Bu makale ilk kez 30 Mart tarihinde Avrupa Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
2020’de insanlık yeni ve öldürücü bir virüs salgını ile tanıştı. Covid-19 hayatın akışında önemli değişikliklere yol açtı. İnsanlık alışık olmadığı kavramlarla tanisti. Virüse karşı mücadele adına olağanüstü hâl ilanları, sokağa çıkma yasakları, hayatın “kapanması” gibi olgularla karşılaştı.
Salgına karşı mücadelede istisnasız bütün ülkelerde hızlı adımlar atılması zorunluluğu kendini dayattı. Yönetimde yürütme olağanüstü güç kazandı. Toplanma, gösteri yapma gibi özgürlükler hükümet kararnameleri ile olağanüstü ölçüde sınırlandı. İnsanların birbirleri ile ilişkileri sağlık nedeni ile kısaltandı, selamlaşma bile şekil değiştirdi.
Dijital yaşam, birçok alanda analog yaşamın yerini aldı. Evde uzaktan çalışma, evde uzaktan eğitim gibi uygulamalar yayginlasti.
Covid-19 salgınına karşı alınan önlemler arasında, ekonominin bazı önemli sektörlerinin geçici olarak kapanması da vardı. Bu durum, zaten var olan ekonomik krizi daha da derinleştirdi. İşsizlik, yoksulluk arttı. Bir dizi burjuva bilim insanı genelde yaptıkları gibi “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak“ açıklamaları yaptılar. Kimi “sol” filozoflar yine kapitalizmin sonunun geldiğini açıkladılar!
Gerçekten de bir yıl içinde çok şey değişti. Ama kapitalist sistem bugüne kadar ozunu korudu. Ekonomiye egemen büyük tekeller, bu krizde de servetlerine servet katmaya devam ediyorlar. Covid krizinde kazananlar öncelikle ilaç sanayi tekelleri ve dijital ekonomi tekelleri oldu. Bir bütün olarak başta finans kapitalistler, bütün ülkelerin egemen burjuvazalari, krizin kazananları. Kriz var, ama borsalar tarihinin en yüksek değerlerini yaşıyor.
Kriz var, ama bankalar en kârlı dönemlerini yaşıyor! Burjuvazinin keyfi yerinde! Kaybedenler ise her krizde olduğu gibi daha da yoksullaşan emekçiler! Covid’e rağmen çarkları ölüm pahasına döndürmek zorunda olan işçiler! Kendilerine balkonlardan alkış tutulan, ama ücret skalasının en altındaki meslek grupları içinde yer alan, ve bir sokum yemek bile cok gorulen; can pahasına can kurtarmaya çalışan sağlık çalışanları, bakıcılar; İflas eden küçük ve orta boy işletmelerde işlerini kaybedip işsizler kervanına katılan proleterler; aldıkları destekle ayakta kalmaya çalışan köylüler; salgın döneminde daracık evlere kapanmak durumunda olan ve aile içi şiddete (erkek şiddetine) maruz kalan emekçi kadınla, dünyanın ezilenleri, sömürülenleri!
Kapitalist sistemde daha farklı bir sonuç beklemek abesle iştigaldir!