Bu makale ilk kez 13 Mayıs tarihinde Haravgi Gazetesi’nde yayımlanmıştır. Yayına hazırlayan: Vula Harana
Diplomatik bir kaynağa göre, İsrail ordusu tarafından Filistinlilerin katledilmesi üzerine BM Güvenlik Konseyi toplantısının hemen ardından, “ABD bu aşamada kamuoyuna açık bir mesaj vermenin uygun olmayacağını söyledi.
Bu açıklama, Filistin halkının son on yıllarda yaşadığı dram hakkındaki tüm gerçekleri içeriyor. Büyük güçlerin kulakları sağır eden sessizliği ve Güvenlik Konseyi toplantısından sonra yapılan bu kayıtsız “duyuru”, Filistinlilerin onlar için görünmez olduğunun ve binlerce insanın kanlarıyla suladıkları kuru bir toprak parçasında unutulmuş olduklarının açık kanıtıdır. Ancak elbette ki, Amerikalıların ve genelde büyük güçlerin çoğunluğunun tutumu kimseyi şaşırtmadı.
Filistinlilere yönelik acımasız şiddetin gösterdiği dramatik tırmanma hepimizi ilgilendiriyor, biz Kıbrıslıları ise ayrıca ilgilediriyor. Kıbrıs Dışişleri Bakanlığı’nın önceki gün Twitter üzerinden yaptığı ve “Gazze’den İsrail halkına ayrım gözetmeksizin roket atılmasını” kınayan açıklama vesilesiyle şunu anlamak büyük önem taşıyor: Çıkar sunağında her şey akışkandır ve ister Kıbrıslılar ‘στερ Filistinliler olarak adlandırılsın zayıfların sömürülmesi dışında hiçbir şeyin değeri yoktur. En resmi dudaklardan dökülen bu sözler utanç verici olmakla birlikte esas olarak hem Filistin halkına hem de Kıbrıs halkına yönelik bir tahriktir. Kaldı ki Kıbrıs’ta insanların katledilmesinin, milliyetçilerden ve bölünme ile çatışma yanlılarından kendilerini koruyamamalarının üzerinden asırlar geçmedi. Üstüne üstlük İsrail ile yaptığı anlaşmalardan dolayı Hükümetin sessiz kalması başka şey Filistinlileri suçlama cürretini göstermesi başka şeydir. Arada büyük bir fark var. Çünkü Kıbrıs devleti dolaylı olarak ama açıkça (muhtemelen de farkına bile olmadan) işgalcilere karşı savaşan herkesin mücadelesini aşağılıyor, onlara karşı işlenen suçları bağışlıyor.
Denkleme Kıbrıs meselesini de koyduğumuzda, göreceğiz ki, “mevcut hükümet sorunda bir çözüm ümidi yaratabilmek için gerekeni yapmakta zorlanıyor”. Bazıları, bir açıklamanın gereğinden fazla abartılması veya fazla öne çıkarılması olarak algılayabilir, ama, Dışişleri Bakanlığı’nın müdahalesi sadece ahlaksızca değil, aynı zamanda özgürlük için de tehlikelidir.
Halkların özgürlük, adalet ve yeniden birleşme mücadelelerini iptal ederek savaş yanlısı Netanyahu’nun kulaklarını okşayan, ve halkın sırtından zengin olmaktan başka bir şey düşümeyen liderlere ihtiyacımız yok. Filistinliler bizim aynamızdır ve bunun tersi de geçerlidir.