Anayasa salt hukuki bir metin değil, aynı zamanda içinde yaşadığımız toplumu oluşturan kurallar bütünüdür. Bu yüzden de sadece hukukçular değil, tüm yurttaşları ilgilenen bir metindir. Hukuk camiasının gündelik hayatlarının çözümü ile adil bir yapı yaratılmayacağı kesindir.
Gelinen aşamada etraflı bir biçimde hukuki düzeninin eksikliklerine parça parça bakamayız.
Sunulan değişikliğin hiçbir biçimde adil yargılanmayı garanti edeceğine inanmadığım gibi, adalet sisteminin geliştirilmesi için hiçbir yol haritası sunulmadığı da görülmektedir.
Sadece yargıç sayısının arttırılması ile adaletin sağlanacağı gibi bir düz mantıkla hareket edilmiştir ve bana göre bu eksiktir.
Şahsi düşüncem sadece yargıç sayısını arttırarak adalet sistemini düzeltilemeyeceğidir.
Kıbrısın kuzeyinde ticari davalara dair verili duruma baktığımızda durumun içler acısı olduğu açıktır.
Mesela daha önce yapılan bir araştırma sözleşmelerin icrası ile ilgili, mahkemelerin yaptırım uygulaması için gereken gün sayısını 1520 olarak hesaplarken, bu işlemler Singapur için 164 gün, Türkiye için 603, Kıbrıs Cumhuriyetinde ise 1100 gün olarak hesaplanmıştır.
Mahkemede borçların tahsilatı için gereken süre 6 yıl civarındayken, Kıbrıs Cumhuriyetinde bu süre 1 buçuk yıl cıvarındadır.
Borçların tahsilat maliyeti, borçlunun varlıklarının %12’sine denk gelirken, bağımsızlığını kazanalı çok kısa bir süre geçmiş olan Karadağ’da bu oran %8 civarındadır.
Borçların tahsilat oranı Kıbrısın kuzeyinde %16 civarındayken, bu oran Japonyada %100, Kıbrıs Cumhuriyeti’nde %80, Karadağ’da %50 oranındadır.
Bu açıdan bakınca sadece yargıç sayısının arttırılması bu sorunları çözmekten uzaktır.
Bunun yanında etkili reorganizasyon süreçlerinin organize edilmesi, prosedürlerin düzenlenmesi, firmaların yeniden yapılandırılması için yasal çerçevenin düzenlenmesi, mevcut insan kaynağı kapasitesinin geliştirilmesi gibi konuların ilerletilmesi gerekir.
Başka bir deyişle, mahkeme süreçlerini geliştirmeden ve bununla ilgili bir yol haritası olmadan, yargıç sayısının arttırılmasının sonucu değiştirmeyeceği açıktır.
Yargıya yönelik bu değişikliğin, diğer planlamaları yapılmadan böyle bir değişiklik talebi, yetersizdir.
Bu bağlamda önümüzde duran anayasa değişiklik önerisinin pratik değerlendirmesini yaptığımda, sadece yargıç sayısının arttırılması sorunları kolaylaştırmak için yeterli olmayacaktır.
Bu adımla etkin çözümler yaratmama durumu açıktır. Etkin çözümler yaratılmayacaksa, yapılan önerinin gerçekleştirilmesi yargıya olan güveni arttırmayacağı; tam tersine yapılan değişikliğin etkisinin hissedilmemesinden dolayı yargıya güveni daha da zedeleyeceğini düşünüyorum.
Bir taraftan son kale deyip yargıyı güzellerken, diğer taraftan yargıya olan güveni zedeleyecek bir tutumun alınması bence kendi içinde sorunludur.
Kıbrıs’ın kuzeyinde insan hakları dostu, demokrasiye önem veren bir anayasanın gereklilik olduğuna inanıyorum. Bu yüzden de katılımcı bir diyalog ortamında yeni bütünsel bir anayasa süreci başlatılmasının elzem olduğuna inanıyorum.
Siyasi partilerin, meclisin, yürütmenin ve yargının bu konuda daha ciddi çözümler sunması gerektiğine inandığım için yapılan referandumda HAYIR oyunun verilmesi gerektiğine inanıyorum.
Eğer bu topraklarda özne olmak, insan gibi yaşamak, adil bir düzende hayatımızı sürdürmek istiyorsak, HAYIR oyunun anayasanın savunulması değil, Anayasanın KAPSAMLI DEĞİŞİKLİĞİ talebi olarak algılanması gerektiğini ve yapısal bir dönüşüm sunmayacak önerilerin ciddiyetten uzak olduğuna inanıyorum.
Daha adil, daha demokratik, daha etkin bir anayasa için HAYIR diyorum.