Çözümleme, edebiyat, tiyatro, sanat, müzik ve sinema gibi sanatsal alanlarda sıklıkla kullanılan bir tekniktir. Bu teknikle, hazırlanan sanatsal içeriğin, derinlemesine analizi yapılır ve alt metinde yatan anlamların açığa çıkarılması hedeflenir. 11 Ekim tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi için adaylar siyasal propaganda öğeleri içeren filmlerini de sosyal medya aracılığıyla paylaşmaya başladı.
Bu kapsamda, şu anda okuduğunuz bu yazıda, Ulusal Birlik Partisi Cumhurbaşkanı adayı Ersin Tatar’ın, 12 Eylül’de kişisel sosyal medya hesabından yayımladığı seçim filmini değerlendirerek, film üzerinden bir yargıya varma amacıyla filmin öğelerine ayrılması ve belirlenen öğelerin ayrı ayrı incelenmesi hedeflenmiştir.
Öncelikle, “Ailesinin Gözünden Ersin Tatar ve Kıbrıs Aşkı” başlığıyla sosyal medyada yayımlanan videoyu izlemeyenler bu linkten izleyebilir.
Bir videonun anatomisi
Ersin Tatar’ın propaganda filmi, Tatar’ın elleri cebinde camdan dışarıyı izlediği sahne ile başlamaktadır. Sahne açılışında, evdeki orkidenin arkasından dolanan kamera ile Tatar’ın bahçesini izleyişi ve “düşünceli” bir kişi oluşu izleyiciye aktarılmaktadır.
Hemen ardından “okumuş” bir “lider” olarak Ersin Tatar’ın kütüphanesinden bir kesit izleyiciye gösterilmektedir. Tatar’ın rafların arasından Bayram Akdemir’e ait 2013 yılında çıkarılan “Kıbrıs-Acılardan Cumhuriyete” adlı kitabı aldığı gösterilmektedir. Kitap, EOKA’nın “tehdit ve baskıları”nı konu alırken, 1974’teki Türkiye’nin müdahalesi sonrasında gelen “barış” ile son bulmaktadır. Bu sahne ile, Tatar’ın hem okur kişiliği hem de Kıbrıs Türk milliyetçiliğine yönelik altyapısının altı çizilmektedir.
Bir sonraki sahnede, Ersin Tatar’ın başına sürekli bela olan sosyal medya ile özdeşleştirilebilecek telefon kullanımı gösterilmektedir. Bu sırada görüntünün arkasında kızı Canev Tatar’ın fotoğrafı ve anne ile babası olduğunu düşündüğüm bir eski fotoğraf göze çarpmaktadır.
Hemen ardından gelen sahnede, çalışma masasında gösterilen Tatar, bir kitabı okuyup not alırken görüntüleniyor. Bu sırada yanı başında kendi yazdığı kitap olan “Hiç Vazgeçmedim” adlı kitap görülmektedir. Yine bu sahnede, Ersin Tatar’ın “entelektüel” birikimine ve bu birikimini durmaksızın geliştirdiğine yönelik atıflar bulunmaktadır.
16’ıncı saniyede ise Ersin Tatar’ın ailesiyle birlikte yürüdüğü ve gülümsedikleri görülmektedir. Sahne, yapısı itibariyle “aile bütünlüğü” ve dünyada da siyasi arenada sık sık kullanılan “iyi aile adamı” portresinin ilk kıvılcımlarını görmek mümkündür.
Zaten hemen ardından konuşmaya başlayan eşi Sibel Tatar da ilk cümlesinde Tatar’ın “ailesine düşkün, aile ortamını seven” bir eş olduğunu belirtmektedir. Geleneksel bir aile yapısının vurgulandığı çekimde, kızı Canev Tatar’ın elinde iki çayla görüntülenmesi de aynı olguyu desteklemektedir.
Sibel Tatar’ın konuşması sırasında, Ersin Tatar’ın annesini küçük yaşta kaybetmesi sonrası yaşadığı “aile özlemi”nden de bahsedilmektedir. Tam bu sırada, “küçük” Ersin Tatar’ın siyah beyaz bir fotoğrafı ekranda gösterilmekte ve “büyük” Ersin Tatar’ın aileye neden bu kadar çok önem verdiğinin de altı çizilmektedir.
