Bilindik bir röportaj akışında devam etmek yerine, tıpkı herkesin yaşam hikâyesi gibi, biricik, serüvenli, müthiş, birebir gerçek bir hikâyeciliğin peşinden koşarak ulaşmak istiyorum.
Benim için bu röportaj serisi, insanları anlamaya gayret etmek ve söylediklerini, gördüklerimi sana aktarmaktan ibaret. O müthiş, serüvenli hikâye, bizzat kendisine aittir.
“Bugün, 27 Eylül Cuma günü, saat 5.30’da Lefkoşa Yüksek Mahkemesi dışında buluşuyoruz.”
Maria Ladommatou ve Katia Folman 19 yaşında. Hazırlıklı gelmişler. Not alacak kadar ciddi, notlarıyla gelmiş, sorumluluk sahibi, iklim konusuna hâkim iki kadın.
Liseyi yeni bitirmişler. Kuzenler.
Aynı anda konuşuyorlar. Onları konuşurken takip etmek kolay olsa da, tutkularını takip etmek bir o kadar zor.
Önce Katia konuşmaya başladı; İklim konusunda bir yanılgı var. Kırmızı et kullanımını ve üretimini düşürmeliyiz. Çünkü büyükbaş hayvanların dışkıları ve geviş getirmesi, dünyayı fabrika bacaları ve petrol kullanımından daha fazla kirletiyor.
Maria daha sakin görünmesine karşın onunla bu mesajı nasıl ilettiklerini konuşuyoruz. İnsanlara kırmızı et tüketimini, büyükbaş hayvan üretimini düşürmeniz gerekir mesajını, ‘Tarım(Agriculture)’ gibi teknik kelimelerle anlatmak hatalı.
Vegan olun demekte biraz gerçekle bağdaşmıyor. Kıbrıs et tüketimini seviyor. Çocukları beslenme çeşitleri ve getirileri ile ilgili bilinçlendirmek gerekiyor. Ben de yarı Vegan olduğumu söyleyebilirim. Yakınım. Gülüyoruz.
Maria ve Katia’nın yanlarında getirdikleri suluklar dikkatimi çekiyor, heyecanları dinmiyor, Katia; umudun başladığı yerdeyiz diye söze giriyordu.
“Gelecek nesilden umutsuz diye bahsettikleri çok olur.”
Her nesil birbirini kötülemiştir. Bizlerden umudu kestikleri an da ortaya çıktık. Aslında, bizzat umudun kendisiyiz. İklim eylemleri bizim parlayışımızın göstergesi. Şimdiye kadar beş eylem yaptık. İlk eylemde 500 kişiydik. Şimdi 1.500 kişiyiz. Bütün dünyada, her yaştan, her görüşten, her kesimden, birçok insan, özellikle kadınlar, biz doğanın koruyucusu, öncüleriyiz.
Hayatımızı da buna göre yaşamaya gayret ediyoruz diyerek böldü Maria;
Doğanın bir ferdi, biz insanız, insan olmanın gereklilikleri var.
“Plastik kullanmıyoruz. Ortak araç kullanıyoruz. Yaşamımızı doğaya zarar vermeyecek şekilde düzenliyoruz.”
“Tek bir insanın, doğaya uygun, uyumlu yaşayışı ile düzelecek her şey.”
“Tek bir insandan, milyarlarca insana ulaşan sevgiyle”
Eylemlerimizi bütün dünya ile aynı an da yapıyoruz. Bunun getirdiği olumlu bir enerji ve sevgi var.
Elbet kızgınız fakat öfkeli değiliz. Yapabiliriz. Değiştirebiliriz.
Katia; Hükümetlerin aldığı kararların bir nebze de olsa yararlı fakat yeterli olmadığını, takipçisi olduğunu söylüyor. Yılacağız diye düşünüyorlarsa yanılırlar.
Maria; Zaten doğa artık buna izin vermeyecek. İklim konusunu gündemimizden indirmeyecek. Geçmişten gelen bütün hatalarımızın sonuçlarını kışın, yazın deneyimleyeceğiz.
İnsanlara dünya iki buçuk derece ısınacak deyince çok anlamıyorlar. Onlara 35 derece 37,5 derece olacak gibi geliyor. Fakat sellerle, kuraklıkla, başka-başka şekillerde deneyimleyecekler. Korkutmak değil amacımız.
“Amacımız sevgimizi birleştirerek iyileştirmek.”
Kuzey’de yaşayan herkesi eylemlerimize bekliyoruz. Birlikte ışığımızı yayalım. Sevgimizi yayalım. İyileştirelim. “Bugün, 27 Eylül Cuma günü, saat 5.30’da Lefkoşa Yüksek Mahkemesi dışında buluşuyoruz.”
Bildirimizi okumanızı çok isteriz. Sevgiyle kalın.
Küresel İklim Adaleti için Uluslararası Genel Grev çağrısının ardından “Kıbrıs adası sakinlerini iklim adaleti (iklim değişikliğinden etkilenen topluluklarla dayanışma içerisinde), enerji egemenliği (toplulukların kendi enerjilerini kontrol etme, düzenleme ve yönetme) çevresel koruma ve fosilsiz bir Kıbrıs taleplerimizde bize katılmaya çağırıyoruz.
Adanın güney kesiminde, Kıbrıs hükümetinin iklim krizi ile mücadele kapsamındaki amaçları Paris Anlaşması’nın dünya için belirlediği 1,5°C hırs düzeyinin altında kalıyor. Daha da kötüsü, Ulusal Enerji ve İklim Planı taslağında belirtilen yol haritası ve işlemlerin hedeflerinin çoğunu yerine getiremeyecekleri bekleniyor. Aynı zamanda, yenilenebilirler için hedef AB gereksinimlerinden de daha düşük olarak belirlenmiştir. Taşımacılıkta daha fazla yenilenebilir kaynak elde etmek için alınacak olan önlemlerin, belirlenen 2020 hedefine yetersiz kalmasıyla beraber, 10 yıl sonraki 2030 hedefine bile yeterli olmayacakları ön görülüyor. Aynı şekilde, yenilenebilir enerji kaynaklarının çevreye zarar vermeyecek şekilde arttırılması konusunda stratejik bir değerlendirme yoktur. Güneş panelleri çatılar yerine hassas alanlara yerleştirilirken, rüzgâr çiftlikleriyse önemli kuş göç yollarına kurulmaktadır. Hükümet hassas bölgelere ekolojik duyarlılık göstermek yerine onları azınlık bir kesimin çıkarları için feda ediyor. Etrafımızı saran denizi korumak yerine, derinliklerinde yatan hidrokarbonlar ve özellikle doğal gazı sömürmek için büyük çokuluslu şirketlere lisans veriyoruz – böylece de adanın yeniden birleşme şansının üzerinde durduğu temeli sarsarken aynı zamanda daha fazla karbon emisyonun yaratılmasına yol açıyoruz.
Kuzeyden güneye ve doğudan batıya iktidardakilerin iklim değişikliğine karşı önlem almadaki başarısızlıklarını protesto etmek için bir araya gelip sokakta buluşuyoruz. Küresel Kuzeye ve gelecek kuşaklara karşı tarihsel sorumluluğumuzu gerçekleştirmek üzere, herkese yararı dokunacak olan iklim adaleti ve enerji egemenliği talep ediyoruz.