekilde olacaktır. Ret oyu kullanacağımı saygılarımla bildiririm.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akıncı.
Buyurun Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI ÖZKAN MURAT- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında bu Fasıl 154 Ceza Yasasında belli, birkaç maddesiyle ilgili değişikliklerdir ve bunlar da demokrasimiz açısından ve en önemlisi de basın özgürlüğü açısından, aydınların özgürlüğü bakımından, yazarların özgürlüğü bakımından, bütün bunlarla ilgili tespit ettiğimiz, belli maddelerdeki bir iyileştirme, bir adımdır bu. Yoksa biz Ceza Yasasını, Fasıl 154’ü olduğu gibi önümüze aldık ve olduğu gibi değiştiriyoruz anlamında da algılanmaması gerekir. Ama biraz sonra buradan eski Yasayla yeni Tasarı arasında koyacağımız farklılıklar şunu da gösterir ki, zamanında sömürge idaresinde en küçük bir hareketi, aydın hareketini, en küçük bir basın, yayın ve düşünce özgürlüğünün önüne nasıl set çekildiğini. Tabii ki bunu söylerken uygulamalarımızda bizim tam manasıyla, Ceza Yasasında olduğu gibi de bu süreç içerisinde tam manasıyla uygulandığını da söylemiyorum. Ama birçoğu da uygulandı. Ve belki de bu Mecliste olan birçok insanımız da bu konulardan mahkemeye gitti. İki konu üzerinde biz durduk. Biri müfsit yayın ki yıkıcı yayın diye bahsedilir. Ve burada tarif edilirken yan başlığından hareketle Ceza Yasalarında ve diğer yasalarda, onlarla birlikte de değerlendirmek lazım. Hatta şunu da söyleyeyim, bu maddelerle ilgili Yargıtayımızın da önerisi var Meclise yıllar önce. Bunlar artık çağ dışı kalmıştır ve bu çağ dışı kalan ve sömürge döneminden kalan ve basın özgürlüğüne, düşünce ve anlatım özgürlüğüne aykırı olan çok muğlak ve deyim yerindeyse bahane arayarak dava açılabilen, insanlar hakkında dava açılabilen ve mahkemelere götürülen konulardır.
Şimdi Sayın Akıncı birkaç konuya değindi. Ama ben isterseniz yeni Tasarıyla eski arasındaki önemli farklılıklara da değinmiş olayım. Bakınız, eskiden ne denirdi 48’inci maddede? Hoşnutsuzluk ve soğukluk yaratılmasını kışkırtmak. Bunun tarifi var mı? Yoktur. En küçük bir eleştiriyi de hoşnutsuzluk veyahut da soğukluk yaratmak diye algılanabilir. Bunun yerine doğrudan doğruya ceza yasalarının ruhunda var bu zaten. Ceza hukukunda çok somut tarif edilebilir isnatlarla suçlanabilmesi lazım kişiler. Burada da biz bunu, bu soğukluk, hoşnutsuzluk yaratma konusunu kaldırdık. Yine herhangi bir şey diyor. İfade nereye çekerseniz oraya gider, 48’in (C) maddesinde.
Yine (D) maddesinde yargıyla ilgili nefret uyandırma, hoşnutsuzluk, soğukluk yaratılmasıyla ilgili ifadeler, bütün bunları çıkardık. Daha ilgincini söyleyeyim, bizim Ceza Yasamızda sosyalist fikirler savunulamaz. Ben size bir madde okuyayım buradan, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde farklı halk sınıfları arasında kin, garaz ve husumet duyguları uyandıran ve tırmandıran amaçlar bu müfsit yayına girer.” Yani siz çıkar ve derseniz ki işçi sınıfıyla ilgili bir şey veyahut da sermaye ile ilgili bir şey, bu Ceza Yasası sizi tutar. Tabii bugüne kadar pek uygulanmadı bu Yasa ama bunu da çıkarmış olduk. Ve tamamen çok somutlaştıracak şekilde bu 48’inci maddeyi ele aldık biz.
