Kıbrıslı Türk Toplumu içerisindeki sol hareketler – II
1’inci Dünya Savaşı tüm dünyada olduğu gibi Kıbrıs’ta da önemli dönüşümlerin gerçekleşmesini tetikledi. Bu dönüşümler özellikle İngiltere’nin Kıbrıs’ı da kapsayan, sömürgelerine yönelik politika değişikliklerinde görüldü. İngiltere, Kıbrıs’taki baskıcı sömürge anlayışında kısıtlı yumuşamaya yöneldi.
Bu bağlamda siyasi partilerin kurulmasına yeniden izin verildi. 1941’de Emekçi Halkın İlerici Partisi (AKEL), kapatılan KKP’nin devamı olarak kuruldu. KKP’de olduğu gibi AKEL’in kuruluşunda da Kıbrıslı Türklerden herhangi bir katılım olmamıştır.
AKEL’in kuruluşunun ardından bazı Kıbrıslı Türk solcular partiye katılmış ve siyasi çalışma yürütmüşlerdir. Merkez Komite üyeliğine kadar yükselen Derviş Ali Kavazoğlu, AKEL içersindeki solcu Kıbrıslı Türklerin önde gelenlerindendi. Kıbrıslı Türk solcular, AKEL’e bağlı Tüm Kıbrıs Sendika Komitesi’nde(PSE) ve PSE’nin yasaklanmasının ardından 1946’da kurulan Tüm Kıbrıs İşçi Federasyonu (PEO) içerisinde de ortak sınıfsal sendikal mücadele de yer almaya devam etmiştir.[PEO 1991: 3].
Ancak 1943 yılında AKEL, Kıbrıs’ın Yunanistan ile birleşmesi politikasına (Enosis) yönelince, gerek AKEL içerisinde gerekse de sendikal harekette Kıbrıslı Türk üyeler ile sorunlar yaşanmaya başlanmıştır. AKEL içerisindeki Kıbrıslı Türk üyeler, partiden kopmasalar da Enosis politikasına açıkça tepki göstermişlerdir. Derviş Ali Kavazoğlu, 13 Haziran 1944 tarihli yazısında, sendika binalarının Yunan bayrakları ile süslenmesini, Enosis politikasını eleştirmiş ve işçiler arasında etnik farklılık gözetilmesine tepki göstermiştir. [Halkın Sesi 13 Haziran 1944].
Enosis politikası nedeniyle sendikal hareketten ise kopuşlar yaşanmaya başlanmış ve Kıbrıslı Türkler ilk defa etnik temele dayalı sendikal örgütlenmeye yönelmiştir. 13 Ağustos 1944’de yüzlerce Kıbrıslı Türk işçi, PSE’den istifa ederek “Güneş Türk İşçi Birliği”ni, 15 Ekim’de ise “Lefkoşa Türk İşçiler Birliği”ni oluşturdular. 1944 yılı sonunda milliyet esasına göre kurulmuş olan 7 örgüte üye Kıbrıslı Türk İşçilerin sayısı 436 idi. 1945 yılı içerisinde Larnaka, Leymosun, Mağusa, Lefke ve Girne’de kurulmuş 13 tane ayrı Türk İşçi Birliklerine üye olan işçilerin toplam sayısı 843’e yükselmişti. 1 Ağustos 1945’de ise Kıbrıs Türk İşçi Birlikleri Kurumu adında bir üst örgüt oluşturuldu. [An 2005: 13].
