Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, vergi listelerine bakıldığında ortada büyük anomaliler olduğunu belirterek Forbes listelerine girmiş isimlerin vergi listelerinde olmayışına değindi. Ortaya çıkan rakamların komik olduğunda bahsederek insana gerçeküstü bir tablo gibi sunulduğunu ekledi. Gerçeğin bu kadar aleni bir şekilde çarptırıldığını belirten Ersoy, reel rakamlarla verilen vergiler arasındaki uçuruma insanın gerçekten şaştığını söyledi. Vergi listelerinin sermaye sınıfının, patron örgütlerinin açıklamalarıyla bu vergi listelerinin okunması gerektiğine değindi.
Ersoy, bu rakamların güvenilir olmadığını belirterek çok büyük şirketlere iş yapan muhasip şirket sahiplerinin kişisel vergi beyanlarına bakıldığında 13 bin TL gibi bir rakam görüldüğünü aktardı.
Sermaye sınıfının karakteristik özelliğinin bizim hayatımızı da nasıl biçimlendiğinin özetlediğini belirten Ersoy, Kıbrıs’ın kuzeyinde sermaye sınıfına her türlü hizmetin sunulduğunu, vurkaç ve kısa vadede karını maksimize etmeye odaklı bir yapısı olduğundan bahsederek karanlık işlerin de çevrilebildiğini bir yeraltı sermayesi de olduğunu ekledi. Ersoy, dünyadaki neoliberalizmin de Kıbrıs’ın kuzeyinde etki ettiğinin altını çizdi.
Vergi meselesini bütçeden ve maliye politikasından ayrı düşünülemeyeceğini ifade eden Ersoy, devlet vergisini toplumsal ihtiyaçları karşılayabilmek için topladığını söyledi. Neoliberal düzende devletin bu sorumluluklardan geri çekildiğini ve piyasalaştırdığından bahseden Ersoy, bu yüzden bütçesini oluştururken kendi vergisini de toplamaktan kaçınmaya başladığını aktardı.
Halkın, Emek ve Sermaye Arasındaki Çelişki Üzerinden Tepkisini Göstermeye İhtiyacı Var
Ersoy, denetim yapmanın sihirli değnek gibi görüldüğünü belirterek, denetimi özel sektörde sendikalaşmayla nasıl yapılabileceğini gösteren bir yol olduğunu söyledi. İktidarın sermaye yapısı üzerinden kontrol edildiği yerde denetimle bir şey yapılamayacağını, denetleyici mekanizmayı kuracak olanın emekten yana talepler ve emekten yana örgütlenmeler olduğunun altını çizdi.
Genişlemeci bir maliye politikasına girmemiz gerektiğini belirten Ersoy, böylece hayatın ucuzlatılabileceğini söyledi. 2004 yılında inşaat sermayesinin patlaması ekonominin temel sürükleyici haline getirdiğini belirterek bu ekonomik faaliyetin bize hiçbir şey kazandırmadığını söyledi. Ev sahibi olma oranının giderek azaldığını ekledi. Ersoy, ihtiyaç duyduğumuz toplu taşıma olmayışından fayda sağlayan kesimler gibi şeyin belirli sektörlere kendine has vergiler getirilmesi olduğunu aktardı. Ortada para ve üretim araçlarına sahip olan, toplumsal üretim zenginliğini kendi tekeline geçiren ile, emeğiyle geçinin arasında büyük bir çelişki olduğunu ortaya koyan Ersoy, vergilerin nereye harcanması gerektiğiyle ilgili hepimizin söz sahibi olmamız ve şeffaf bir şekilde bu süreçleri görmemiz gerektiğini söyledi. Halkın dolaylı vergiler ve sermaye tarafından gasp edilen haklarıyla ciddi bir şekilde ezildiğinin altını çizen Ersoy, bu ezilmeye, halk, sınıf üzerinden karşı koymadığı sürece devam edeceğini belirtti. Halkın, emek ve sermaye arasındaki çelişki üzerinden tepkisini göstermeye ihtiyacı olduğunu ekledi.