• Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
Salı, Aralık 30, 2025
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
15 °c
Nicosia
14 ° Çar
12 ° Per
  • ANA SAYFA
  • YAZARLAR
    • GAZEDDA YAZARLARI
    • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • PENNA
    • DÜNYADAN YAZARLAR
      • PROJECT SYNDICATE
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
  • SÖYLEŞİ
  • BELLEK & TARİH
    • YERİN HAFIZASI
  • TÜM İÇERİK
    • HABER ARŞİVİ
      • KIBRIS
      • DÜNYA
      • KORONAVİRÜS
    • MULTİMEDYA ARŞİVİ
      • GAZEDDAPOD
      • GAZEDDAWEBTV
  • ANA SAYFA
  • YAZARLAR
    • GAZEDDA YAZARLARI
    • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • PENNA
    • DÜNYADAN YAZARLAR
      • PROJECT SYNDICATE
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
  • SÖYLEŞİ
  • BELLEK & TARİH
    • YERİN HAFIZASI
  • TÜM İÇERİK
    • HABER ARŞİVİ
      • KIBRIS
      • DÜNYA
      • KORONAVİRÜS
    • MULTİMEDYA ARŞİVİ
      • GAZEDDAPOD
      • GAZEDDAWEBTV
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
Bulamadık
Tümünü Gör

Bir işçi ölümünün “dayanılmaz hafifliği” | Emre Barca | Vesaire

Gazedda Gazedda
27 Nisan 2024
Okuma Süresi: 6 dk
A A
0
https://bsky.app/profile/gazeddakibris.bsky.socialhttps://www.threads.net/@gazeddakibris

Zincirlerle çekiyor işçiler
Güneşi yatağımın başına
Ben nasıl çıkarım bu kirli yüzle
Güneşin karşısına?
Celal Sılay

Milan Kundera’nın Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği romanındaki “dayanılmaz hafiflik” ifadesinin, birçok yazıya başlık olmasının artık sinir bozucu hale geldiğini kabul ediyorum. İnsan dünyada ve hayatta bu kadar çok “dayanılmaz hafiflik” olmasına şaşırıyor hakikaten. Hal böyle olunca da başlıkta bu ifadeyi gören tecrübeli okurun iç sıkıntısıyla yazıyı görmezden gelmesi muhtemel. Ancak Kundera’nın ifadesinin dehşetli yalınlığı ve güzelliği o kadar ayartıcı ki insanın aklına ilk gelen şeyin doğal olarak özgün olduğunu vehmeden yazar kısmına hak veresi geliyor. Velhasıl, yazıya bu başlığı atarken böyle kuruntulara kapılmadığımı ve yazının bu başlığı hak ettiğini söylemek istiyorum: Bir işçinin ölümü gerçekten dayanılmaz şekilde hafiftir.

Ölmek ne hafif şey, anne

Artık küreselleşmiş kültürün hemen her tezahüründe ölüm anını bir hafifleme olarak hayal ediyoruz. Her ne kadar analitik zihin felsefesinin kutupları “Ölüm yaşam olaylarından biri değildir,” dese de ölümle, ruhun beden kafesinden kurtulup nihai kutsiyete kavuşacağını varsayıyoruz. Ölümden hemen sonra gerçekleşen 21 gramlık ağırlık kaybından tutun da “ölüm tecrübesini” yaşayanların önlerinde açılan yüce bir ışık tarafından çağrılıp, ona doğru yürümelerine kadar ölüm “hafifleten’’ bir yaşam olayı, bir kurtuluş.

Halbuki bizi kuşatan ölümü bu şekilde hafifletmeye çalışmamıza rağmen, varoluş filozofları ölümü yaşamın içinde bir var olma hali olarak düşünüyor. Ölüme-doğru-olmak insan varlığının yaşam koşulu ve hatta ölüm, imkanların imkanı. Ölümü bunca ağırlaştıran ve yaşamın her anına teşmil eden bu düşünce dizgesinin hoşumuza gitmediği aşikar. Bu fikri sağlıklı bir üretimi tehlikeye sokabilecek kadar ağır ve karanlık buluyor, onu soyut olarak yaftalayıp bir kenara atıyoruz.

Somut olan şu: Hiçbir patron gelecek ölümünün ayırdında, hele de ölmekte olan bir işçi istemez. İşçi ölmeyeceğini sanmalı, hiç ölmeyecekmiş gibi çalışmalı ve -hadisin aksine- yarın ölebileceğini düşünmemelidir. Çünkü ölüm düşüncesi, işçiyi verimlilikten alıkoyabilecek dervişane bir atalete sebep olabilir ya da işçide yaşamını önemseme yanılsaması yaratabilir ki bu büyük bir tehlike demektir.

Ölüm yaşamın sürekli içinde, her an gelebilecek, gelmesi kaçınılmaz bir hakikat olsaydı, çalışmanın hepimizi özgürleştirdiği yanılsaması gölgede kalırdı. Oysa, ölmekte olmak düşüncesi üretimi düşürür. Asıl korkulması gereken şeyse, üretimin zincirlerinden kurtulan işçinin, ölüm yüzünden başka bir yaşam istemesi olur. Ölüm hafif kalmak zorundadır.

Yine de bir işçi, gelecekte içinde yaşamayı hayal bile edemeyeceği bir inşaatta çalışırken düşüp öldüğünde, bir başkası maden ararken toprak altında kaldığında, birileri düzgün çalışmayan bir asansörde can verdiğinde, ölüm kısa bir süreliğine ağırmış gibi davranılır. Ölümlerin en ağırı ise savaş işçilerinin ölümüdür ki bu, ölümü kabullenemeyecek yakınlara peşinen, muhtemel bir şehadet olarak sunulur.