Şimdi iki madde var dedik. Biri müfsit yayın, müfsitin ne demek olduğunu anlatmak, bir de zem ve kadik yani hakaret davalarının neşet ettiği, hakaret ne demektir? Zem ve kadih, hani halk arasında eski bir deyim var ya zem etmek anlamında, bunların ifadelerini daralttık biz ve somutlaştırdık. Bütün yaptığımız bu Yasada budur.Şimdi müfsit gizli ittifak ve müfsit niyetli yayınlar deniyor. Ama altında tarifleri vardır. 47’nci maddede nasıl ki 159’da zem ve kadihi tarif eder ve esas Ceza Yasasında Savcının veyahutta teknik adamın baktığı o tariftir ve onun değiştirilmesidir ustalık. Yani oynanması gereken maddeler veya wording’ler onlardır. Burada da 47’nin kendisinde değil, 48’in içeriğinde değişiklik yaparsanız 47’yi tamamlamış olursunuz. Dolayısıyla bu biraz da teknik açıdan bir yaklaşımdır. 48’de yaptığınız değişikliklerle tarif edersiniz 47’yi. 48’deki değişikliklerle. Bunları da tamamen biz somutlaştırdık. Cumhurbaşkanına doğrudan hakaret dedik, aşağılama dedik ve küçük düşürme. Şimdi bunu da kaldıralım o zaman. Yani herhangi bir aşağılama derken tabii bunun ayrı bir tarifi vardır. Yine hukukta tarifleri vardır aşağılamanın veya hakaret etmenin. Hakaret de zem ve kadihte tarifini bulur. Yalnız…
MUSTAFA AKINCI (Lefkoşa) (Yerinden) – Küçük düşürme nedir?
ÖZKAN MURAT (Devamla) – Efendim?
MUSTAFA AKINCI (Yerinden) (Devamla) – Aşağılamayı anlarım da küçük düşürme. Hükümetin küçük düşürülmesi, nasıl olacak o?
ÖZKAN MURAT (Devamla) – Hayır, orda şeyle tamamlar bunu. Hükümet ve yargıyla beraber alır o şeyi. Dikkat ederseniz (d) fıkrasıdır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti ve devletin adalet ve yargı yönetimini aşağılamak, küçük düşürme konusunda bir ifadedir. Yukarıda da müfsit yayını tarif ettiği için yani bu da biraz daha da somutlaştırdık diğerleriyle birlikte okunduğunda. Yani hoşnutsuzluk, soğukluk yaratmak veya farklı sınıflar arasında görüş belirtmek. Yani bugün farklı sınıf…
MUSTAFA AKINCI (Yerinden) (Devamla) – Onların çıkması olumludur da…
ÖZKAN MURAT (Devamla) – Ama ciddi bir şeydir bu değişiklikler de. Şuna gelecek olursak; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletinin egemenliğinin değiştirilmesi.
Şimdi değerli arkadaşlar; biz bir iyileştirme yapmaya çalışırız Ceza Yasamızda. Bir adım atmaya çalışırız. Bakınız; Anayasada da egemenlik kayıtsız şartsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yurttaşlarından oluşan halkındır. Nasıl tarif edilir devletle bağlantısı? Halk egemenliğini Anayasanın koyduğu ilkeler çerçevesinde yetkili organlar eliyle kullanır. Yani halkın böyle çok soyut bir egemenliğinden bahsedilmez. Halk ne yapar? Belli organlar vardır devletin işte yasama, yürütme, yargı ve bunun gibi Anayasal organlar var. Yasama Meclisini seçerek kullanır ve Yasama Meclisi yasalarını yapar, hükümeti oluşturur ve yargı da ayrı bir Anayasal kurum olduğu için işte bunlarla halkın egemenliğini oluşturur. Bu