CTP Parti Meclisi bir kez daha kendi adayıyla Kıbrıslı Türk liderin belirleneceği seçime gitme kararını teyit ettiğini duyurdu. CTP’nin 17 Aralık’ta Tufan Erhürman’ın adaylığını ilan etmesi beklenmektedir.
2018 yılında yapılan seçimlerde 124 sayfalık seçim bildirgesinin 104. sayfasında, “dış politika” başlığı altında Kıbrıs sorununa 4 paragraf ayıran Tufan Erhürman liderliğindeki CTP, 2020 Nisan seçimleri ufukta belirdiği günden beridir Kıbrıs sorununa ayrı bir “önem vermekte”.
Erhürman’ın bir süredir gerek kişisel sosyal hesaplarından yaptığı paylaşımlarda, gerekse CTP’nin kurumsal olarak başlattığı kampanyada sürekli bir şekilde siyasi eşitlik konusuna atıfta bulunulmakta, bunun pazarlık unsuru dahi olamayacağı, takvimi olmayan bir müzakere sürecinin olamayacağı gibi unsurlar üzerinde yoğunlaşılmaktadır.
Bununla birlikte çözümün olmadığı koşullarda “beklenilmeyeceği”, Doğrudan Ticaret Tüzüğü, direkt uçuşlar ve Maraş gibi konuların gündeme getirilmesi yeniden pazarlanmaktadır.
Elbette CTP’nin siyasi bir parti olarak kendi kararlarını alma ve kendi adaylarıyla seçimlere katılma gibi tartışılmaz bir hakkı vardır. Siyasi bir parti siyasi bir makama aday gösterirken, o makamda oturan kişiye neden alternatif olduğunu, onun neyi nasıl yapamadığını ve kendisinin neyi nasıl yapacağını söyleyebilmesi gerekmektedir.
CTP, 2015 Nisan ayında yapılan seçimlerin ikinci turundan beridir Mustafa Akıncı’yı desteklemekte, Akıncı’nın görev süresi boyunca CTP’nin yaptığı herhangi bir eleştiri ya da karşı duruş arşivlerde bulunmamaktadır.
Hal böyle iken bir anda ne oldu oldu ki Mustafa Akıncı’nın saraydan gitmesi ve Tufan Erhürman’ın o makama gelmesi gerektiği sorusu kaçınılmaz olarak doğmaktadır.
CTP de aynen Akıncı gibi federal bir çözüm istediğini söylemekte, yine aynen Akıncı gibi siyasi eşitlik talebinde bulunmakta, yine aynen Akıncı gibi takvimi belli bir müzakere sürecini desteklemektedir.
Peki CTP ile Akıncı nerede ayrışmaktadır? Henüz CTP’den resmen böyle ayrışma dillendirilmese de özellikle Mehmet Ali Talat’ın son zamanlarda Akıncı’ya yönelik yaptığı yoğun eleştirilerden bunun Akıncı’nın Türkiye ile olan ilişkileri noktasında olduğu göze çarpmaktadır.
Tüm bu veriler ışığında CTP’ye sorulması gereken bazı sorular vardır:
- CTP, Kıbrıs sorununun çözüm şekli ve müzakere yöntemi hakkında Akıncı’dan farklı ne düşünmektedir?
- CTP’nin Kıbrıs sorununu kilitleyen güvenlik ve garantiler konusunda açılım sağlayacak bir politikası var mıdır?
- Siyasi eşitlik pazarlık konusu değildir demek ve güvenlik ve garantiler konusunda hiçbir şey söylememek Kıbrıs sorununa federal bir çözüm bulmaya nasıl yardımcı olabilir?
- CTP adayı, ilgili BM kararları doğrultusunda, takvimden dolayı müzakerelere dâhil olmama gibi bir şart ortaya koymakta mıdır? CTP’nin belli koşullar yaratarak,BM uhdesinde olacak bir çözüm müzakeresine dahil olmamak gibi bir pozisyonu mu vardır? Bu partinin hangi kurullarından geçerek oluştu? Eğer bu şart değilse neden ısrarla dillendirilmektedir?
- CTP Kıbrıs sorununun bir an önce çözülmesini mi istemektedir, yoksa Ankara’nın 2004 yılından beridir sürdürdüğü “bizi çözümsüzlüğü destekleyen taraf olarak görmesinler ama Kıbrıs sorunu da çözülmesin” politikasıyla hemfikir midir?
- Kıbrıs sorununun çözümsüz kaldığı şartlarda defalarca denenmiş, başarılmamış ve başarılamayacağı da net olan Doğrudan Ticaret Tüzüğü ve direkt uçuşlar gibi temcit pilavlarını gündeme getirmek mi gerçekçidir, yoksa iki toplumun yakınlaşmasına, güven duygusuna ve gündelik hayata yönelik barış politikalarını öne çıkarmak için irade ortaya koymak mı daha gerçekçidir?
- Bakanlar Kurulu dahil hayati önemdeki federal kurumlarda bir pozitif oyla siyasi eşitlik tüm taraflarca kabul edilmişken, bütün kurumlarda bir pozitif oy talep ederek siyasi eşitlik konusunu yeniden tartışmaya açtırmak ile Kıbrıs sorununun bir an önce çözülmesini istemek ve federalist duruş arasında nasıl bir bağ kurulabilir?
- 2015 yılındaki seçimlere şu an açıkça federasyon karşıtı olan Sibel Siber ile katılan CTP, bu konuda herhangi bir özeleştiri vermeden, Kıbrıs sorunundaki samimiyetine nasıl inandırabilir?
- CTP, Mehmet Ali Talat’ın,Mustafa Akıncı ile Türkiye arasındaki ilişkiye yönelik eleştiriler konusunda sessizliğini korumaktadır. CTP, Türkiye’nin Kıbrıslı Türk siyasetine yönelik tavrını kabul mu etmiştir? Eğer bunu kabul etmediyse, Mehmet Ali Talat’ın açıklamaları konusunda neden bir tavır geliştirilmemektedir? Partinin iradesi önceki liderlerin icazeti altında mıdır ?
- Kıbrıs sorunuyla ilgili görünür ve şu ankilerden farklı hiçbir politikası olmayan CTP’nin bu seçimlere kendi adayıyla gitme kararı sadece Tufan Erhürman’ın kişisel hedefleri dışında neye hizmet etmektedir?
GazeddaKıbrıs Editoryal Kolektifi