Afrikalı genç iklim aktivistleri, Kasım ayında başlayacak 27’inci BM İklim Konferansı’na (COP27) katılmak için kayıt olmakta büyük zorluk yaşadıklarını belirtiyor.
İklim krizinin etklerinin en derin hissedildiği Afrika ülkelerinden gençler, yüzlerce sivil toplum kuruluşunun çabalarına rağmen görüşmelere katılmak için hala mücadele veriyor.
The Guardian‘ın konuştuğu gençlere göre, Mısır, Burundi, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Mali, Tanzanya, Fas, Çad, Güney Afrika, Benin Cumhuriyeti ve Somali gibi ülkelerden tek bir genç aktivist bile katılım için kayıt sağlayamadı.
Nijerya‘dan 29 yaşındaki Goodness Dickson, “Benim de bir sesim var, ben de konuşabilmek istiyorum” diyor:
“COP27 “Afrika COP’u” diye anılırken biz çok ciddi bir zorluk yaşıyoruz ve iklim krizinden en çok etkilenen birçok ülke belki de temsil edilmeyecek.”
COP27’nin ev sahibi Mısır ise, Şarm El-Şeyh‘teki konferansa katılmak için kayıtlı 35 binden fazla kişi olduğunu belirterek en büyük katılımlı toplantılardan birinin burada yapılacak olması ile övünüyor.
Ancak bu kayıtlar, akreditasyondan farklı: İklim finansmanı, tarım, su kıtlığı ve biyolojik çeşitlilik ile ilgili kararların tartışıldığı ana etkinliklere ve müzakere alanlarına erişim sağlayabilmek için üst düzey bir ‘kimlik kartına’ sahip olmak gerekiyor.
Bu karta sahip olan kuruluşlardan bile -ülke delegelerine ve müzakerecilere hitap etme garantisi olmaksızın- her toplantı odasına yalnızca birkaç temsilcinin bulunmasına izin veriliyor.
Dickson’ın aktardığına göre, genç aktivistlere konferansa katılım için kart vaat eden kuruluşlar, onlarla paylaşmak için yeterince ‘kart’ alamadıklarını söylüyor, ya da hiç cevap vermiyorlar.
Nijeryalı sürdürülebilirlik organizasyonu SustyVibes‘in kurucusu Jennifer Olachi Uchendu, “Üç farklı etkinlikte konuşmaya davet edildim ve hepsi seyahat için fonları kalmadığını söylüyor. Artık vazgeçtim” dedi.
The Guardian’a konuşan 27 yaşındaki Mana Omar, Kenya‘nın Yerli toplulukların uzun süreli kuraklıktan aşırı derecede etkilendiği Kajiado ilinden bir iklim adaleti aktivisti. Omar, rozetini UN Women aracılığıyla alabildiğini ancak bu sefer de geziyi finanse etmekte zorlandığını belirtiyor:
“Hala gitme ihtimalim yarı yarıya. Bu seyahati karşılamak çok ama çok zor, otel maliyetleri de çok yüksek.”
Spring of the Arid and Semi-Arid Lands’in kurucusu ve Fridays for Future üyesi Omar, “ İklim krizinin ön cephesinde, yok olma riskiyle karşı karşıyayız. Benimki gibi toplulukların kayıp ve hasar finansmanına öncelik verilmesini savunmak için orada olmam gerekiyor” diye ekliyor.
İklim Eylem Ağı‘nın küresel iletişim lideri Dharini Parthasarathy, seyahat ve konaklama maliyetlerinin fahiş olduğunu ve buna karşı hiçbir yaptırım uygulanmadığını söylüyor.
Sivil toplum gruplarının baskısı üzerine Mısırlı yetkililer kısa süre önce, gençler için 400 oda sübvansiyonu sözü verdi ancak bununla ilgili çok detay paylaşmadı. Su kıtlığının kriz seviyelerine yaklaştığı Mısır, ayrıca, şirketin kıtadaki büyük su tüketimine ve kirlilik ayak izine rağmen Coca-Cola‘yı da etkinlik sponsoru olarak duyurdu.
Uçendu, geçen yıl akreditasyon, finansman ve -o sırada Afrika kıtasındaki insanların yüzde 5’inden daha azına sağlanan- COVID aşıları gibi zorlukları aşarak Glasgow’da düzenlenen COP26’ya katılabilen birkaç Afrikalı aktivist arasındaydı. Dickson ise COVID-19 aşıları tam olmadığı için uçağa bindirilmemişti.
Afrika’daki 54 ülke, dünya nüfusunun yüde 15’ini oluşturmasına rağmen küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 4’ünden daha azını üretiyor. Buna rağmen iklim krizinin etkilerini en sert yaşayan kıta: Afrika Boynuzu’nda art arda dört dönemlik kuraklığın ardından 37 milyon insan açlıkla karşı karşıya. Sadece bu yıl içinde Nijerya ve Uganda‘daki sel ve toprak kaymalarından yüzlerce insan öldü.
Öte yandan Çin küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 23’ünden, ABD yüzde 19’undan ve Avrupa Birliği yüzde 13’ünden sorumlu.