Bir yıl önce hemen hemen bu günlerde Mertkan (Hamit) aradı. “Gazedda’yı canlandırmak isterik, gel sen de editör ol” dedi. Çok düşünmedim, “tamam” dedim.
İlk başta yola çıkarken, günde ara ara siteyi güncelleriz, yazı filan da geldikçe yayınlarız motivasyonuyla yola çıktık.
Hepimizin belli başlı yorgunlukları vardı. Kendi adıma ben köşeye çekilmiş sadece kitap okuyor, kendimle, geçmişimle muhakeme yapıyordum.
Mertkan’a “tamam” derken de bir nevi biraz da uyalantı olur, iyi gelir diye içimden geçiriyordum.
Ki daha sonra baktık ki Gazedda’nın tekrar aktif olması pek çok kişiye iyi gelmiş.
Özellikle de muhalefet alanında, aktivizm ile yeni medyayı harmanlayarak neler yapılabileceğini gördük.
Gazeddakıbrıs’ta bir yıldır aktif olarak editörlük sorumluluğunu sürdürmekteyim.
Bir yıllık süreç sadece Gazedda’yı geliştirip değiştirmedi. Ben de Gazedda ile değiştim ve geliştim.
Burada bir yıl boyunca yaptıklarımızı yazma niyetinde değilim… Gazedda’nın takipçileri özellikle yeni medya alanında mütevazi de olsa Kıbrıs’ın kuzeyinde ilk kez bazı adımlar attığımızı biliyor.
Bu noktalarda çok taktir topladık, beğenildik ve sahiplenildik… Ve çok da mutlu olduk…
Fakat bu bir yıllık süreçte ne olduğumuzdan değil ne olmadığımızdan bahsedeceğim biraz…
Ne olmadık?
Öncelikle bağımlı bir medya değiliz. Ne bir siyasi partiye veya örgüte, ne bir sermaye grubuna veya şirkete ne de herhangi bir devletin çıkarlarına bağımlı değiliz. Dolayısıyla yazdığımız, konuştuğumuz meseleleri birilerinin iktidar filtrelerinden geçirme gibi bir güdümüz de yok. Bu yönde kendimize otosansür uygulama gibi durumumuz da yok.
Kaldıki bugün Kıbrıs’ın kuzeyinde medyanın en büyük sorunu sansür değil otosansür. Yazı işleri müdürünün, haber müdürünün ve muhabirini kendi kendisine yaptığı sansür. Bir gazetecinin başına gelebilecek en kötü şey belki de iktidarın sınırlarını kendi kaleminde ve sansürü kendi beyninde yaşatmasıdır. Yani tahakkümün içselleştirmesi.
Bir diğer olmadığımız şey ise, ne olursa olsun ister muhalif bir yapı isterse de bir siyasal iktidar kesimi, kimsenin sözcülüğünü yapmadık, körü körüne bağnazca kimseyi de savunmadık.
Bu kimseyi savunmayacağımız anlamına gelmez. Ama herhangi birini bağnazca savunmayacağız anlamına gelir. Ne yazık ki ister muhalefet içerisinde ister iktidar yapıları içerisinde bağnazca bürokratik yapıları savunabilen gazetecilerin olduğunu gözlemliyoruz. Bu durum ekonomik çıkar ilişkileriyle de güçlendirilince ortaya bağımsız bir gazetecilik icrası değil, doğrudan ekonomik bir çıkar ilişkisi olarak çıkar.
Evet gazetecilerin hayatta kalabilmeleri, yayın yapabilmeleri ve yaşamlarını sürdürebilmeleri için para kazanmaya ihtiyaçları var. Fakat bunun nasıl olduğu önemli. Gazedda herhangi bir güç odağının uzantısı olmadığı gibi, ekonomik çıkarları için muhalif olsa dahi birilerinin borazanı olmadı, olmayacak.
Bunlar olmadığımız şeyler… Olmayacağımız da. Fakat olmadığımız daha başka şeyler de var…
Biraz da bunlardan bahsetmekte yarar var. Çünkü Gazedda’ta bir gelecek kurmak istiyoruz.
Geride bıraktığımız bir yıllık süreçte maddi anlamda da bir kadro oluşturabilme anlamında da tam olarak başarılı olamadık.
Örneğin Gazedda’nın bir muhabir kadrosu yok. Hatta muhabiri bile yok. Geçtiğimiz aylarda Çağdaş Öğüç de aramıza katıldı. Onun katılması anlamlı bir nefes oldu.
Gazedda’ta geçtiğimiz dönem boyunca çok az kişiyle ne kadar çok iş yapılabileceğini deneyimledik.
Yeni medya ve dijital teknolojilerin gelişmesiyle birlikte artık sadece bir kişi hem muhabir, hem tasarımcı hem fotoğrafçı hem web editörü hem de ses kaydı yapıp ses editleyen biri olabilir. Yani tek bir kişi 5-6 kişilik iş yapabilir, 5-6 farklı kimliğe bürünebilir…
Bunu bizzat deneyimliyoruz.