Diğer yandan, Kıbrıslı Türk solcular, Enosis politikalarına rağmen AKEL ve PEO içerisindeki çalışmalarına devam ettiler. PEO üyelerinden Ahmet Sadi Erkut’un sahibi olduğu ve Derviş Ali Kavazoğlu’nun da yazarları arasında bulunduğu ilk Kıbrıslı Türk işçi gazetesi Emekçi19 Mayıs 1948’de yayın hayatına başladı. Ancak milliyetçi Kıbrıs Türk liderliğine yönelttiği eleştiriler nedeniyle tehdit ve baskılarla karşılaştı ve kısa sürede kapandı. PEO, Kasım 1952’de Kıbrıslı Türk üyeleri için bir büro açma kararı aldı ve Mart 1954’de PEO Merkez Konseyi üyesi Ahmet Sadi Erkut’u bu büronun başına getirdi. Büro aracılığı ile Türkçe bildiriler ve aylık İşçi Bültenleri yayınlandı. AKEL’de Derviş Ali Kavazoğlu önderliğinde 1954 yılı içerisinde Türk Kolu İdaresini kurdu ve Türkçe bildiriler yayınlamaya başladı. 1954 yılı sonuna gelindiğinde, PEO’da örgütlü 1500 Kıbrıslı Türk işçi bulunmaktaydı. Bunun yanında Derviş Ali Kavazoğlu, solcu Kıbrıslı Türkler, Kamil Ahmet, Hulus Çağlar, Ahmet Yahya, Fazıl Önder ve diğer arkadaşları ile Türk Eğitim ve Spor Kulübü’nü (TEK) kurarak sosyalist faaliyetler yürüttüler. 13 Eylül 1955’de ise aynı isimler haftalık İnkılapçıgazetesini yayınlamaya başladılar. İnkılapçı, Kıbrıslı Türk liderliği ve ona bağlı yer altı örgütü Türk Muvaveme Teşkilatı (TMT)’nın tehdit ve baskıları ile yüzleşti. 14 Aralık 1955’de İngiliz Sömürge yönetiminin olağanüstü durum ilan etmesinden sonra kapatıldı. [An 2008: 40-45].
AKEL ve sendikal hareket içerisinde gelişen bu ilk kuşak Kıbrıslı Türk solcular, 1950’ler de tutuklama ve baskılar nedeniyle faaliyetlerini yurtdışında yürüten Türkiye Komünist Partisi ve partinin önde gelen ismi şair Nâzım Hikmet ile de iletişim içerisindeydi. Özellikle Derviş Ali Kavazoğlu ve Nâzım Hikmet mektuplar aracılığı ile görüş alış verişinde bulunmtaydılar. Bunun yanında Türkiye Komünist Partisi yayınladığı bildiriler ve radyo konuşmaları ile Kıbrıslı Türklerle iletişim kurmaya çalışmıştır.[Korkmazhan 2017: 24-25].
TMT’nin Saldırıları ve Sınıf Sendikacılığından, Etnik Sendikacılığa Geçiş
Kıbrıslı Rum milliyetçilerin ve Yunanistan’ın yürüttüğü Enosis politikasına karşı, Kıbrıslı Türk liderliğinin ve Türkiye’nin 1950’lerden beri resmi politikası Kıbrıs’ın ikiye bölünmesiydi (Taksim). Enosis politikası ile hemfikir olmayan Kıbrıslı Türk solcular, adanın taksim edilmesine karşı ise ülkenin bütünlüğü ve barış içerisinde bir arada yaşamı savunmaktaydılar.
1 Mayıs 1958’de düzenlenen eylemler de Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum işçiler birlikte yürüdüler ve yapılan konuşmalarda emperyalizme, sömürüye ve milliyetçiliğe karşı ortak mücadele de kararlı olunduğu belirtiliyordu. Ancak bu birlikte kutlanan son 1 Mayıs oldu.
Milliyetçi Kıbrıs Türk liderliğine bağlı yeraltı örgütü Türk Mukaveme Teşkilatı (TMT), 1 Mayıs eylemlerinin hemen ardından harekete geçti ve Kıbrıs’ın bölünmesine dönük politikalara karşı çıkarak ülkenin bütünlüğünü savunan solcu Kıbrıslı Türklere karşı büyük bir terör dalgası estirmeye başladı. TMT, AKEL ve PEO’da örgütlü bulunan Kıbrıslı Türkleri istifa ederek, ayrı Türk sendikalarına geçmeleri yönünde tehdit ediyor ve Kıbrıslı Rumlarla işbirliği yapan Kıbrıslı Türkleri cezalandıracağını açıklıyordu.
1 Mayıs gecesi solcu Kıbrıslı Türklerin örgütlü bulunduğu Türk Eğitim ve Spor Kulübü (TEK) basılarak yakıldı. 22 Mayıs’da PEO Türk Bürosu Başkanı Ahmet Sadi’ye suikast düzenlendi. 24 Mayıs’da önde gelen sosyalistlerden Fazıl Önder, 30 Mayıs’da ise Ahmet Yahya öldürüldü. [Kızılyürek 2015: 43-44].
