ENGLISH (İNGİLİZCE) ΕΛΛΗΝΙΚΑ (YUNANCA)
Yazar: Chrystalla Hadjidemetriou
Kaynak: DEPREM, FIRSAT VE ÜTOPYALAR
Görsel ve Çeviri: Penna
Sözlerini Yiannis Negropontis’in yazdığı şarkı şöyle der; Petros, Johann ve Franz (farklı geçmişlerden gelen insanlar) Brown, Fisher ve Kraft için bir fabrikada çalışıyorlardı. Her iki grup da ayrılmaz olmuştu. İlk grup tanklar yaparak, ikinci grup ise bir ortaklık kurarak. Daha sonra bu ortaklığı feshettiler ve düşman oldular, Petros, Johann ve Franz’ı savaşa gönderdiler, bu üçü tanklar tarafından ezilerek kahramanca ölürken, Brown, Fisher ve Kraft yeniden bir araya gelip, [yeni] bir ortaklık kurdular. Hayatın hiç bitmeyen döngüsü böylece devam eder.
Bazıları Türkiye’deki depremin, ilk andan itibaren komşusu ve ezeli düşmanının yardımına koşan Yunanistan ile ilişkilerin normalleşmesi için iyi bir fırsat olduğunu düşünüyor. Ardından Yunanistan’ın Türkiye’ye cesur bir teklif sunması önerildi: İki ülke planlanan askeri silahlanmayı durdurmalı ve bunun yerine depremden etkilenenlere daha fazla yardım sunmalı. “Yunanistan’ın almayı planladığı F-35’lerin maliyeti 3,5 milyar [Euro] ise, o parayla kaç çocuk doyurulur, barındırılır, okula gönderilir, kaç yaşlıya bakılır bir düşünün. Eğer Yunanistan böyle bir adım atarsa, bu Erdoğan’ı ve bunu geri çeviren herhangi bir Erdoğan’ı ne kadar ortada bırakır?”
Bu kulağa harika geliyor, ama romantik bir arzudan başka bir şey değil. Merak ediyorum, Türk halkının Yunanlıların kötü komşu olmadıklarını anlayabilmesi için EMAK’ın [Yunanistan’ın Afet Acil Müdahale Ekibi] enkazlar arasında özverili bir şekilde gözlerinde yaşlarla çalıştığını görmesi mi gerekiyordu? Yunanlılar, günlük hayatlarını sürdüren Türklerin de herkes kadar insan olduğunu anlamayabilmek için böyle bir felaketin gerçekleşmesini mi bekliyordu?
“Romantiklere göre, düşmanla ilgili basmakalıp inanışlar, Yunan kurtarma görevlisinin enkazdan canlı olarak çıkardığı çocuğu kucağında tutması gibi görüntülerle çürütülmektedir. Bu ve buna benzer görüntüler, bizi ‘diğeri’ hakkındaki korkularımızdan, tehdit altında hissetmekten ve savaştan kurtarabilir mi? Zaman içerisinde inşa edilen ve eğitim sistemi gibi sosyal kurumlar tarafından yerleştirilen basmakalıp inanışlar, deprem gibi korkunç bir trajedinin gerçekleşmesiyle aniden yıkılabilir mi? Daha da önemlisi, iletişim ve iş birliği ivmesini nasıl güçlendirebiliriz?”
Yiannis Negropontis’in yazdığı sözler bize bir cevap sunabilir: Yarın, Brown, Fisher ve Erdoğan başka bir ortaklık kuracak ve Petros, Ahmet ve Franzı’ı birbirlerini öldürmeleri için [savaşa] gönderecekler.