Gezici anketi ile ilgili tartışmaları görünce, üniversite yıllarımda istatistik dersini ilk aldığımda okuduğum “istatistik ile nasıl yalan söylenir?” isimli bir makale aklıma geldi. İstatistik hesaplamalarının nasıl manipüle edilebileceği, bunu kullananlara eleştirel olarak neler ortaya koyabileceği anlatılırdı.
Yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde anketlerin ölçebileceği ve ölçemeyeceği noktalar olduğu açıktır. Mesela parti oy oranlarında karma etkisini göremiyoruz, oy vermeyeceğim diyenleri bilemiyoruz. Hükümet seçimlerinde boykot edenlerin, cumhurbaşkanlığı seçiminde nasıl bir tavır takınacağını öngöremiyoruz.
Bana göre ankete dair esas bilinmeyen noktalar boykot ve karmacılar. Eylül 2019’da yapılan ve 21 Ekim Kıbrıs Gazetesindeki CMIRS anketi sonuçlarına göre “Oy kullanmam” diyenler %27, karma oy kullanırım deyenler ise %10,53 olarak ölçüldü. Başka bir deyişle %37’lik bir öngörülemeyen davranış söz konusu.
Bu oran 2016’dan bugüne kadar olan her 3 aylık anketlerde takip ettiğimizde %27’nin altına düşmediğini görüyoruz. Bu anlamda en örgütsüz ancak en büyük partiyi temsil etmektedir.
Kararsızların oy oranlarına göre dağıldığını varsaymak mümkündür, ancak karma ve oy vermeyeceğim oylarının ağırlıklı olarak muhalif oyları temsil ettiğini ve bu muhalif dalganın sadece iktidara değil kktc’nin dayattığı ideoloji ile de zıtlaştığını düşünmek hatalı olmayacaktır.
Hal böyleyken, bu oyların ağırlıklı olarak sistematik bir muhalefeti temsil eden adaylara yöneleceğini, oransal olarak dağılmayacağını söyleyebiliriz.
Bu durumda olası adayların arasında, koşullar Akıncı’nın bu gruba en çok hitap eden aday olduğunu, ikinci sırada da Erhürman’ın olduğunu ancak Tatar, Özersay ve Denktaş’ın bu kitlenin karşısında çok şansı olmadığı açıktır.
Gezici anketinin sonuçlarında hali hazırda ortada görülen federal çözüm çizgisini destekleyen adayların alacağı oyun %47,2, bu adaylara destek verecek partilerin ise %31 seviyesinde olduğunu da akılda tutarsak, aslında seçmen %16,2’lik farkın karma ve boykot oylarından geldiğini görebiliriz. Ancak buradaki dağılımın oransal değil de ağırlıklı olarak yapılması durumunda daha gerçekçi bir resim ortaya çıkabilir.
En az %27 civarında olduğunu farz edilen boykot ve karma oylarının 10 puanlık dilimini alan “iki devletçi kanat” muhtemelen bu oranı alamayacaktır.
Bu durumda da, federal çözüm çizgisindeki adayların toplam oyunun %50’nin üstünde olacağını tahmin edebiliriz.
İkinci turda başka hesaplar girip, parçalanmış sağın birleşeceği, hükümet kaynaklarını kullanarak, seçimi kazanma çabasında olacağı açıktır. Ancak, buna ihtimal vermeden, federal çözüm çizgisinde tek adaylı bir seçimde, ilk turdan seçimi kazanmak mümkün görünmektedir.
Dün, özetlerken, Mustafa Akıncı ve Tufan Erhürman’a bu süreci yönetmekte büyük görev düşmektedir demiştim. Tek adaylı bir seçim tabi ki birçok bileşenin birleşmesini dayatmaktadır, bunun için de Akıncı ve CTP kanadının anlamlı bir diyalog ortamında bu karara ulaşması gerekmektedir. Bu pek alışkın olduğumuz bir tutum değildir. O yüzden bu konuda beklentim düşük olmakla birlikte, en azından federal çözüm konusunda taraf olanların, federal çözümden anladıklarımızın farklılaşmasına rağmen karşıtlığa girmeden ilerleyecek bir yol haritasına sahip olmaları son derece önemlidir.
Gezici anketi kötü olabilir, birileri para ile satın almış olabilir ancak satın alınan veriler değil onların sunumudur. Aynı verileri ve eldeki bilgileri birleştirdiğimizde, anketin aslında önemli göstergeler barındırdığı açıktır.
Bu göstergelerin nasıl kullanıldığı tabi ki göreceli olacaktır. Sanırım bu istatistikin doğasında vardır. Eğer bunu eleştireceksek, olduğu gibi risk ve ististiki bilgiye dayalı modern kapitalist anlayışı eleştirmek gerekecektir ki bu olduğu gibi başka bir meseledir.
Gezici’nin bize söyleyemediği, bu seçimi ilk turda tek bir sol adayın kazanacağıdır. Siyasi liderlerin federasyon tutkusu, kişisel kariyerin ötesindeyse bir işbirliği mekanizması ile birlikte kurulmalıdır. Kimsenin dışarda kalmayacağı bir mekanizmayı kurmak hem federasyon iradesine bir anlam katacak, hem de seçimi ilk turdan kazanmak çok kolay olacaktır.
Kıbrısın kuzeyinin Türkiye ilhakının konuşulduğu, siyasi iradenin görmezden gelindiği bu durumda buna dair irade şimdi gösterilmeyecekse, ne zaman gösterilecek?
Üstel, vekil maaşlarında güneye fark attığını da söyleseydi keşke | Mertkan Hamit
Asgari ücretli emekçi, işverenine 40,436 TL'ye (1063,26 Euro) mal olacak. İşveren, çalıştırdığı ücretlilerden 40,436 TL'den daha yüksek bir getiri sağlayabilmek için fiyatlarını ona göre düzenleyecek. Hane halkları için satın alacağı...
Okumaya Devam EtDetails