TMT’nin saldırıları, cinayet ve baskıları sonucu Kıbrıslı Türk solcular ve işçiler, Kıbrıslı Rumlarla birlikte örgütlü bulundukları ortak sendikalardan, çiftçi birliklerinden ve benzeri kuruluşlardan ayrılarak, ayrı Türk sendikalarına ve birliklerine katılmak zorunda kaldılar. Mayıs ayı boyunca Kıbrıs Türk gazeteleri Kıbrıslı Türk işçilerin PEO’dan istifa ilanları ile dolup taştı. 1958 yılında 8 ayrı Türk sendikasında 1137 işçi örgütlüyken, bu sayı PEO’dan istifalar sonucu 36 ayrı Türk sendikasında 4829 örgütlü işçi sayısına yükseldi. TMT’nin saldırılarında ağır yaralanan ve baskılar karşısında susmayan bir çok ilerici ve solcu Kıbrıslı Türk ise yurtdışına kaçmak zorunda kaldı. [An 2008: 27-39].
Kıbrıs’ta bölünmeyi savunan ve Kıbrıslı Rumlar ile her türlü ilişkiye karşı çıkan dönemin Kıbrıs Türk liderliğinin ve yer altı örgütü TMT’nin baskı ve saldırıları, sınıf sendikacılığından etnik sendikacılığa geçişte ve ortak siyasi mücadelenin engellenmesinde belirleyici olmuştur. Bunun yanında, AKEL ve PEO’nun izlediği Enosis politikasının, Kıbrıslı Türk işçiler de ve solcularda yarattığı huzursuzluğun ayrılıkçı Kıbrıs Türk liderliğinin işini kolaylaştırdığını söylemek yanlış olmayacaktır.
Cumhuriyet Dönemi
19 Şubat 1959 tarihinde imzalanan Zürih ve Londra Antlaşmaları neticesinde Kıbrıs Cumhuriyeti 16 Ağustos 1960 yılında ilan edildi. [Sonyel 2003: 17]. İngiltere, Türkiye ve Yunanistan yeni devletin bağımsızlığının, egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün garantörleri olmuştu. Garanti sistemi aslında soğuk savaş koşullarında Kıbrıs’ın NATO denetimi altına sokulmasıydı. Kıbrıs’ın bölünmez bütünlüğünü öngören ve başka bir ülke ile birleşmesini yasaklayan Kıbrıs Cumhuriyeti anayasası, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum toplumlarının ortaklığına dayalı fonksiyonel bir federasyondu.
Kıbrıs Cumhuriyeti anayasası Enosis ve Taksim politikalarını yasaklamıştı. Ancak Cumhuriyet’in yöneticileri büyük oranda hâlâ daha Enosis’i düşleyen EOKA (Kıbrıslı Savaşçıların Millî Örgütü) ve taksim çabalarından vazgeçmeyen TMT (Türk Mukavemet Teşkilâtı) kadrolarından oluşmaktaydı. Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıslı Rum liderliği için Enosis’e, Kıbrıslı Türk liderliği için ise Taksim’e giden zorunlu bir duraktı. TMT kurucularından ve Cumhuriyet’in kurulması ile Kıbrıs Türk Cemaat Meclisi Başkanı olan Rauf Raif Denktaş, “bu devlet nasıl olsa yürümeyecek ona göre davranalım” demişti. [Erim 1975: 140].
Dolayısıyla adeta bir barut fıçısı üzerine inşa edilen Cumhuriyet’in havaya uçması için küçük bir kıvılcım yeterli olacaktı. Nitekim, Enosis ve Taksim düşlerinden vazgeçmeyen her iki toplum içerisindeki milliyetçi liderliklerin ve yer altı örgütlerinin provokasyonları, kısa sürede ortaklık devletinin işlevsizleşmesini, toplumlararası çatışmaların yaşanmasını ve Kıbrıs’ın büyük yangınlar içerisinde kalıcı bölünmeye doğru sürüklenmesini sağladı.
