Bu makale, 10 Haziran 2020 tarihinde ilk kez Filelefteros Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
Yazar: Hristalla Hacidimitriu, Kaynak: Kıbrıs Radyo Yayın Kurumu, Çeviri: Vula Harana
Yüzyıllar boyunca hayatta kalmayı başarmış bir ağaç vardı. Yerliler de oradan geçenler de dinlenirdi zengin gölgesinin altında. İnsanların gölgesinde oturmayı sevmesi ağacın bulunduğu toprağın sahibini, altına birkaç masa, sandalye atıp orayı doğaçlama bir kahveye dönüştürmeye itti. Geleneksel kahve servis ediliyordu. Sade, orta, şekerli, az şekerli, çok şekerli… Yaz aylarında geleneksel muhallebi de eklenirdi listeye. Sıradan şeyler. Ağaç bir buluşma noktası oluşturuyordu.
Bu arada etrafta her şey değişiyordu. Bahçeler bir bir ortadan yok olup yerini yeni otellere, turistik tesislere, pizzacı, kreperi, hediyelik eşya dükkanları, restorant kafe zincirleri gibi mekânlara bırakıyordu. Kıbrıs kahvesi hariç her şeyi bulmak mümkündü oralarda. Yöre halkı ve kahvenin müdavimlerinin kendilerini yabancı hissedeceği mekânlardı. Ne tavla atılabilirdi oralarda, ne pilot oynanabilir ne bağıra bağıra sohbet edilip yeni gelenler selamlanabilir ne de “bugün kahveler benden” kavgası yapılabilirdi.
Bu arada standartlaşmış turizm anlayışından, kitlesel turistik mekânlardan hoşlanmayan tatilciler de ağacın altını tercih ediyordu. Yöreye özgü renklerin peşindeki, bir parça otantik olanı arayan insanlar. Ağacın altında sohbetleri yerli halkınkine karışır, farklı doğal bir kaynaşma oluşurdu.
Ama “kalkınma” buraya da geldi. Ağacın altında artık Kıbrıs kahvesi servis edilmiyor. Sadece fredo, frappuccino, cappuccino gibi buranın müdavimlerine tamamen yabancı gelen isimleri olan ürünler var. Ve elbette ki zaman geçirmenin, köylülerinle iki çift laf etmenin bedeli artık bir Euro değil. Zaten bu doğal kahveyi dönüştürmek istediğin kafeye hiç mi hiç yakışmayan müdavimlerinden kurtulmanın en iyi yolu da bu değil miydi? İçtikleri kahveyi kaldırmak?
İstenmiyorsunuz demeye bile gerek kalmadan kovmuş olursun. Ve o insanlar kendilerine ait bu yerde artık birer yabancıdırlar. Kendi köylerinde birer yabancı. Buraya hâlâ köy denilebilirse tabi. Çünkü halkına karşı yabancı ve konuksevmez bir yer olmuştur. Onlarca yıl boyunca gölgesinde oturdukları ağacın altı bile artık onlar için değil. Ağaç artık, namı, turizm borsasında kar getirecek, görülmeye şayan bir anıttır.
O halde fredo. Her şey yeni profil müşteri avı için. Laikon fincanında kahve müptelâları umudunu yitirip evde oturmaya karar verince de Kıbrıs kahvesi yeniden menüye girecek. Ama bu kez daha trend fincanlarda ve buna uygun bir fiyatla tabi. Geleneksel Kıbrıs muhallebisininse lafı bile olamaz. Onun yerini apple pie aldı bile.