Bütçe oluşturma konusunda ilerleme sağlamış olmakla birlikte Gazedda’nın henüz bir kişiyi tam zamanlı istihdam edebilme kapasitesi bulunmuyor. Buna rağmen Gazedda’nın içeriklerini sürekli güncel ve nitelikli kılmaya uğraş veriyoruz. Herhangi bir mekanımız, Gazedda’ya ait herhangi bilgisayar veya teknik gereç bulunmamakta. Ne yapıyorsak kendimizin araçları ile yapıyoruz. Kendimizi de Gazedda’tan ayrı görmediğimizden…
Geçtiğimiz hafta Gazedda’nın 12 aylık gelir-gider tablosunu paylaştık. Oradan da görülebileceği gelir giderlerde ilk kez artıya geçtik. Fakat bu iyi bir gelirimiz olduğundan değil, giderlerimizin oldukça düşük olmasından kaynaklı.
Hayalimiz Gazedda’yı kurumsallaştırmak ve alternatif – yeni medya alanında geliştirmek. Fakat bunu da yaparken yine alternatif ilişkiler ve potansiyeller çerçevesinde yapmak istiyoruz. Yukarıda saydığım ve olmayacağız dediğim şeyler gibi olarak değil… Bundan dolayı Gazedda’da daha önce yapılmamış bir şeyi yapmaya çalışıyoruz. Kitle Fonu modeli ile Gazedda’ya okuyucularının ve takipçilerinin yapacağı destekler ile bir bütçe oluşturmak istiyoruz.
Kitle Fonlaması
Kısacası okuyucuların ve takipçilerinin oluşturacağı havuz ile bir bütçenin yaratılması. Bunu bizim için önemli kılan iki önemli husus var. Bunlardan ilki, dayanışma, paylaşma ve katılımcılık değerlerinin böyle bir model ile güçlü kılabileceğimiz ve yaygınlaştırabileceğimiz bir zemin yaratabilme potansiyeli. Okuyucuları hep kendilerinden bir parça görebileceği, Gazedda’yı sahiplenlene bileceği, hem de kendileri sayesinde gelişip güçlenebilecek bir modelin parçası olmak anlamında pasif değil aktif olabilecekleri bir model. Yani Gazedda’yı 3-4 kişinin değil herkesin yapmak istiyoruz. Bunun yaratacağı moral ve etik potansiyel beraberinde yeni dayanışma modellerini de getirecektir.
Bir ikincisi ise medya alanında herhangi bir güç odağına bağlı olmadan bağımsız gelişen bir bütçe ve kurumsallaşma modeli sağlanabilecek olması. Bu da sadece Gazedda için değil, ülkemizdeki basın özgürlüğü ve çeşitliliği için de ayrıca anlam taşımaktadır. Müşterek bir medya ancak iktidar ve sermaye odaklarının tahakkümüne karşı alternatif bir güç olabildiği ölçüde yaşatılabilir de olur. Dolayısıyla Gazedda’ya verilecek destek, aynı zamanda insanların kendilerini, kolektif varlıklarını da daha güçlü kılacak bir destektir.
Öte yandan bugün geleneksel medyanın içine bulunduğu kriz, gittikçe daha fazla daralma ve niteliksizleşme getirmektedir. Basılı ve geleneksel medyanın Kıbrıs gibi küçük bir coğrafyada etkisini ve gücünü reddedecek değilim.
Hala basılı gazetelerin ciddi bir etkileyiciliği ve geleneksel medyada emek veren çok değerli gazeteciler vardır. Fakat bu güç hem ekonomik hem de teknolojik nedenlerden dolayı etkisini kaybetmekte, zayıflamakta.
Bugün pek çok medya kuruluşu çalışanlarının yatırımlarını yapamamakta, maaşları düşük tutmakta ve deyim yerindeyse sürekli bir ekonomik darboğaz ile cebelleşmekte. Gazeteler devletin sağladığı medya destek fonuna ister istemez bağımlı hale gelmeye başladı.
İşte sırf gazetecilerin ve medyanın yaşayabilmesi için bile alternatif bir bütçe havuzuna ihtiyaç var. Ne devletin, ne şirketlerin ne de herhangi bir siyasi güç odağının… Sadece halkın yaratacağı bir fon.
Bugün dünyanın pek çok ülkesinde kitle fonlaması yöntemi ile medya ağları ve kurumları varlıklarını sürdürmekte. The Guardian bunun en büyük ve anlamlı örneği. Gazedda’yı kurumsallaştırmak istiyoruz. Fakat bunu hep birlikte yapalım istiyoruz. Kendi kendimizin tatmin olacağı bir alan değil, yaşanabilecek bir ülke için yeni fikirler, haberler ve değerler üretebileceğimiz bir medya platformu oluşturmak istiyoruz. Ve bunu anacak hep beraber gerçekleştirebiliriz.
Gazedda 6 aylık aralıklarla bütçesini açıklamaya ve okuyucularına hesap vermeye devam edecek. Sizi Gazedda’ya destek olmaya çağırıyoruz. Birileri için değil, kendiniz için… Gelin bu ülkede dayanışma ve müşterek değerlerin kaybolmadığını alternatif bir medya inşaa ederek gösterelim…
https://www.patreon.com/gazedda