Gazedda Kıbrıs ekonomi masası
Ciddi bir krizle karşı karşıyayız. Uluslararası basına baktığınızda krizin dünyanın en aptalca yaratılmış krizi olduğu dile getiriliyor. Hemen hemen herkes bunun siyasi risklerin bir sonucu olarak görüyor. Financial Times bugün Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesi, Ankara’daki bombalı saldırılar ve sonrası, darbe girişimi ve Erdoğan’ın ikinci kez Cumhurbaşkanı seçilmesini Türk lirasındaki düşüşle ilgili önemli dönüm noktaları olduğunu belirtti.
Açık bir durum var ki, AKP’nin Türkiye’de bugüne kadar sürdürdüğü ekonomi modeli miadını doldurdu. Ekonominin yeniden canlanması, yatırım ve sıcak para akışının sağlanması için bu yönde bir siyasi ve ekonomik iradenin oluşması gerekiyor.
Ancak ne Avrupa Birliği yolunu ne de Amerika ile ilişkileri düzeltme yolunu tercih eden Erdoğan’ın bir sonraki hamlesi belirsizliklerle dolu. Türk lirasının kaderi işte bu belirsizliğin netleşmesi ve bunun bedeli ile belli olacak.
Krizin merkezinde durum böyleyken, çevresel etkileri farklılık gösteriyor.
Türk lirası krizinin çevresel bir unsuru olan Kıbrıs’ın kuzeyinde mal satışları azalmış durumdayken Kıbrıslı Rumlar talebi arttırarak aslında piyasaya biraz nefes verdi.
Onlarca arabalık kuyruklar aşırı ucuzlayan ürünleri almak için Kıbrıslı Rumları hiç olmadığı kadar çok heyecanlandırdı.
Sandwich fiyatına meyhaneye gidebilecek olma hali tabi ki talebi arttırıyor.
Ancak bu batan geminin malları hali hızlı fiyat artışlarını da yanında getireceğinden hala daha krizin çözümü olacak kadar etkili değil. Üstelik somut bu gelişmeyi bile piyasaya olumlu hissiyat yaratacak biçimde kurgulamayı henüz başarabilmiş değiliz.
Şu an havada panik ve kaçış var.
Kriz yönetiminde en önemli şey iyi bir iletişim stratejisidir.
Krizin psikolojik boyutu olduğunu unutmadan, kriz davranışlarını belirleyip ona göre önlemler almak da piyasadaki durumu belirlemede son derece etkilidir.
Bir gün önceden duyurulan acil bakanlar kurulu toplantısı yapılacaksa, toplantı sonrasında kamuoyunu bilgilendirecek ve durumla ilgili mesajlar verilmesi beklenir.
Eğer yapılmazsa korku ve endişeye yenileri eklenir. Güven azaldıkça verilen olumlu mesjalar olumsuz algılanır
Piyasa’da korku ve kaçış iki türlüdür.
Biri belirsizlikten kaynaklanır, diğeri ise güvensizlikten.
Malesef çevresel krizi yaşayan Kıbrıs’ın kuzey bölgesinde hükümetin yapması gereken güvensizlikten kaynaklanan krize karşı güven yaratacak önlemler alabilmektir.
Kıbrıslı Rumların genel talebi arttırdığını duyurmak, ticareti genişletecek adımlar atmak, yeşil hat ticaretinin hacmini genişletmeye yönelik irade göstermek erken zamanda olumlu çözümler olabilir.
Aynı zamanda etkili ve sürekli istişare toplantılarının gerçekleştirilmesi, birebir ekonomi aktörleri ile görüşmelerin yapılması, demokratik bir süreçle çözümlerin üretileceğine yönelik bağlılık da belirsizlik ve güvensizliğin üstesindne gelebilecek unsurlardır. Bunlar yeni sinerjilerin de ortaya çıkmasına sebep olabilir.
Malesef bakanlar kurulu ısrarla, ekonominin kendi içinde sinerji yaratması ve parasal döngünün hızlandırılması ile canlanacağını görmezden geliyor.
Parasal döngünün hızlanması demek stoktaki ürünü, elde tutulan paranın birbiri ile buluşması demektir.
Bunun kolaylaştırılması için ise, bunu satın alacak olan müşterinin satın alma güçlüğü çekmemesi gerekir. Hem alım gücünü sınırlayan maddi ve manevi unsurların azaltılması gerekiyor.
Bakanlar Kurulu ise bugün 4 saat görüşüp hiçbir açıklama yapmayarak psikolojik olarak toplumu krizden çıkaracak bir anlayış çizmekten aciz bir durumda görülüyor.
Kamu Hükmünde Kararnamelere başvurarak, demokrasi yerine otoriter yöntemler uyguluyor.
Tüm bunlar yaratıcı değil yıkıcı sonuçlar oluşturacak.