Son 48 saatte yaşanan öğrenci krizi, yurt, yerleşme üzerine gözlemimi yazayım, bence cevap siyah veya beyaz değil, gridir birçok kişiyi yanılgıya düşüren de bence budur (yazdıkların, alandan uzakta, yazılan, çizilen bilgilerle sınırlıdır, hatam varsa affola):
1- Özok bir işinsanı, yurtlarını pazarlamak gelecek için önemli, bir marka kendini zora düşürecek işleri bilerek yapmaz, bu nedenle yaptıkları ‘odalarımız buz gibi, temiz, hazırlıklıydık” açıklaması tamamdır, doğrudur ama kismi!
2- Öğrencilerin bir kısmı pis, kötü, temiz olmayan odalarla karşılaştılar, şikayet ettiler, doğrudur ama bu da kismi!
3- Öğrencilerin bir kısmı dışarda kaldı, yerleşemedi, hatta bir kısmı yerleşebilese bile arkadaşları dışardayken yerleşmedi dayanışma gösterdi, güzel birşey ama kismidir!
4- Hükümet tüm öğrenciler için kalacak yer ayarladık derken doğru söyler ama bu da kismidir!
Yani herkes kamera önüne çıktığında kendi durumunu gösterdiğinde yerden göğe kadar haklıydı, durum buydu, hem hiçbiri tam da haklı değildi! Neden?
1- İlk açıklama Demirhan yakınlarında bir yurt ayarlandığı şeklindeydi, vazgeçildi, yani bir yurt dolusu öğrenci için yeni yer bulunması gerekti!
2- Karava’da Riverside önünde olay çıkınca, oraya yerleşmesi gerekenlerin de bir kısmı yerleşemedi, yani orda kalması gerekenler için de ekstra yer sorunu ortaya çıkmış oldu!
3- Özok yurtları belli sayıda öğrenci için hazırlandı, sonra son dakika sayı arttı, o odalarda karantinada olmayan, halihazırda kalan öğrenciler zorla çıkarıldı, bu konuda sosyal medyada haberleri takip ettik, apar topar boşaltılan odaların temizliği hazırlığı yapılmadığı belli, yani benim gözlemime göre yurtlar içinde hem hazır hem de hazır olmayan odalar vardı, bu nedenle iki çelişkili haber çıkması doğaldı yani herkes kendince haklı, diğer taraf ise haksızdı!
Tüm krizin çıkış nedeni nedir?
Sorun her hükümet döneminde değişen üst düzey kadroların beceriksizliğidir, yoksa 2 milyon turist hedefi koyan bir idarenin birkaç bin öğrenciyi uçaktan alıp bir odaya yerleştirememesi ile düşünülünce, bir kaç yüzbin turist ile nasıl başa çıkacaklar diye merak edilmesi gerekir. İşinin ehli bir üst düzey yönetim olsa, ne bakanlar, ne Akıncı devreye girecek, görev sorumluğunu bilen müdür, müsteşear, özel kalem müdürü sorunları çözüp, krizi yönetebilir, durumu idare ederdi ama 3-4 ay önce oraya liyakat değil de parti için dengeler gözetilerek oturtulan müdür, müsteşarın üstten gelecek direktif olmadan hareket etmesi beklenemezdi, nitekim de öyle oldu…
Diğer konu kararlılıktır. eylem/etkinlik alanında da defalarca konuştuğumuz hep bu konu oldu, hareket halindeyken keskin dönüşlü kararlar yalnızca kaosa neden olur, alanda hareket başladıktan sonra keskin karar değişikliği olmaması gerekir, yoksa her şeyin kontrolden çıkar. Bu nedenle eylem/etkinlik öncesi hazırlık önemlidir, işlerin kontrolden çıkmaması için de mutlaka yapılması gerekir. Öğrenciler havada, uçakta gelir yerde ise kalacak yer kavgası devam eder, sürekli karar değişir, gelen öğrenci belli, yerleşeceği odaların numarası da var, bunları eşleştirememek yeteneksizlik, beceriksizlik, kararlı hareket edememektir… kararları merkezleştirirsen, şeffaf olmazsan, merkezde de yetersiz kişiler olursa da olacağı budur. Bu yalnız öğrenci olayında yaşanmadı, karantina hastanesi olayında da yaşanmakta, habire hastane değiştirilmekte! “sağlık turizimci”sini danışma kurulu başına koyarsan neydi olacağı! Sağlıktan sorumlu dairelerinin üst yönetimini ile 3-5 ayda bir değiştirirsen, neydi beklersiniz?
Uzun lafın kısası eskilerin değişi ile bir kalbur samanı iki eşeğe pay edemeyeceklerin üst düzeyde olduğu bugünlerde herkes kendine dikkat etsin, başımıza daha neler gelecek göreceğiz, bu yaşadıklarımız bundan sonra olacakların fragmanıdır!
Ne mi yapmalı? Çok basit, reorganizasyon, gerçek kamu reform, liyakat sisteminin aşağıdan yukarıya yeniden kurulması…