Bu dönem de Kıbrıslı Türk solcular ve ilerici kesimler, Cumhuriyeti yaşatmak ve toplumlararası barışı kalıcı kılmak için mücadele verdiler. AKEL Merkez Komite üyesi Derviş Ali Kavazoğlu ile ilişki içerisinde olan iki Kıbrıslı Türk Avukat Ahmet Muzaffer Gürkan ve Ayhan Hikmet, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulduğu gün olan 16 Ağustos 1960’da Cumhuriyetgazetesini yayınlamaya başladılar. [Cumhuriyet16 Ağustos 1960].
Ahmet Muzaffer Gürkan ve Ayhan Hikmet kısa süre sonra 27 Eylül 1960’da ise arkadaşları ile birlikte, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni savunan “Kıbrıs Türk Halk Partisi”ni kurdular. Cumhuriyetçiler, Kıbrıs Türk liderliğinin ayrılıkçı çabalarına karşı çıkıyor, toplumlararası işbirliği, basın ve düşünce özgürlüğü, toplum içerisinde demokrasi ve işçi haklarının geliştirilmesi için çalışıyorlardı. [Cumhuriyet3 Ekim 1960].
Cumhurbaşkanı Makarios, imzalamasına rağmen Zürih ve Londra Antlaşmalarını hiçbir zaman benimsememişti. Kıbrıs Anayasası’nı değiştirme yönünden adımlar atıyordu. Makarios’un anayasanın bir takım maddelerini değiştirme çabaları, 1962 sonuna doğru Kıbrıs
Türk tarafı ile ilişkileri ciddi oranda germişti. Makarios’un girişimleri, Kıbrıs Türk tarafınca veto ediliyor ve devlet çalışmaları felç oluyordu. Anayasa tartışmaları ile gerilen ortam, her iki taraftaki paramiliter odakların provokasyonları ile sıcak çatışmalara zemin yaratıyordu. 25 Mart 1962’de, Lefkoşa surları içindeki Bayraktar ve Ömerge Camilerinde bombalar patlatıldı. Denktaş, bombalama olaylarından dolayı Kıbrıslı Rumları suçladı. Ancak bombalar Kıbrıslı Türkleri provoke etmek için Denktaş’ın emri ile patlatılmıştı. 23 Nisan 1962 tarihli Cumhuriyetgazetesi şunları yazıyordu: “Bomba olaylarının sorumlusu alçak, adi ve satılmış herifin kim olduğunu aklıselim sahibi herkes tahmin etmiştir. Bu alçağın, bu satılmışın yüzündeki maskenin indirileceği gün yakındır” [Cumhuriyet23 Nisan 1962].
Muhalif duruşları nedeniyle Kıbrıs Türk liderliğinin uzun süre tehdit ve baskılarına maruz kalan Cumhuriyetyazarları, camilerin bombalanması provokasyonunu deşifre edecekleri için 23 Nisan gecesi TMT tarafından evleri basılarak vurulup, öldürüldüler. [An 2008: 56]. Cinayetlerin ardından Cumhuriyetgazetesinin yayınları durdu.
Her iki toplum içerisindeki paramiliter örgütlerin devam eden karşılıklı provokasyonları, 1963 Aralık ayı içerisinde toplumlararası karşılıklı çatışmalara dönüştü. 30 Aralık’ta Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk liderlerin imzaladığı anlaşma ile Lefkoşa’nın Rum ve Türk kesimlerini ayıran İngilizlerin kontrol edeceği tarafsız ara bölgenin sınırları oluşturuldu ve çatışmalar son buldu. [Drusotis 2008: 119].
Olaylar Lefkoşa’nın bölünmesi ile sonuçlanmıştı. Bu durumu fırsat bilen Kıbrıs Türk liderliği Taksim planını yürürlüğe koyarak, hükümetten ve meclisten istifa ettiler. Ayrı birimleri olan ve yasama yetkisine sahip ayrı bir meclis kurdular. Karma köylerde yaşayan Kıbrıslı Türklerin geri dönüşüne izin vermeyen TMT, onları Türk nüfusun bulunduğu bölgelerde oluşturduğu ayrı yerleşim merkezlerine yerleştirdi. Toplam 25.000 Kıbrıslı Türk ya kendilerine yönelik saldırı korkusu, ya da TMT’nin baskısıyla evlerini terk etmek zorunda kalmış ve kötü koşullarda yaşama mahkûm edilmişlerdi. [Kızılyürek 2015: 40]
TMT, Kıbrıslı Türk toplumu içerisindeki sol görüşlü ve barış yanlısı muhalif kesimleri susturmuştu. Mevcut koşullarda yeniden bir hareketlenme mümkün değildi. TMT’nin son kurbanı AKEL Merkez Komitesi üyesi Derviş Ali Kavazoğlu oldu. Kavazoğlu, Lefkoşa’nın Rum bölgesinde parti koruması altında çalışmalarını zor şartlarda yürütmeye çalışıyordu.