Kendilerine mikrofon uzatıldığında, ölü asker ailelerinin her sözden önce gururlu olduklarını, üzgün olmadıklarını ve diğer çocuklarını da savaş için verebileceklerini söylemeleri ölümü hafifletmeye çalışmaktan başka nedir? Vatan toprağının ağır kutsiyeti karşısında, asker ölümü hafif kalmalıdır. Nihayet, işçinin yaşamı değersiz olduğu gibi ölümü de önemsizdir. Öyle önemsiz ki işçi de yaşam da ölüm de yok gibidir. Ölüm yokmuş gibi çalışmak, çalışmak için ölmek, çalışırken ölmek beklenir.

Kanser olmak üretimi düşürür

Yaramazlığını düzenli olarak açığa vurmaktan pek bir haz alan Slavoj Zizek, Marx’ın şu meşhur sözüyle uğraşmaktan kendini alamamıştı: Marx “Bilmiyorlar ama yapıyorlar,” demiş, sonraki nüshalarda ise “Farkında olmayız ama yine de yaparız,” diye tashih etmişti bu cümlesini. Buna karşı Zizek ise “Biliyorlar ama yine de yapıyorlar’’ başlığında bir kitap yazmıştı. O halde, biz işçiler ölümü bilmeyerek, fark etmeyerek mi ölüyoruz, yoksa ölümün farkında olduğumuz halde mi ölüyoruz?

Bir işçinin ölümü söz konusu olduğunda bilmek ve bilmemek iç içe bir akış içinde belki de. Sigarasını yakmadan önce, ekmek arası tahin helvası yiyen bir işçi yokluk içinde öleceğinin ayırdına varabilir bir an. Sonra da bu fikir kırıntısı onu çalışmaktan alıkoyabileceği için bilmemeyi tercih eder, fikri gömer. Ancak, aksine, bir başka işçi ölüme doğru yürüdüğünü bile bile kot taşlamaya başlar ya da silikozis olduğunda dahi “çalışmaya devam etmek, işini sürdürmek zorunda olduğunu’’ bilir. Nitekim, silikozisin iş ve ondan ayrılması mümkün olmayan tıp literatüründeki adı meslek hastalığıdır. Bu, kot taşlamak mesleğinizse bu hastalığı kabul edeceksiniz, demektir.

Ofisteki koltuğunda ölmekte olduğundan bihaber, e-postalara gülücük koyan, nitelikli bir işçi olsak da durum değişmeyebilir. İster ölüme adım adım giden isterse de koşar adım ilerleyen bir işçi olalım, sadece yaşam politikaları değil, ölüm politikaları da yakamızı bırakmaz. Bütün patronlar, belki bizi sadece, bahşettikleri yaşam politikalarıyla değil, yaşamın içine sızan, zalim ölüm politikalarıyla da kandırmaktadır.

Üretimin amansız zincirleri öldüğünüzde bile ayağınızdadır. İşçisi hasta olup gelecek ölümünü duyurduğunda, kötü hastalığa yakalandığında ya da öldüğünde, ona ya da evlatlarına sahip çıkan patronlar, işçinin ve ailesinin sahipleri olduğunu ölümden sonra bile mukayyet kılmak isterler. İşçi yaşarsa karşılığında ömür boyu sürecek bir borçluluk hissi, ölürse yaşamlarının aziz hatırasını satın alırlar.

Yaşamımız gibi ölümümüz de üç kuruşluktur. İşçilerin yaşamının geçiciliği, ölümlerinin dayanılmaz hafifliği. Ne diyelim: Memento mori.

Gazedda

Gazedda

Sınırların ötesine bakan özgür bir kolektif. | A free collective looking beyond borders. | Μια ελεύθερη συλλογικότητα που κοιτάζει πέρα από τα σύνορα.

ABD-Türkiye Krizi | Halil Savda
DÜNYADAN YAZARLAR

Erdoğan Trump İle Yeni Bir Dostluk Kurabilir Mi? | Paul Taylor | The Guardian

Gazedda
29 Ocak 2025
Doların Küba’ya Dönüşü: Uzun Bir El Sürgündekilerin Cebine Dalıyor | Carla Gloria Colomé | EL PAÍS 
DÜNYADAN YAZARLAR

Doların Küba’ya Dönüşü: Uzun Bir El Sürgündekilerin Cebine Dalıyor | Carla Gloria Colomé | EL PAÍS 

Gazedda
27 Ocak 2025
Cinsiyet konusundaki kararnamesinden sonra Trump yasal olarak ilk kadın başkan mı? | Arwa Mahdawi | The Guardian
DÜNYADAN YAZARLAR

Cinsiyet konusundaki kararnamesinden sonra Trump yasal olarak ilk kadın başkan mı? | Arwa Mahdawi | The Guardian

Gazedda
26 Ocak 2025
İsrail Suriye’de ilerliyor: ‘Bir sorundan kurtulduk ve başka bir sorunla uyandık’ | Antonio Pita | El Pais
DÜNYADAN YAZARLAR

İsrail Suriye’de ilerliyor: ‘Bir sorundan kurtulduk ve başka bir sorunla uyandık’ | Antonio Pita | El Pais

Gazedda
12 Aralık 2024
Devam Et
Gazedda

© 2025 Gazeddakıbrıs - Copyleft

  • Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Bulamadık
Tümünü Gör
  • Ana Sayfa
  • HABER
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
    • KİTAP & KÜLTÜR & SANAT
    • KORONAVİRÜS
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • KARŞI AKIM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • YAZARLAR
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • DÜNYADAN YAZARLAR
    • RÖPORTAJ

© 2025 Gazeddakıbrıs - Copyleft

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız. Gizlilik ve Çerezler Politikası sayfamızı ziyaret edin.