organlarla oluşturur. Halkın hiçbir zümresi, kesimi ve kişisi egemenliği kendine mal edemez. Hiçbir organ, makam veya merci kaynağını bu Anayasadan almayan bir yetki kullanamaz. Yani çok soyut bir şey değildir burada tarif edilir. Aslında halk egemenliğidir. Dolayısıyla bunun üzerinde işte bu eskiden de vardı. Şimdi bununla ilgili çok değişik ifadeler kullanmaya çalışalım, bu defa Anayasa ile ilgili bazı problemlerle karşılaşırız, hatta bugünlerde siyasi yönden de, ahlaki yönden de lüzumsuz bir tartışmaya da girmiş oluruz gibime gelir. Dolayısıyla teknik olarak tartışılabilir, onda bir sözüm yoktur. Ama bunu aynı zamanda Anayasa ile birlikte düşündüğümüzde burada pek bir sorun olduğunu zannetmiyorum. Nasıl yani suçlanacak? Padişahlık hareketi yapacak biri padişah olsun? Veya ne bileyim başka bir ülkeye bağlasın memleketi? İşte tam da o suçtur. Halkın egemenliğinin dışında bir hareket tarif edilmektedir. Halkın egemenliği de burada devletin egemenliği, halkın egemenliği olarak algılamamız lazım. Bunu da belli organlarla temsil eder. Dolayısıyla bu organların değiştirilmesi konusunda herhangi bir şeyi savunmak tabii ki burada suç olarak telâki edilir. Yalnız şu farkı var. Bakınız; her zaman şu tartışma olmuştur bu memlekette. Siyasi hedefler ve hukuk zaman zaman çatışır. Ama her zaman için siyaset hukuku da belirler. Ne anlamda belirler? E, biliyorsunuz Annan Planı tartışmalarında bir Anayasa sunuldu ve bunu Ulusal Birlik Partisi Anayasa Mahkemesine gönderdi. Anayasa Mahkemesi ne dedi? Reddetti, yani eğer Anayasamız bizim federasyona aykırı herhangi bir şey de içermez. Kuruluş bildirgesinde aynen bu ifadeler vardır federasyonla ilgili. Zaten bu konu ile ilgili birçok partinin tüzüğünde vardır, yani eğer bu suç telakki edilecek olsa ve bu kadar dar anlamda kullanılmış olacak olsa o zaman bizim partilerimizin çoğu lazım suç işlesin.Dolayısıyla bunu o şekilde yorumlamamak lazım. Halkın egemenliği bu da belli organlar aracılığı ile kullanın, bunu değiştirmek, yani halkın egemenliğini değiştirmek anlamında bir yorum getirdim.
MUSTAFA AKINCI (Lefkoşa) (Yerinden) – O zaman onu daha anlaşılır bir şekilde niye yazmayalım yani? Senin anlattığın demokratik temsiliyet.
ÖZKAN MURAT (Devamla) – Tabii demokratik temsiliyetle, zaten Anayasa da bunu tarif eder, doğrudan doğruya der ki egemenlik halkın.
MUSTAFA AKINCI (Yerinden) (Devamla) – Yanlış yorumlanmasına meydan vermeyelim.
ÖZKAN MURAT (Devamla) – Yoksa o dediğiniz anlamda yorumlanmış olsaydı daha önceden de bütün partiler lazımdı kapatılsın. Çünkü siyasettir burada yapılan. Evet, şimdi şeye geçtiğimizde bakınız neler var başka. 50’nci maddede gerçek dışı olduğuna inanması için sebebi bulunan veya yaratılabilen veya kamu düzenini bozmak niyetiyle bütün bunları çıkardık biz Ceza Yasasında. Bunlardır esas aslında birçok aydını, birçok gazeteciyi, birçok yazarın başına bela olan maddeler bunlardır zaten.
