Kıbrıs’ta Ekim ayının son günlerinde art arda gelen ulusal bayramlar sayesinde Kıbrıslıların milli kimliklerine dair kafa karışıklığı da dikkat çekici oldu…
Bir tarafta ulusal sorun olarak adlandırılan Kıbrıs Sorununun kapsamlı çözümüne yönelik önemli adımlar atılırken, diğer taraftan bu gelişmelere yönelik verilen refleksler kafa karışıklığını gözler önüne koyuyor…
Kıbrıslı, Kıbrıslı Türk, Kıbrıslı Helen, Helen, Türk halleri ve onların farklı birleşimleri kaynaklı kimlik halleri ve onun üzerinden kurgulanan siyasi söylemler Kıbrıs Sorunundan insanların ne anladığını net bir biçimde ortaya koymakta.
Mesela, 28 Ekim günü Kıbrıs’ın güneyinde OXI günü olarak kutlanıyor. Kıbrıs’ın kuzeyindekiler OXI gününü tehlikeli buluyor. Çoğunun aklına Annan Planına Kıbrıslı Rumların hayır oyu geliyor. Kimisine göre muhafazakâr kanadı temsil eden bir anlamı var OXI gününün, bazısı ise OXI günü deyince kilisenin uzlaşmaz tavrını hatırlıyor.
Kıbrıslı Türk toplumuna mensup her birey için milli kimliği ne kadar çok şey ifade ediyorsa, o kadar fazla rahatsız oluyor OXI gününden. Barışsever olanlar de verilen tepkileri gördükçe rahatsızlıklarını dile getiriyor. Yunan bayrakları nereden çıktı şimdi diye soruyor çoğu zaman… Bizde Türk bayrağı taşıyanlar gibi Kıbrıslı Rumlarda Yunan bayrağı taşıyanlar olduğu sürece bu iş sonuçlanmaz gibi söylemler ortaya konuluyor sözüm ona bazı “tarafsız” yorumculardan…
Ancak Kıbrıslı Rumlar için OXI günü tek bir anlam ifade etmiyor. Kimisi için milli bir bayram anlamına geliyor, kimisi için sıradan bir tatil günü anlamını taşıyor. Çoğu için OXI günü bir direnişi temsil ettiğini söylüyor. Annan Planı’nı bir dayatma olarak görenlere göre o zamanki hayır tıpkı 1940’lardaki gibi bir direniş örneğiydi.. Yunanistan’da troykaya karşı yapılan referandum konusunda çıkan HAYIR oyunun da yine bir direnişi temsil ettiğini hatırlatıyor bazıları.
Kendini Helen dünyasına göbekten bağlı görmeyenler HAYIR söylemine bu kadar anlam yüklenilmesine çoğu zaman Pirus zaferi olarak bakıyor. HAYIR demeyi ulusal olarak bir zafer olarak görenlerin büyük bölümü Yunan kimliğine kendini daha yakın hissediyor. Son zamanlardaki HAYIRlara değil, 1940 yılında söylenen HAYIR’a aktığımızda ve meselenin tarihselliğini hesaba kattığımızda bir gariplik ortaya çıkıyor.
Çoğunlukla OXI günü nereden çıkmıştı diye sormak aklımıza gelmiyor. Oysa birkaç dakika ayırıp ne olduğuna bakacak olsak, OXI gününün ikinci dünya savaşı sırasında (28 Ekim 1940 tarihinde) Benito Mussolini’ye ve daha genel anlamda faşizmin ülkenin kısmi işgaline karşı çıkışı temsil ettiğini söyleyebiliriz. Musollini’nin ültimatomuna “Hayır” diyen kişi ise demokratik olarak seçilmiş bir başbakan değil, bir askeri diktatördü. Bu yüzden OXI her koşulda iç çelişkileri ile dolu olan ancak faşizme karşı çıkışı temsil eder.
Kıbrıslı Rumlar için çelişki tam da bu noktada başlar. Faşizme karşı verilen bu tepkiye karşı en büyük desteği bugün verenler aşırı sağ ELAM partisi. Başka bir deyişle neo-faşistler ideolojik koşulları bir anlığına unutup ulusal bir bayramı sahiplenebiliyor. Bunu yaparken, kendi faşist pozisyonları değil milliyetçi ideolojiyi ön plana çıkarıyorlar. Sağ bir anlamda popülizmler arası geçişler yaparken ortaya garip bir durum çıkıyor.
Bu gariplik hali biraz da yaşadığımız dönemin bir sonucu… Sadece sağda değil solda da bunu görebiliyoruz. Mesela, pozitif ayrımcılıktan bihaber Yunan Komünist Partisi daha geçen gün Federal bir Kıbrıs’a dönük tüm önerilerin temelde ayrımcı olduğunu söyleyerek böyle bir Kıbrıs çözümünü reddettiğine dair bir karar aldı… Buna dair daha çok şey söylenebilir ancak bunu bir sonraki yazının konusu olarak bırakalım.
Ulusçu refleksler kritik dönemlerde daha açık bir hal alır. Kıbrıs sürecindeki gelişmeler çoğaldıkça milli kimlik kurgusundan kaynaklanan bu tarz davranışları daha çok göreceğiz. Sürecin hem garip hem de ilginç olacağı açık …. Bir taraftan bu tür gariplikleri yorumlarken diğer taraftan dahil olup mücadele edeceğiz. Bu noktada Gazedda’nın geri dönüşü de yeni bir alan, önemli bir araç olacak.
Bundan sonra mücadeleyi ise dayanışarak sürdüreceğiz.