Bu kısma kadar, izlediğimiz pek çok şey, Kudret Özersay’ın geçtiğimiz haftalarda yayınladığı seçim videosu ile benzeşmeler göstermektedir. Konuyla alakalı yazdığım yazıyı okumayanlar buraya tıklayabilir. Her iki videoda da, adayların entelektüel geçmişlerine dikkat çekilirken, yazdıkları kitaplar izleyiciye gösterilmekte ve ölen aile büyükleri ardından hayatlarının nasıl şekillendiğine yönelik mesajlar verildiği gözlemlenmektedir.
Videoda, Ersin Tatar’ın biyografik bilgilerin eşi Sibel Tatar aracılığıyla izleyiciye aktarıldığına da şahit olmaktayız. Tatar’ın yatılı okulda okuduğu, aile ortamına yönelik hasreti ve dolayısıyla zor bir çocukluk geçirdiğinin sürekli bir şekilde altı çizilmektedir.
Şık bir şekilde takıldıkları evde, aile fotoğraflarının incelendiği albümün bulunduğu sahne de yine aynı şekilde Tatar’ın “aile adamı” sıfatını desteklemektedir.
Hemen ardından kızları Cansu Ayten Tatar ve Canev Tatar’ın, Ersin Tatar’ı anlattığı sahne karşımıza çıkmaktadır. Babasının kendisini özgür bıraktığı, farklı görüş ve düşüncelere saygıyla yaklaştığı kızı Canev Tatar tarafından izleyiciye aktarılmaktadır.
Canev Tatar’ın babasının özgürlükçü tavrıyla ilgili olarak “kendi ayakları üzerinde durabilen kadın” yaratmasındaki önemine de işaret ettiği konuşmasında, video sırasında Canev Tatar’ın kardeşi Cansu Ayten Tatar adına da, babasının “zorlama” yapmadığı şeklinde bir beyanı olduğu dikkati çekmektedir. Video boyunca sık sık görülen Cansu Ayten Tatar’ın konuşmadığı ise görülmektedir. Cansu Ayten Tatar’ın neden konuşmadığı ile ilgili teknik detayları bilmediğim için bu konuda daha fazla yorum yapamayacağım.
Canev Tatar’ın konuşması sırasında birden çok kez “özgür ifade” edebilme cümlesini kurduğuna da şahit olmaktayız.
Sahne sırasında baba Ersin Tatar’ın kızlarının arkasında flu bir şekilde görünmesi de daha önce bu videoda görmediğimiz bir teknik olarak karşımıza çıkmaktadır. Video yapısı itibariyle, Ersin Tatar’ın kızları üzerindeki etkisi ve gelişimleri üzerindeki “pozitif” desteği de öne çıkarmayı hedefliyor.
“Aklında hep Kıbrıs vardı”
Video sırasında Ersin Tatar’ın yurtdışında yaşadığı süreç de belirtilirken, Sibel Tatar’ın Ersin Tatar’ı sürekli “Kıbrıs’la paylaşma” ifadesinin de altı vurgulanmaktadır. Kıbrıs’a olan ilgisinin hep devam ettiğinin vurgulandığı bu bölümde, kızları da yurtdışındaki anılarını aktardı. Bu sırada, Ersin Tatar’ın yine arka planda flu olarak göründüğünü vurgulamakta yarar var.
Canev Tatar’ın “biz İstanbul’da olsak da babam hep Kıbrıs’ı düşünürdü” sözlerinin hemen ardından Ersin Tatar’ın, filmin açılış sahnesindeki yerden yine dışarıyı izlediği gösterilirken, bu kez Tatar’ın Kıbrıs’ı düşündüğüne yönelik algı da bu şekilde yaratılmaya çalışılmıştır.
Ersin Tatar niye konuşmadı?
Şu ana kadar yorumlamaya çalıştığım videolar arasında en uzunu olan bu videoda, Ersin Tatar’ın tek bir kelime konuşmaması dikkat çekti. Ersin Tatar’ı ailelerinin gözünden anlatma çabası videoya yansırken, seçimle ilgili olarak herhangi bir siyasi içerikli mesaj verilmediği de gözlemlenmektedir.
Daha çok “iyi aile babası” imajının yaratılmaya çalışıldığı videoda, Ersin Tatar’ın Kıbrıs “aşkı” ve Kıbrıs’la ilgili entelektüel bilgisine de atıflarda bulunulmaya çalışılmaktadır. Zaten siyasetin tartışılmadığı, birilerinin portakal sıktığı, bir başkasının Büyükhan’da göbek attığı videoların bulunduğu bir Cumhurbaşkanlığı yarışında da Ersin Tatar’ın videosundan daha fazla bir şey beklemek yanlış olurdu sanırım…