Sosyal sigortalar yasasına göre; çalışan işgücünün maaşından kesilen miktarlar çeşitli alt birimlere ayrılır. Sigortalı işçi deklere edilen geliri üzerinden %9, işveren, %11 ve devlet de %6 oranında katkı yapar. Kendi hesabına çalışanlarda işveren ve işçi maliyetleri birleşir ve devlet %6.5 katkı yapar.
Bu sistemin temelini “sosyal aktörler arası dayanışma ilkesi” oluşturur. Yapılan işin karşılığında sosyal dayanışma ile işgücü ve ekonominin devamlılığı sağlanır. Kaza, sağlık, doğum, işsizlik, malullük ve hastalık gibi unsurlardan herkesi korumak için her çalışanın ortak olduğu bir sistem ortaya çıkar. Bu sistem sosyal sigorta sistemidir. Sadece emeklilik değil çalışma hayatının tüm süreçleri için gerekli ve önemlidir.
Alttaki tablolarda ücretlerden ve işverenden kesilen tutarın ücretlerden kesilen %4 e denk gelmektedir. Aynı şekilde devletin de %2 oranında devletin de katkı yapma yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülük şüphesiz ki önleyici tedbirler için de geçerli olmalıdır.
Bu bağlamda bugün duyurulan antijen ve PCR testlerinin ücretli olacağı açıklaması, en azından çalışan ve sigorta borcunu ödeyen kesim için adaletsizdir. Çünkü, her ay gelirinin bir bölümünü devletle paylaşan kişiler temelde bu tarz maliyetlerden korunarak ekonomik faaliyetlerin devam etmesi, üretim süreçlerinde bir kesintinin yaşanmaması için bunu yaparlar.
Covid-19 salgınında gelinen aşamada sürekli test önemli bir faktördür. Çünkü hastalığa karşı sürekli takip mekanizması yaratmakta; devletin yetiştirmesi mümkün olmayan takibi yurttaşlar gönüllü olarak test olarak yardımcı olmaktadır.
Bu test sayılarının azalması; belki vaka sayısının daha düşük çıkmasına yardımcı olabilir. Kamuoyunu yanıltmak için yapılabilir. Bunu yapmayı seçmek ahlaki bir tercihtir.
Ancak sürekli test olamayacak olan çalışan kesimler temaslı olma ihtimallerini bilemeyecekleri için önlem almakta gecikecekleri kesindir. Bu yüzden daha bilinmez ve daha riskli bir durum yaratılacak.
Özetle:
Çalışan kesimler hali hazırda ödedikleri hizmeti iki kere ödeyecek olması adil değildir.
Mevcut durumu manipüle etmek ahlaklı siyaset değildir.
Belirsizlik Covid19 krizinin temel sorunudur. Belirsizlikleri arttıracak çözümler ekonomiye zarar verecektir.
Belirsizlik işgücü kesintilerinin arttıracak, işyerlerinin kapanmasına neden olacaktır.
Bu karar geri alınmalı, sigortalı çalışanlar ve emekçilerin sürekli teste erişimi mümkün hale gelmelidir.
Sağlık merkezli bakış açısı da ekonomi yönetimi de bunu emretmekte, sosyal sigorta yükümlülükleri de bunu göstermektedir. Yapılan vahim hatadan geri dönülmelidir.