Derviş Ali Kavazoğlu, 11 Nisan 1965’de sendikacı Kıbrıslı Rum arkadaşı Kostas Mişaulis ile Lefkoşa-Larnaka yolu üzerinde TMT tarafından pusuya düşürüldü ve otomatik silahlar ile kısa mesafeden taranarak, araçları içerisinde öldürüldüler. Kavazoğlu’nun da öldürülmesi ile siyasal ortam tamamen ayrılıkçı Kıbrıs Türk liderliğinin tekeline geçmiş oldu. [An 2008: 77].
Adams, Thomas (1971). AKEL: The Communist Party of Cyprus.California: Hoover Institution Press.
An, Ahmet. (2005). Kıbrıs’ta Fırtınalı Yıllar 1942-1962.Lefkoşa: Galeri Kültür Yay.
(2008). TMT’nin Kurbanları. Lefkoşa: BKP yayınları.
(1996). Kıbrıs’ta İsyanlar ve Anayasal Temsiliyet Mücadelesi 1571-1948. Lefkoşa: Mez-Koop Yayınları.
(2015). Kıbrıs’ta İşçi Sınıfının Oluşumu ve İlk Sendikal Hareketler,http://can-kibrisim.blogspot.com/2015/10/kibrista-isci-sinifinin-olusumu-ve-ilk.html
(2015).
(1984). AKEL, The Party Of The Working People. Nicosia: Edited by CC of AKEL.
Cumhuriyet Gazetesi, 16 Ağustos 1960, Milli Kütüphane Arşivi, Lefkoşa.
Cumhuriyet Gazetesi, 03 Ekim 1960, Milli Kütüphane Arşivi, Lefkoşa.
Cumhuriyet Gazetesi, 23 Nisan 1962, Milli Kütüphane Arşivi, Lefkoşa.
Druşotis, Makarisos (2008).Kıbrıs 1963-1964-İlk Bölünme. Lefkoşa: Galeri Kültür Yayınları.
Erim, Nihat (1975). Bildiğim ve Gördüğüm Ölçüler İçinde Kıbrıs. Ankara: Ajans Türk Yayınları.
Halkın Sesi Gazetesi, 13 Haziran 1944, Milli Kütüphane Arşivi, Lefkoşa.
Katsourides, Yiannos (2014). Kıbrıs Komünist Partisi Tarihi, Sömürgecilik, Sınıf ve Kıbrıs Solu. Lefkoşa: Khora Yayınları.
Kızılyürek, Niyazi (2015). Şiddet Mevsiminin Saklı Tarihi. Limasol:Heterotopia Yayınları.
(2015). Kıbrıslı Rum Solcular, Kıbrıs’ı Nasıl Düşündüler?.Limasol: Heterotopia Yayınları.
Korkmazhan, Abdullah (2017). Türkiye Solunun Kıbrıs Çıkmazı 1850-1980.Lefkoşa.
PEO 50.Yıl (1991). Lefkoşa: PEO Yayınları.
Richter, A. Heinz (2010). A Concise History of Modern Cyprus 1878-2009. Berlin: Pelus.
Salahi R. Sonyel (2003). Cyprus, The Destruction of a Republican Its Aftermath: British Documents, 1960-1974. Nicosia: Published by CYREP.
Söz Gazetesi,13 Ağustos 1931, Milli Kütüphane Arşivi, Lefkoşa.
Yazının birinci bölümü için tıklayınız:
Kıbrıslı Türk Toplumu İçerisindeki Sol Hareketler I – Abdullah Korkmazhan