İkincisi; garaz yaratmak, ortadan kaldırdık biz bunu. Çünkü garazın tarifi nedir? Bakın, farklı halk sınıfları veya toplumları veya kişiler arasında kin, garaz duyguları uyandıran diye suç telakki edilmiştir bizim Ceza Yasamızda. Bunu da kaldırdık, yani 51’inci maddeyi de kaldırdık. Çok ilginç şeyler var, yine 51’in (D)’sinde yine farklı halk sınıfları arasında yani bugün sosyalist bir parti çıkar ve bir şeyden bahseder. Halk sınıfları arasında bu da suç telakki eder. Bunu da kaldırdık ve en önemlisi bakınız bu Yasanın 48’inci maddesinde tanımlanan müfsit siyasi niyet, müfsit niyet içeren kitap, dergi, broşür, gazete, herhangi bir belge ve yazıyı posta ile gönderen, kanıtlama yükü kendisine ait olan hiçbir ceza hukuku prensibine sığmayan bir şeydir ve ne demek de kendim kanıtlayacağım bunu. Ceza Hukuku der ki, bir kişiyi önce beyaz sayfa olarak göreceksiniz Ceza Yasasında ve hukuk prensiplerinde, siz siyah noktalarla karaya döndüreceksiniz. Yok ki o siyahtır da beyaza dönecek. Böyle yasalar var. İşte bunlar hep bizim sömürge döneminden kalan yasa. Bütün bunları da kaldırdık. Bakınız daha ilginci yabancı devlet yetkilileri ile ilgili zem ve kadih. E, şimdi…
MUSTAFA AKINCI (Yerinden) (Devamla) – O kaldı ama.
ÖZKAN MURAT (Devamla) – E, kaldırdık onu da.
KADRİ FELLAHOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Bıraktık onu Sayın Bakan.
ÖZKAN MURAT (Devamla) – Kaldırdık.
MUSTAFA AKINCI (Yerinden) (Devamla) – Komisyon bıraktı yerinde onu. Siz kaldırma diye önerdiniz ama komisyon çıkartmadı.
ÖZKAN MURAT (Devamla) – Neyse bunu geçelim.
KADRİ FELLAHOĞLU – Yabancı elçilikler ve yabancı temsilciliklerin de olmasını göz önünde bulundurduk.
ÖZKAN MURAT (Devamla) – Hayır orda şeyi ifade ederdi, ya işte prensler, elçiler bilmem.
KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Prens, hükümdarlık falan diye.
MUSTAFA AKINCI (Yerinden) (Devamla) – Yani sade o ifadeler bile değiştirilmesi gerektiğini söyler zaten. Hükümdardan bahseder, prensten bahseder o madde.
ÖZKAN MURAT (Devamla) – Yine ikinci konu; zem ve kadihle ilgili 195’te mevki veya mesleğine zarar verme olasılıkları bulunan herhangi bir mevkide olan kişi herhangi bir gazeteye veya herhangi bir aydına herhangi bir yazara rahatlıkla dava açardı. Çünkü olasılıklardan bahseder. Bütün bu maddelerde değişiklikler yaptık veya öğrenilmesi olasılığının yaratılması, yani bütün bu muğlaklıkları ortadan kaldırdık. Dolayısıyla hem müfsit yayınla ilgili, hem zem ve kadihle ilgili yıllardır aydınlarla ilgili, yazarlarla ilgili, gazete ve medyayla ilgili açılan davalar ve bugünkü Anayasal, demokratik düzenimize uymayan ve ilerde de Avrupa Birliği hedefi olan bir devletin veya bir ülkenin halkına uymayan maddelerdir bunlar.Dolaysıyla bu maddelerle ilgili önemli bir değişiklik yapılmıştır. Çok somutlaştırılmıştır artık. Hakaret davaları ve müfsit yayınlar eskisi gibi muğlak, eskisi gibi yani bahane yaratıp da dava edilme olasılıkları da bulunmuyor. Ha; bununla ilgili ceza yasasını topyekun ele almak bütün satırı satırına ve birçok maddesini ele alıp da bunu değiştirmek ayrı bir çalışma isteyen bir konudur. Bizim üzerinde durduğumuz bu önemli iki maddeyle ilgilidir, zaten basın özgürlüğüne düşünce ve anlatım özgürlüğüne gem vuran bu maddelerdir. Bunlardan da somutlaştırma yaptık. Bir adım attık yani kısacası. Evet benim söyleyeceklerim bu kadar.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.
Başka bir söz isteyen var mı Efendim?
Sayın milletvekilleri; Rapor ve Tasarının bütünü üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır. Tasarının madde madde görüşülmesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler?… Kabul etmeyenler?… Çekimser?… Oyçokluğu ile kabul edilmiştir.