Kıbrıs sorunu müzakerelerinde kapsamlı çözüme en çok yaklaşılan zirvelerden olan Crans Montana zirvesi çözümle sonuçlanmamıştı ancak bu zirve çerçevesinde çözüme giden yol haritası bizzat BM Genel Sekreteri tarafından çizilmişti.
BM Genel Sekreterinin ismi ile anılan altı maddelik Guterres Çerçevesi, tarafların görüş ayrılıkları üzerinde köprü kurucu ve dengeli bir içeriğe sahiptir. Tarafların hangi başlıklarda nasıl adım atması gerektiğini belirlemekte ve kapsamlı çözümün çerçevesini oluşturmaktadır. Tarafların bu çerçeveye bağlı kalıp adımlar atması durumunda halen kapsamlı çözümün gerçekleşmesinin önünde hiçbir engel yoktur. Tabi niyet ve istek varsa!
BM Genel Sekreteri Crans Montana zirvesinin ardından çözüme giden yol haritasını ve çerçeveyi çizmekle kalmamıştı. Ayrıca üzerinde anlaşmaya varılan konuların – örneğin gevşek federasyon tartışmaları çerçevesinde konuşulan yönetim ve güç paylaşımı konusunda, ki Talat-Hristofyas döneminden buyana bu konuda neredeyse tamamen uzlaşıya varılmıştır- ve çözüm zemininin – tek egemenliği, tek vatandaşlığı ve tek uluslararası temsiliyeti olan siyasi eşitliğe dayalı iki toplumlu, iki bölgeli birleşik federal Kıbrıs – tekrar müzakere edilmeden, müzakerelerin kaldığı yerden ve Guterres çerçevesinde devamını talep etmişti. Liderleri ve diğer tarafları bu yönde irade göstermeye, görüşmeye davet etmişti.
Ancak Sn Anastasiadis, Guterres’in taleplerinin tam aksine Crans Montana da olduğu gibi tutarsız söylemler ve manevralar ile zamana oynamaya devam etti. Ankara ve Kıbrıs Türk tarafındaki ayrılıkçı kesimler ise yine Guterres’in taleplerinin tam aksine müzakerlerin artık kaldığı yerden devam edemeyeceği ve iki devletli çözümün konuşulması gerektiğini dillendirmeye başlamışlardı.
Sn Çavuşoğlu’nun Kıbrıs ziyareti ve basına açıklama yapılmayan Sn Akıncı ile görüşmesi sonrası bu politika daha da fazla gündeme getirilmişti. Tüm çaba Guterres Çerçevesi’ni yok etmekti! Taki Sn Akıncı, federasyondan başka bir şey görüşmeyeceğini açıklayıp, “Guterres çerçevesini stratejik bir paket anlaşma ilan edelim” diyene kadar. Ben bu noktada Sn Akıncı’nın çıkışının çok önemli ve yerinde olduğunu düşünüyorum ve bugün sürdürülen gevşek federasyon tartışmaları ile bağlantılı olduğunu da düşünüyorum.
Son New York zirvesi ve görüşmeleri beklenenin aksine çözüm yönünde olumlu işlev görmedi. Çünkü Sn Akıncı dışında herkes Guterres Çerçevesi’nden kurtulma arayışındaydı. Türkiye garantörlüğü, tek yanlı müdahale hakkını ve kalıcı askeri varlığını reddeden, Sn Anastasiadis ise güç ve iktidarı Kıbrıslı Türkler ile paylaşmasını talep eden Guterres çerçevesinden kurtulma arayışındaydı. Kudret Özersay’ın Sn Akıncı’yı markaja almasının ve Çavuşoğlu’nun gizli bir şekilde Anastasiadis ile bir bucuk saat “gayri resmi” görüşmesinin arında yatan en önemli neden budur diye düşünüyorum.
New York’ta markaja alınan Sn Akıncı, Guterres Çerçevesi ile birlikte devre dışına alınmaya da çalışılmaktadır. Çavuşoğlu-Anastasiadis görüşmesi sonrası gündeme getirilen gevşek federasyon yada iki devletli konfederasyon tartışmaları ve üzerinde anlaşılmış konuları yeniden tartışmaya açma çabaları bu amaca hizme etmektedir.
Dolayısı ile 15 Ekim’de (bugün) sunulacak ve 30 Ekim’de görüşülecek BM’nin Kıbrıs raporu ve Genel Sekreterin müzakerelerin yeniden başlayıp, başlamayacağını kararlaştıracağı süreç öncesi, gevşek federasyon/iki devletli konfederasyon tartışmaları ile yapılmak istenen sabotajdır! Guterres Çerçevesinden kurtulma çabasıdır!
Bu sabotajda Sn Anastasiadis ve Ankara başarılı olurlarsa, Kıbrıs’ı çok tehlikeli bir maceraya daha sürükleyecekler.
Kaldı ki, gevşek federasyon veya konfederasyon en çok Kıbrıslı Türklerin aleyhinedir. Bu, yetki ve gücü paylaşmak istemeyen Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk statükocu ve çözüm karşıtlarının işine gelir.
Esas olan böylesi kritik bir aşamada BM Güvenlik Konseyince de karar altına alınmış, üzerinde uzlaşılmış, tek egemenliği, tek vatandaşlığı ve tek uluslararası temsiliyeti olan iki toplumlu, iki bölgeli birleşik federal Kıbrıs zeminine ve kapsamlı çözümün yol haritası olan Guterres çerçevesine sıkı sıkıya sahip çıkmaktırve bunda ısrar etmektir!